Stanislaus Koller, ellerinin arasına bir bardak kahve tutuşturduğunda Adler başını yavaşça kaldırdı. "Al bakalım," diyerek gülümsedi Koller. "Eminim ki iki gündür doğru dürüst bir şeyler yiyip içmemişsindir.""Haklısınız," diye mırıldandı Adler, sonra karton bardağı yavaşça dudaklarına götürdü. Bu arada Koller onun yanına oturdu ve yüzüne baktı. "Lexi sana ulaşamamış, Adler. Gelmeden önce beni aradı, inanılmaz derecede endişeliydi. Onunla konuşmalısın, oğlum."
"Tahmin edebiliyorum," dedi Adler, gözleri Josh'un odasının kapısındaydı. "Fırsat bulduğum anda konuşurum."
Yaşlı adam derin bir nefes alıp kollarını bağladı, "Sormaya çekiniyorum Adler, ama..." bir süre duraksayınca Adler cesaret vermek istercesine gözlerini ona çevirdi. "Dinliyorum."
"Simon Wright'ın nerede olduğuna dair bir fikrin var mı, oğlum?"
"Elbette, Bay Koller." dedi Adler, ve yüzünde herhangi bir mimik bile oynamamışken cevapladı. "Josh'u hastaneye getirdikten sonra Andrea'yı onun başında bırakıp Simon'ın villasına geri döndüm ve gerekenleri yaptım. Şu anda kendisi bir depoda kilitli, belgeleri sakladığı kasayı da aldım ve güvenli bir yere koydum. Kısacası, her şeye rağmen görevimi tamamlamayı başardım. Merak etmeyin."
"Ah, zaten senden şüphem olmadığımı defalarca kez belirtmiştim, sadece merakımdan sordum. Ve lütfen çok güçlü bir adam olduğunu unutma Adler." dedi Bay Koller gururla gülümserken, Adler'in böylesine durumlarda bile görevine karşı duyduğu bağlılık ve her seferinde tüm işleri başarıyla, sırasıyla tek tek halledişi onu çok etkiliyordu. Elini uzatıp adamın geniş omzunu okşadı. "Bunu asla aklından çıkartma, oğlum."
Adler başını salladı ve ifadesiz bir yüzle kapıya bakmaya devam etti. "Kasayı size teslim edeceğim, şifreyi kırmaya uğraşmanıza gerek yok çünkü belgelerin içinde olduğuna eminim. Simon'ın davranışlarıyla fikirlerim tamamen kesinleşti. Tamamen yok edin o kasayı, böylece tüm tehdit ortadan kalkmış olacak."
Koller tebessümle onaylayıp birkaç dakika boyunca daha oğlunu tebrik etti ve maharetlerini övdü. Başından sonuna öylece dinleyen Adler ise aklına gelen şeyle aniden gözlerini kısarak ona döndü. "Simon Wright denilen o herife ihtiyacınız var mı, Bay Koller?"
"Ah, elbette hayır, oğlum. Sormana bile gerek yoktu, o boktan herife istediğini yapabilirsin. Belki polisler problem teşkil edebilir, bunu da Kahire'ye bırakacağım birkaç ajan yardımıyla kolaylıkla çözeriz. Sadece işin bittiğinde cesetten tamamen kurtulduğuna emin ol, izleri ve olası kanıtları diğerleri ortadan kaldıracaktır zaten."
"Tamamdır, hemen şimdi harekete geçmek istiyorum, izninizle." dedi Adler ayağa kalktıktan sonra. Koller başıyla onayladı onu, sonra Josh'un odasına doğru ilerledi.
Gözlerinde, intikamın kor alevleri titreşen Adler ise Andrea'yla kısaca konuştu ve yumruklarını sıkarak çıkışa yöneldi.
Senin özel işkencecin, celladın olmak için sabırsızlanıyorum, Simon Wright. Yaptığının bedelini, hayal bile edemeyeceğin şekillerde ödeteceğim sana.
Kardeşimi bu duruma sokmanın bedelini.
⚡️⚡️⚡️
Lexi'den;
Bay Koller az önce Adler'in iyi olduğuna ve yakında beni arayacağına dair bir mesaj atmıştı ve içime biraz olsun su serpmişti, en azından bir türlü durmayan ağlama krizim dinmişti.
Onun sesini duyar duymaz daha iyi olacağımdan da emindim.
Bu düşüncelerle bir bardak su içmek ve sadece bebeğim için bile olsa bir şeyler yemek için mutfağa indiğimde, akşam yemeğinde olan annemin ve Frank'in bakışları saniyesinde beni buldu. Frank direkt olarak sandalyesinden fırlayıp benim için bir sandalye çekti ve gülümsedi. "Lexi, gel lütfen. Bizimle bir şeyler ye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the AGENT
Romance"Sen benim tek bağımlılığımsın Adler. Birden oluşmuş, kurtulması imkansız hale gelmiş bir bağımlılık bu. Evet, çekici olduğun kadar tehlikelisin de, bunu çok iyi biliyorum ama sensiz yapamıyorum, yaşamak, nefes almak için dahi varlığına ihtiyaç duyu...