Hayata dair büyük umutları olan, en büyük hayali üniversite okuyup meslek edinmek ayaklarının üzerine sağlam basmak olan, Karadeniz kadar hırçın, dik başlı ve inatçı, güzeller güzeli çimen gözlü, henüz 19 yaşında bir genç kız, Elif...
Daha küçücükke...
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin.😍 Geçen bölüm oylar diğerlerine nazaran azdı. Üzüleyimmi ben?🥺
Hadi oy vermeyenler önceki bölüme de bir uğrayın.🥳🥳🥰🥰
Keyifli okumalar.❤️
✨✨✨✨✨✨
Ertesi sabah herkes erkenden uyandı. Önceki gece oldukça geç yatmalarına rağmen köy havasından mıdır nedir erkenden uykularını almış bir şekilde güne başladılar.
Eliflerin evine gittiklerinde Elif'in içinde paha biçilemez bir heyecan peyda oldu. Bir senede her şeyin ne kadar da değişmiş olduğunu düşündü. Daha geçen sene üniversite sınavını kazandığı halde sevincini yaşayamayıp üstüne bir de türlü acıların muhattabı olmuşken şu anda kocaman bir aileyle , candan arkadaşlarla üstelik tam da istediği yerde ve bölümde okuyordu. İçinden bir kez daha şükretti. Bu süreçte çok hırpalanmıştı. Ama mükafatını aldığını görmek çektiği tüm acılara değerdi.
Kızlar arabada en arka koltuğa kurulmuşlardı. Elif kafasının içinden geçenlerle yüzünde kocaman bir tebessümle dalmış, dışarıya bakıyordu. Onun bu dalgın halini gören Tuana koluna hafifçe vurdu.
"Ne daldın kuzum?" dedi kıkırdayarak. Bu sabah her birinin üzerinde önüne geçilemez bir neşe vardı. Elif birden koluna gelen darbeyle boş bulunup sıçrayınca sanki çok komik bir şeymiş gibi buna kahkahalara boğularak güldüler.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Herkes halinden memnun, herkes fazlasıyla mutluyken bu mutluluğa asla gölge düşmemesi tek dilekleriydi. Elif durup gülmekten yaşaran gözlerini elinin tersiyle sildi.
"Ay kızlar çok güldük, ağlamayız inşallah." dedi.
Tuana hemen gözlerini devirip " Ay Eliif her güldüğümüzde aynı şeyi söyleme arkadaşım ya." diye söylendi. Sonra kıkırdayıp "Şimdi Neşe olsa sana ne derdi?" dedi. Ve yine aynı anda üçü birden gülmeye başladılar.
Ön tarafta oturan erkekler de arada onlara bakıp neye güldüklerini bilmeden onların bu haline gülüyorlardı. Atalay her zamanki rahat tavırlarıyla "Arkadaş aç karnına nereden buluyorlar bu enerjiyi anlamıyorum." dedi.
Murat da gülüp " Maşallah de. " dedi. " Çok iyi anlaşıyorlar. "
"Biz de iyi anlaşıyoruz ama. Bize de maşallah de." dedi Atalay da elini kulağına götürüp sonra dişine vurarak. "Şeytan kulağına kurşun."
Barış onun bu haline kendini tutamayıp kahkaha attı.
"Oğlum ne tuhaf adamsın sen ya." dedi. Murat da aynı anda gülünce onların da kızların halinden pek bir farkı kalmadı.
