Part Seventy Five- Der Wolf

2.7K 171 49
                                    


Yazardan;

Planın detayları konuşulurken Bay Koller arayınca Adler telefonunu açtı ve diğerlerinin de duyabilmesi için hoparlöre aldı. "Evet Bay Koller?"

Koller neşeliydi, gülümseyerek konuştu. "Nasılsınız, neler yaptınız?"

Adler elindeki krokiyi masaya koyup cevapladı. "İyiyiz, biz de tam bu gece gerçekleştireceğimiz plan hakkında konuşuyorduk."

"Bu gece mi?" Bay Koller şaşırmıştı. "Bunun için biraz erken değil mi, Adler?" Adler suratını astı. "Sanmıyorum. Her şeyi düşündüm ve bir sıkıntı çıkmayacağı konusunda emin gibiyim, Bay Koller."

Stanislaus Koller iç çekti. "Sinirlenmen için söylemedim, oğlum. Sadece..."

Adler onun sözünü kesti. "Ben ne yaptığımı biliyorum Bay Koller. Hallettiğim diğer görevler gibi bu görevi de layıkıyla yerine getireceğim. Bundan şüpheniz olmasın."

"Pekala. Planı bana da anlatır mısın?"

"Ah, bugün gidip bir uşağı rüşvetle konuşturdum ve yeterince bilgi aldığımdan emin olduğumda onu öldürdüm. Sonuçta pişman olup birilerine bundan bahsetmesi isteyeceğim son şey bile olmazdı."

"Adamın yokluğunu fark edeceklerdir." Adler derin bir nefes aldı. "Farkındayım. Ama zaten bu gece harekete geçmeyi düşündüğüm için bir şeylerden şüphelenmeye zamanları kalmayacak."

"Peki, devam et."

"Elimde evin detaylı bir krokisi var, daha önce Isabella Wright'tan edindiğim bilgilere göre aradığımız belgeler bir kasada, bu kasa da tam olarak yatak odasının arka kısmındaki gizli odada yer alıyor."

"Isabella'yı kaçırdığınız zaman belgelerin güvenliği için endişelenip kasanın yerini değiştirmiş olabilirler."

"Hayır, Bay Koller. Uşak bu evden dışarı hiçbir şeyin taşınmadığından emindi. Simon Wright hâlâ en güvenli yerin evi olduğunu düşünüyor olmalı."

"Tamam, gerçekten de iyi çalışmışsın Adler. Devam et bakalım."

Adler gülümsedi. "Sonuç olarak, bu gece ekipmanları hazırlayıp kasayı çalmaya gideceğiz. Güvenlik önlemlerini nasıl aşacağımızı biliyoruz, her şey yolunda giderse birkaç saat içinde belgeler de Simon Wright da elimde olacak, Bay Koller."

Koller iç çekti ve sakince konuştu. "Adler, hoparlörü kapat ve başka bir odaya geç. Seninle bir şey konuşmalıyım."

"Peki." Adler omuz silkerek Andrea'yla Josh'a baktı ve hoparlörü kapatıp telefonu kulağına dayadıktan sonra salondan çıktı. "Sizi dinliyorum."

"Oğlum, planında herhangi bir kusur yok gibi görünüyor, her şeyi düşünmüşsün ve bu çok iyi. Ancak..." birkaç saniye duraksadıktan sonra dudaklarını ıslatıp devam etti. "Hâlâ harekete geçmeniz için çok erken olduğunu düşünüyorum. Öğrettiğim gibi, önce düşmanı ve mekanı iyice tanımalısın, sonra güvenlik sistemimdeki tüm boşlukları değerlendirmeli ve ona göre bir operasyon tarihi seçmelisin. Kahire'de bu işlemler nereden baksan bir ay kadar sürer ve sen..."

Adler öfkeyle gözlerini kıstı. "Ben bir yeniyetme değilim, Bay Koller. Yapmam gerekeni biliyorum."

"Hadi ama, zaten öyle bir şey demedim, Adler! Zekana, gücüne ve tecrübene güvenmesem seni hayati önem taşıyan bunca göreve gözüm kapalı yollar mıydım? Almanya'nın, belki de dünyanın gördüğü en iyi ajanlardan birisin sen!"

"O zaman sorun ne?!" Adler aniden kükreyince Koller derin bir nefes aldı. "Sorun şu, Adler: Sen Lexi'ye daha çabuk kavuşabilmek için tüm süreci hızlandırmaya çalışıyorsun. Aşk mantığı geri plana atar, oğlum. İstesen de istemesen de. Ve sen şu an kalbini ön plana alıyor, beynini susturuyorsun. İşte tam da bu yüzden, ajanlarıma gönül işlerine girmelerini tavsiye etmiyorum."

the AGENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin