"Hayır, Lexi! Sakın kıpırdayayım deme!"Gözlerimi devirdim ve derin bir nefes aldım. Birkaç saattir bu odadaydım, Andrea tüm bedenime bakım yaparken sıkıntıdan patlayacak gibi hissetmiştim ve şimdi de sıra saçlarımdaydı. Sanırım biraz daha kıpırdamamak için nefesimi tutmam gerekiyordu, ayrıca aynı pozisyonda oturmaktan bacaklarım uyuşmuştu ve Andrea beni bir saniye olsun rahat bırakmıyordu. Sonunda iyi bir model ortaya koymazsa olay çıkartabilirdim.
"Tamam, bir tel toka daha... sonra bitecek. Bu arada, Adler ve Josh gelmiş olmalı." Adler'i düşünmek içime hoş bir sıcaklığın yayılmasına sebep oldu, mihrabın önünde, üzerinde bir smokinle...
Andrea birden ciddi bir yüz ifadesiyle, zavallı saçlarımın arasına bir toka daha geçirerek bu güzel anı parçalara ayırdı. Derimi sıyırıp geçmişti, acıyla tısladığımda güldü ve gözlerini devirdi. "Bu halini gören de çok isteksiz bir gelin olduğunu sanacak. Oysaki provalardan sonra Adler'i görüp hiçbir şeyi umursamadan ona doğru koşarken oldukça hevesli ve mutlu bir yüz ifaden vardı."
Alt dudağımı ısırdım. "Bu günü kaç aydır beklediğimi bilemezsin, Andrea. Elbette çok istekli ve mutluyum. Şey, ama biraz da stresliyim. Adler mükemmel görünecek, her zamanki gibi... ve benim de onun yanına yakışır bir gelin olmam gerekiyor. Tanrım, ya provalardaki gibi kendi eteğime takılırsam? Ya beni beğenmezse?!"
Sonlara doğru çığlık atmaya başladım, Andrea ise ani paniğime karşılık kahkaha atarak omuzlarımı kavradı. "Saçmalama Lexi! Bu hem kendine hem de bana hakaret. Şu anda kesinlikle göz kamaştırıcı görünüyorsun."
Tam bir şeyler söylemek için dudaklarımı aralamıştım ki, koridordan odamıza hızla yaklaşan gürültüler duyuldu ve sonra kapı sertçe açıldı. Andrea sıçrayıp önüme geçerken beyaz bir takım elbise giymiş olan Josh nefes nefese içeri daldı ve kapıya sırtını dayadı. "Lexi! Hemen saklan! Adler içeri girmek için..."
Bu arada kapı zorlanmaya başlamıştı, Josh tiz bir çığlık atarak anahtarı çevirdi ve kapıyı birkaç kez kilitledi -bunun Adler'i durdurmayacağını kendisi de biliyordu ama denemişti işte- Andrea ise kaşlarını çatarak "Saçmalama, şu an giremezsin Adler!" diye bağırdı dışarıya doğru. "Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirir!"
"Sikerim uğursuzluğunuzu da geleneklerinizi de!" diye bağırdı Adler. "Müstakbel karımın acı çığlıklar attığını duydum ve onu hemen görmek istiyorum!"
"Adler ben iyiyim, sıkıntı yok!" diye cevap verdim gülmem biraz olsun geçince. Ayrıca cümlesindeki 'müstakbel karım' kısmı kalbimin pır pır atmasına sebep olmuştu.
Adler ofladı ve "Pekala," diye mırıldandı. "Yine de seni biraz görmeme izin versen Lexi?" Gözlerimi kırpıştırdığımda yumuşak tuttuğu ses tonunu kullanarak yeniden konuştu. "Hadi bebeğim, gel ve kapıyı aç."
O bu ses tonuyla, böyle bir şey diyecekti ve ben de kabul etmeyecektim, öyle mi? Hah. Koşarak kapıya ilerlemek için atıldığımda Andrea belimi kavrayarak beni havada yakaladı. "Hayır! Asla! Josh, bir şeyler yap!"
"Ben zaten bir şeyler yapıyorum, kör müsün?" diye çıkıştı Josh. "Kapıyı tutuyorum." Andrea göz devirdi. "Adler'in istese tek hamlede girebileceğini ikimiz de biliyoruz, Josh." Kıkırdadım, Adler de alayla güldü. "Evet, istesem girebilirim, değil mi?"
Kaşlarım havalanırken Andrea beni çekiştirdi. "Lexi, durdursana şunu!"
Başımı sallayıp "Adler, müstakbel kocacığım," dedim sevimli bir şekilde. "Lütfen biraz daha bekle, aşkım."
Sevdiğim adam "Oh..." diye mırıldandı, kapıdaki baskı direkt azalınca Josh rahat bir nefes alıp terlemiş alnını sildi. Adler neşeli bir tonda konuşmaya devam etti. "Peki, sen nasıl istersen, sevgilim. Bu arada, birazdan, resmen karım olduğunda bana o güzel ağzını on defa öpeceğimi hatırlat."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the AGENT
Romantizm"Sen benim tek bağımlılığımsın Adler. Birden oluşmuş, kurtulması imkansız hale gelmiş bir bağımlılık bu. Evet, çekici olduğun kadar tehlikelisin de, bunu çok iyi biliyorum ama sensiz yapamıyorum, yaşamak, nefes almak için dahi varlığına ihtiyaç duyu...