Merhaba canlarım 💜
Bölümümüz çok uzun olduğu için ikiye böldüm. Devamını akşam paylaşacağım. 😉
Multimedya : Ahu 😒 (Niye seviniyor acaba sinsi ? 🐍)
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu?
Keyifli okumalar 😍
*********
Kızlar fazlasıyla eğlenceli ve renkli bir hafta sonu geçirdiler. Şu iki gün boyunca gülmedikleri kadar güldükleri söylenebilirdi. Sınav öncesi bu durum bayağı iyi gelmişti hepsine.
Tabi bu duruma biraz da Dolunay'ın gelişi sebep olmuştu. Kızlar hem onu ağırlamak hem de sınav öncesi kafa dağıtmak için Cumartesi akşamı kız kıza eğlenmeye karar verdiler. Erkeklere gece baş başa takılacaklarını söyleyip süslenip püslenerek kendilerini dışarı attılar. Gidecekleri yer belli olduğu için beyler de bunu pek sorun etmediler. Bora'nın çalıştığı kulübe gideceklerdi neticede. Neredeyse tüm çalışanları hatta sürekli gelen müşterileri bile tanıyorlardı artık.
Ama gel gör ki kızlar gidince pek de öyle olmadığını anlayan Murat ve Barış yarım saat gibi rekor bir süre sabredebildiler bu duruma. Evde maç izleyeceklerdi sözde ama ne mümkün! Aniden dönüp birbirlerine baktılar, maç falan kimin umrundaydı ki? Aynı şeyi düşündüklerini anlayınca vakit kaybetmeden kalkıp evden attılar kendilerini onlar da.
Kızlar da masalarına kurulmuş aralarında konuşuyorlardı ki kapıdan giren Murat ve Barış'ı görünce öylece bakakaldılar. Yok artık ya! Bunların burada ne işi vardı şimdi?! Gelmemelerini söylemelerine rağmen ne diye çıkıp gelmişlerdi?
Alacakları tepkiye az çok hazırlıklı olan Barış ve Murat hiç onların olduğu tarafa bakmadan usulca gidip onların yanındaki masaya yerleştiler. Sorsan onlarla hiç ilgileri yok, öylece geçip bir güzel kuruldular masalarına. Ne bir selam, ne bir kelam!
Hepsi dumura uğramış bir halde onlara bakarken Elif kızlara doğru döndü. Kocaman açtığı gözleriyle sinirli bir nefes verdi burnundan.
"Yok artık ya! Vallahi yok artık! Şunlardaki pişkinliğe bakın hele! Hem peşimize düşmüşler hem de hiç bakmadan gelmiş yan masamıza kuruluyorlar. " dedi incelttiği sesiyle.
Neşe de aynı düşüncelerle onlara ölümcül bakışlarını saplarken Tuana kahkahalarla gülmekle meşguldü. Dolunay ise tüm bu olan biteni anlamaya çalışıyordu.
Elif yan masaya doğru dönerek Barış'a imalı bir bakış attı.
"Barıış! Kız kıza çıkacaktık. Sizin burada ne işiniz var?" dedi eli belinde, kaşları çatık.
Barış kulağını gösterip umursamazca kafasını sallayarak duymadığını ima edince Elif aynı şeyleri bu defa bağırarak söyledi.
Barış keyifle sırıttı önce. Sinirliyken ne kadar da tatlı oluyordu bu kadın böyle? Arsız bir bakışın ardından göz kırptı karısına.
"E tamam kız kızasınız zaten. Burası herkese açık bir alan güzelim. Biz de erkek erkeğe eğlenmeye geldik." dedi yüksek sesle. Konuşmasını bir de el hareketleriyle destekliyordu.
Elif ağzı bir karış açık ona bakakaldı. Bu ne rahatlıktı böyle? Hala sırıtıyor olması da ayrıca sinir bozucuydu.
Ona kal geldiğini anlayan Neşe devreye girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)
RomanceHayata dair büyük umutları olan, en büyük hayali üniversite okuyup meslek edinmek ayaklarının üzerine sağlam basmak olan, Karadeniz kadar hırçın, dik başlı ve inatçı, güzeller güzeli çimen gözlü, henüz 19 yaşında bir genç kız, Elif... Daha küçücükke...