Adler, arabayı bir emlak ofisinin önünde durdurdu. "Pekala, işin en kolay bölümündeyiz." dedi direksiyonu bırakıp bize dönerken. "Josh, sen zaten ne yapacağını biliyorsun, önden git."Josh başını sallayıp bana kısaca el salladıktan sonra arabadan indi ve koşar adımlarla ofise girdi. Adler ise yanındaki çantayı karıştırıp bir kutu çıkarttı. Kutunun içindeki iki yüzüğü görünce nefesimi tuttum. Elimi kavrayıp yüzüklerden birini parmağıma geçirirken titriyor olmama güldü. "Biz evliyiz, unuttun mu?"
"E-evet." diye kekeledim. Bunun bana nasıl hissettirdiğinden habersizdi elbette. Geri çekildiğinde elime baktım ve belli belirsiz gülümsedim. Adler kendininkini de taktıktan sonra arabadan indi, ben de onu takip ettim. Emlak ofisine doğru yürürken konuşmaya başladı. "Mısır'ın resmi dili Arapça ama İngilizce de biliyorlar. Yani İngilizce konuşacağız."
"Sen Arapça biliyor musun?" diye sorduğumda sırıtarak başını salladı. "Toplam on dil biliyorum."
Ağzım açık kaldığında gülüp devam etti. "Elbette bunların altısını mükemmel derecede konuşabiliyorum. Kalan dördünü de şöyle böyle işte."
"Çok etkileyici, sanırım beni tavladın." dediğimde tekrar güldü ve elini uzattı. "Şimdi rol yeteneklerini gösterme zamanı, Lexi. Yeni evlenmiş ve heyecanla ev arayan bir çift gibi davranacağız. Benim adım ne?"
Beklemeden "Alex Klaus." diye yanıtladım ama buna hâlâ tam anlamıyla alışabildiğim söylenemezdi. Başını sallayıp "Sen de Lena Klaus'sun." dedi ve derin bir nefes aldı. "Hazırız. Şimdi yapman gereken tek şey bana uymak."
"Güven bana, Adler." diye fısıldadım ve parmak uçlarımda yükselip yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Sonra, parmaklarımız birbirine kenetlenmiş bir halde emlak ofisine girdik.
⚡️⚡️⚡️
"Burası gerçekten güzel görünüyor."
Her şey harika gidiyordu. Yanımızdaki emlakçıyla normal bir çift gibi birkaç ev gezmiştik, Adler de performansımdan memnun kalmış gibi görünüyordu. Söylediğim cümleden sonra çenesini kaşıyıp düşünceli düşünceli eve baktı. "Bilemedim hayatım, merkeze biraz uzak sanki."
"Ama havuzu var!" dedim heyecanla. Yanımızda dikilen emlakçı sırıttı ve kırık İngilizcesiyle konuştu. "Lena Hanım haklı, Alex Bey. Havuz, bir villa kiralarken en çok aranan özelliklerden birisidir. Ayrıca burası merkeze uzak da sayılmaz, sadece on beş dakikalık bir mesafede."
Birkaç saniye sonra "Tamam, pekala." dedi Adler pes etmiş gibi gülümseyerek. "Bu evi kiralamak istiyoruz." Mutlulukla ellerimi çırptım. Emlakçı ve Adler gülüşerek evin tüm özelliklerini konuşmak için uzaklaştılar, ben de saçlarımı düzeltip etrafıma baktım.
Josh'u başka bir emlakçının yanında gördüğümde çaktırmadan sırıttım, o da göz kırparak karşılık verdi ve sanki tesadüfmüş gibi Adler'le seçtiğimiz villanın karşısındaki villaya doğru ilerledi. "Burası çok hoşmuş," dedi yanındaki emlakçıya. "sanırım kararımı verdim."
"Harika." dedi emlakçı. Sonra beni görüp küçük bir baş selamı verdi. "İyi günler hanımefendi." dedi Josh da bana dönüp kibarca selam verirken. "Sanırım komşu oluyoruz."
"Ah, sanırım öyle." dedim ve kibarca gülümsedim, elini uzattı. "Jordan McDonald."
Hemen elini sıktım, şimdiye dek gülmemiş olmam bir mucizeydi. "Lena Klaus. Memnun oldum, Bay McDonald."
Belime dolanan bir el hissettiğimde gülümseyerek döndüm ve Adler'le göz göze geldim. "Lena, her şey tamam sevgilim. Emlak ofisine uğrayıp gerekli işlemleri hallettikten sonra taşınabiliriz. Bu beyefendi kim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the AGENT
Romance"Sen benim tek bağımlılığımsın Adler. Birden oluşmuş, kurtulması imkansız hale gelmiş bir bağımlılık bu. Evet, çekici olduğun kadar tehlikelisin de, bunu çok iyi biliyorum ama sensiz yapamıyorum, yaşamak, nefes almak için dahi varlığına ihtiyaç duyu...