Ay Parçası (Bölüm 34)

8K 348 31
                                    

Merhaba arkadaşlar🤗

Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. 💕

Multimedya : Bölümden bir sahne (Elif) +

Buray - Ay Parçası (Barış'tan Elif'e ithaf olsun. Yazarken dinledim siz de okurken dinleyin diye buraya bırakıyorum 😍)

Keyifli okumalar :)

****

Elif ne kadar süre öylece oturduğunu bilmiyordu. Barış'la doğru iletişim kurmayı bir türlü beceremiyorlardı. Neden böyle oluyordu? Her konuşmaları yanlış anlamalarla, kızmalarla, küsmelerle ve en sonunda böyle çekip gitmelerle bitiyordu işte. Önceleri bunu umursamayan Elif şu anda canının bu kadar yanmasına lanet etti.

"Eğer aşk dedikleri şey böyle can yakıyorsa istemiyorum ben." diye söylendi küçük bir çocuk gibi. Bir taraftan da çenesini titreterek ağlıyordu.

"Hani aşk güzeldi. Hani onu seversem beni mutlu ederdi. Hani bir dediğimi iki etmez, hep yanımda olurdu? Peki ben neden ona aşık olduğumu kabullendiğimden beri hep mutsuzum? Neden hep ağlıyorum? Bunun neresi güzel?" diye isyan etti kendince. " Ben neden bu kadar yalnızım? Neden benim kolum kanadım kırık?" derken bir taraftan da hıçkırarak ağlıyordu.

Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Böyle hüzünlü olduğu anlarda olduğu gibi yine aklına ailesi düştü. Babasını düşündü ağladı. Annesini düşündü ağladı. Babaannesini düşündü ağladı. Ağladı da ağladı. Ağlamak için o kadar çok sebebi vardı ki oturdu birde buna ağladı. O kadar ağladı ki artık gözlerinin içi yanmaya başladı.

Kollarıyla sardığı bacaklarını daha da sıktı, başını dizlerinin üzerine yatırdı. Sonra bu haline aldırmadan dudaklarının yukarı kıvrılmasına izin verdi.

"Şu halime bak. Kendi kendimin dizinde ağlıyorum." diye söylendi. Aynı anda çaresizliğine hem ağlıyor hem gülüyordu.

Şu anda birisiyle konuşmaya öylesine ihtiyacı vardı ki. Onu Neşe anlardı en çok, rahatlatırdı da. Ama onu arayamazdı. Bu saatte ya ders çalışıyor ya da çalışmasını bitirmiş uyuyup dinleniyordur. En azından birimiz sınava hazır olalım diye düşünüp kendi kendini teselli etmeye çalıştı.

Sonra nefes çekti içine kesik kesik. Ve oturduğu yerden kalkıp balkona doğru ilerledi. Oturmaktan uyuşan bacaklarının karıncalandığını hissedip yüzünü buruşturdu. Kaç saattir oturuyordu acaba orada?

Balkona ulaştığında biraz ürperdi, üşüdüğünü hissetti. Ama umursamadan koltuğa yığılırcasına attı bedenini. 

Havanın soğumuş olmasına aldırış etmedi. Denizden kendisine ulaşan iyot kokusunu içine çekti. Gözlerinin yine yanmaya başladığını hissedince yeni bir ağlama krizinin geleceğini anlayıp kafasını kaldırarak gözyaşlarını geri göndermeye çabaladı. Ne kadar bahtsız bir kızım diye hayıflandı bir taraftan da.

Hayatında yolunda giden tek bir şey olmaması ne kadar üzücüydü. Sorunsuz giden bir tek okulu vardı. Onu da yavaş yavaş berbat edeceğini hissediyordu. Çünkü bu hafta sınav haftasıydı, yarın sınavı vardı ve o notları gözden geçirmek yerine oturmuş burada ağlıyordu.

Barış'ı düşündü yine. Ona kızgın olmasına rağmen neden onu bu kadar merak ediyordu? Acaba neredeydi şu anda? İyi miydi? Giderken oldukça sinirli gözüküyordu, acaba sakinleşmiş miydi? Fazla mı üstüne gitmişti acaba? Önce Ahu deyip durmuştu, sonra iş konusu bir de Atalay'ın işin içine girmesiyle iyice germişti onu. Ama o da Elif'i anlamamıştı, o da onun üstüne gelmişti. Sonra yalnızlığına inat yine kendi kendine konuşmaya başladı.

KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin