Hey!Hepinize mutlu yıllar, değerli okuyucularım! 🎊🎈🎅🏻
Umarım 2020, şimdiye kadar geçirdiğiniz en güzel on iki ayı barındıran yıl olur.
I love you all! ♥️
-The Aimless Writer.
⚡️⚡️⚡️
Adler, paltosunun yakalarını kaldırdıktan sonra sert adımlarla malikanenin yanına yürüdü. Kadının siluetini fark edebileceği kadar yakınlaştığında, aldığı ekipmanları seri bir şekilde kontrol etti.
Her şey hazır. Artık elimdesin, Isabella.
Kadın ise, kendisine yaklaşan adamı fark ettiğinde nefesini tuttu. Bu şekilde bakıldığında, dev gibi vücudu ve simsiyah kıyafetleri onu karanlık, sırlarla dolu biri gibi gösteriyordu. Aslında doğru bir çıkarımdı.
"Alex..." Isabella, dayanamayıp Adler'e doğru birkaç adım attı. "Gerçekten buradasın." Adam dudaklarını gerip tehlikeli bir biçimde gülümsedi. "Buradayım. Çok bekletmemişimdir umarım."
"Ah, hayır, yeni geldim zaten."
"Kimse burada olduğunu bilmiyor, değil mi?"
"Kesinlikle hayır." dedi kadın, bu gizem onu deli gibi heyecanlandırıyordu. "Arabam birkaç metre ileride." dedi Adler davetkâr bir şekilde gülümsemeye devam ederek. "Seni özel bir yerlere götürmeme müsaade eder misin?"
Isabella dudaklarını ısırdı. "Evet, elbette." Adam başıyla ileriyi işaret edip yürümeye başlayınca onu takip etti. Acaba bir otel miydi gidecekleri yer? Yoksa kendi evine mi götürüyordu onu? Çok heyecanlıydı ama bir taraftan da tedirgin gibiydi, çünkü içinden bir ses -büyük ihtimalle altıncı hissiydi- ona daha iki gecedir tanıdığı bir adamla gecenin en geç saatlerinde bilmediği bir yerlere gitmesinin mantıksızlığından söz ediyordu.
Umursamadı o sesi, birkaç saat sonra sırf bu yüzden deli gibi pişman olacağını bilmeden.
Karşılarına çıkan son model Mercedes marka arabanın kapısını onun için açan Adler'e kirpiklerinin altından baktı Isabella. "Teşekkürler."
"Ne demek." Kadın çekici bir şekilde bacağını atarak bindiğinde Adler kapıyı kapattı ve sürücü tarafına geçip arabayı çalıştırdı. "Araban gerçekten muhteşem." dedi Isabella konforlu deri koltukları ve buram buram Alman mühendisliği kokan harika iç dizaynı incelemeye başlarken. Adler sadece tebessüm etti ve dikiz aynasına bakıp arkalarında kimsenin olmadığına kanaat getirdikten sonra gaza bastı.
Isabella omzunu cama yaslayıp onu izlemeye başladı, adamın tapılası yüzünden başlayan yolculuğunu uzun, kaslı bacaklarının hemen üzerinde bitirdi. Gördükleri karşısında istemsizce dudaklarını yaladı, o bol pantolonun üzerinden bile, Adler'in kemerinin altındaki tehlikeli aşk makinesinin olağanüstü boyutlarını fark edebilmişti. Tabiri caizse, onun tadına bakmak için sabırsızlanıyordu.
Adler, kadının kendisine aç gözlerle baktığının farkındaydı. Ancak bundan ne kadar rahatsızlık duysa da belli etmemeye ve bir kez bile olsun onunla göz göze gelmemeye kararlıydı. Lexi'nin cıvıldayan sesini zihnine doldurdu ve tüm dikkatini yola verdi.
Isabella oturduğu yerde tahrik olmuştu, kendini adamın direksiyonu özgüvenle sıkan, vitesi ileriye ve geriye atan kocaman, güçlü ellerine bakmaktan alıkoyamıyordu. Ayrıca giydiği gömlek vücudunun aşırı derecede yapılı olması nedeniyle tamamen üzerine yapışmıştı, bu şekilde her küçük hareketle pazılarının ve göğüs kaslarıyla karın kaslarının senkronize olarak sunduğu ağız sulandıran görüntüyü zevkle izleyebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the AGENT
Romance"Sen benim tek bağımlılığımsın Adler. Birden oluşmuş, kurtulması imkansız hale gelmiş bir bağımlılık bu. Evet, çekici olduğun kadar tehlikelisin de, bunu çok iyi biliyorum ama sensiz yapamıyorum, yaşamak, nefes almak için dahi varlığına ihtiyaç duyu...