Merhaba canlarım❤️
Multimedya : Buray - İstersen🎶🎶
Keyifli okumalar!🤗
*******
Tuana koltukta otururken sırtı dönük sandalyede oturmaya devam eden adama baktı. Kimdi bu adam? Daha onu tanıyalı ne kadar olmuştu da bu kadar alışmıştı ona? Neden aklından bir an olsun çıkmıyordu? Aslında onu tanımıyordu bile! İnsan tanımadığı birine nasıl aşık olurdu ki? Nasıl kalbini bu kadar yakabilirdi onun için? Nasıl ki o adam bu denli yanan kalbini bir bakışıyla söndürebilirdi? Nasıl? Neden? Bilmiyordu! Aklı almıyordu bir türlü.
Bora bir dakika boyunca öylece masada oturdu. Hiç konuşmadan sadece düşündü. Tuana'ya sakinleşmesi için zaman tanıdı. Sonra derin bir nefes aldı ve hiç ona dönmeden konuşmaya başladı. Anlatacaktı! Ne var ne yoksa dökecekti ortaya. Çünkü başka türlü olmayacaktı bu iş.
"Ben yalnızlığa alışmış bir adamım Tuana. Yalnızım... Ben kadınlara zerre güvenemeyen, bir birliktelik şöyle dursun arkadaşlığa bile sıcak bakmayan bir adamım. Yaşadığım şeyler beni bu hale getirdi. Önceden böyle değildim yani." dedi sakince. Hisli bir iç çekti.
"Önceden ailesiyle birlikte küçücük hayatı olan, babası ne derse doğru kabul eden biriydim. Sonra kabuğumu kırdım ve hayatımda ilk defa babama rest çekip buralara geldim. İstediğim okulda, istediğim bölümü okumaya geldim. Mühendislik Fakültesi'ndeydim biliyor musun? Ama sırf mutlu olayım azıcık mutlu olayım diye her şeyi ardımda bırakıp müziğe koştum. İlk defa kendim için bir şey yapmıştım. Kabuğumu sonunda kırmıştım yahu! Her şey o kadar güzeldi ki o zamanlar. Ailemi ardımda bıraksam da kendim için bir şeyler yapabilmenin coşkusu vardı içimde. Kısa sürede bir de kafama göre bir arkadaş buldum. Beraber eve çıktık. Nasıl bir arkadaşlık ama dostluktan da öte; yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Düşün artık." deyip sustu.
Ahmet'ten bahsetmek canını yaktı yine. Nalan'dan daha çok yaralamıştı onun yaptığı kalleşlik nedense... Dosttu, kardeşti ulan!
Tuana da hiç konuşmadan öylece dinliyordu. Onun istediği de geçmişin yaralarını yok etmek değil miydi? Anlatıyordu işte tüm içtenliğiyle. Anlatacak ve içindeki tüm zehri dışarı akıtacaktı.
"Sonra bir gün... " dedi ve yutkundu Bora. "Her şey süt liman giderken o çıktı karşıma. Nalan..." dedi sanki sarf ettiği isim boğazını yırtıyormuş gibi. Yine aynı acıyla... Yine aynı nefretle...Midesi bulanarak!
Tuana onun ağzından çıkan bu isimle ürperdi. Sanki bütün vücudu buz kesti. Acıyla yutkundu. O bu ismi hiç telaffuz etmesin istedi. Bu ismi hafızasından sonsuza kadar silsin istedi. Hiç tanımadığı o kadını kıskandı. Belki de nefret etti!
Bora ise onun ruh halinden bihaber hala sırtı ona dönük bir vaziyette anlatmaya devam etti.
"Yalnız geçen hayatıma Ahmet'ten sonra o dahil oldu." dedi buz gibi bir sesle. Sonra yine yutkundu. "Her şey o kadar güzeldi ki! Tamam ya diyordum sonunda ben de istediğim her şeye sahip oldum. İstediğim okul, istediğim bölüm, severek yaptığım iş, gerçek bir dost ve beni gerçekten seven bir kadın. Bir insan başka ne ister ki?"
Tuana bir kez daha acıyla yutkundu. Gözlerini kapatırken yumruklarını da sıkıyordu. Tamam, anlatsın istiyordu ama ondan başka bir kadını dinlemek sandığından daha zordu. Çok canını acıtıyordu.
"Tüm ilklerimi onunla yaşadım ben. İlk kalp çarpıntısı, ilk mutluluk, ilk heyecan, tanıdığım ilk beden. Ama..."
Bora lafını bitiremeden Tuana kulaklarını tıkayıp ayaklandı. "Yeter!" diye bağırdı. Bu kadarı yeterdi! Tane tane söylediği her kelime kalbine adeta bıçak gibi saplanıyordu zira.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)
RomanceHayata dair büyük umutları olan, en büyük hayali üniversite okuyup meslek edinmek ayaklarının üzerine sağlam basmak olan, Karadeniz kadar hırçın, dik başlı ve inatçı, güzeller güzeli çimen gözlü, henüz 19 yaşında bir genç kız, Elif... Daha küçücükke...