Part Twenty Six- Threat

4.4K 230 28
                                    

Multimedia: Stanislaus Koller

⚡️⚡️⚡️

"Lexi..." diye mırıldanırken kameraya iyice yaklaşan babama bakarken sertçe yutkundum. Yüzünü ekranda görünce varlığına ne kadar ihtiyacım olduğunu ve onu ne kadar özlediğimi fark etmiştim bir anda.

"Babacığım." dedim yavaşça, sesimin titrek çıkmamasına özen gösterdim ve hatta gülümsemeye çalıştım. Artık ağlamıyordum ve bu olağanüstü bir çabaya mal olmuştu. "İyi misin tatlım?" dediğinde başımla onayladım, sesinin bu kadar güçsüz çıkması beni iyice üzmüştü ama umursamamaya çalıştım. "İyiyim baba. Merak etme."

Kaşlarını çattı, tam bir şey diyecekti ki, Bay Koller ve Adler iki yanımdaki koltuklara oturdular. "Merhaba Bay Brooks, ben Stanislaus Koller. Sizinle tanışmak çok hoş." dedi Koller, büyük bir yüzsüzlükle. Sesi, sanki normal bir tanışma faslındaymış gibi çıkmıştı.

Babam ikisine de öfkeyle baktıktan sonra tamamen Adler'e odaklandı ve dişlerinin arasından konuştu. "Sen, Hartmann! Seni bulduğumda, hiç doğmamış olmayı dileyeceksin!"

Adler'in sol kaşı hafifçe havalanırken dirseklerini dizlerine dayayıp kameraya doğru eğildi. "Beni tehdit etmek yerine kızın için endişelenmen gerekiyor Brooks. Aptallık ediyorsun. Şu anda söyleyeceğin hiçbir aptalca şeyin de sana yardımı dokunmaz. Duydun mu beni?"

Babam durup büyük bir nefretle süzdü Adler'i. Ben de böyle yapabilmeyi dilerdim. Ben de ondan ölesiye nefret etmeyi dilerdim.

Sonra, Bay Koller girdi araya. "Adler haklı, Bay Brooks. Sözlerinize dikkat edin. Ayrıca Lexi nasıl sizin kızınızsa, Adler de benim oğlum gibidir. Ona yaptığınız herhangi bir saygısızlığın veya ettiğiniz hakaretin sonuçlarının sizin için pek de güzel olmayacağını söyleyeyim şimdiden."

Dişlerimi sıktım, babamın da bir farkı yoktu gerçi. "Kızımı bırakın." dedi sertçe. Koller buna bir süre güldü. "O kadar kolay değil, Bay Brooks. Önce sizden alacağım bazı sözler olacak. İşbirliği yapın ki, Lexi'ye sağ salim kavuşasınız."

Babam hızla başını salladı. "Tamam. Sizinle işbirliği yapacağım. Yeter ki ona zarar vermeyin."

Gözlerimi sımsıkı kapattım. Hepsi benim suçumdu. Babamı bu duruma sokan bendim. Lanet olası imkansız bir aşkın peşinden koşup onu böyle bir bataklığa düşmek zorunda bırakmıştım.

Şu anda ölmeyi her şeyden çok istiyordum.

"Aslında tek bir şartımız var ve hiç de zor değil." dedi Koller tek elini kırlaşmış saçlarına atıp şeklini düzelttikten sonra. "Başkanlık yarışından çekileceksiniz Bay Brooks."

Babamla aynı anda "Ne?" diye bağırmıştık. Koller bana dönüp hafifçe gülümsedi. "Doğru duydunuz. Ya çekilirsiniz, Bay Brooks, ya da..." deyip cümleyi açık uçlu bıraktı ve...

...belinden bir tabanca çıkartıp oldukça rahat bir şekilde şakağıma dayadı.

Adler oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı, ben ise yutkunma girişimimde başarısız oldum. Soğuk namlunun baskısını tenimde hissetmek kesinlikle korkutucuydu. Babam aniden ayaklanmıştı, oturduğu sandalye yere düştü ve gözlerini kocaman açıp bağırdı. "O lanet silahını Lexi'nin üzerinden çek hemen!"

"Çekeceğim, elbette." dedi Koller ve ardından dudaklarını büzdü. "Ama önce anlaşmamızı tekrar vurgulamama izin verin. Yarın akşam en geç saat 19:45'te çekildiğinizi bildireceksiniz. Yazılı açıklama mı yaparsınız, basın toplantısıyla mı insanlara bu üzücü haberi verirsiniz bilmiyorum ve bu umurumda da değil. Yarın saat 20:00'ye kadar tüm haber sitelerinin büyük manşetlerinde sizi görmek istiyorum Bay Brooks."

the AGENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin