"Adler lütfen sakin ol!" diye bağırdım o Christopher'ı yakalarından tutup ayağa kaldırmak için zorlarken. "Kalk lan ayağa!" diye kükredi beni umursamadan, Christopher ona kinle bakarken. "Lexi'yi benden çalan... adam sensin... değil mi?" Adler'in kaşları havalandı ve alaycıl bir kahkaha attı, ancak bu kahkaha yalnızca birkaç saniye sürdü. Ciddiyetine kavuşur kavuşmaz Christopher'ın sarı saçlarını kavradı ve yukarıya doğru çekti. "Ayağa kalk dedim sana." dedi sakin bir şekilde, Christopher acıyla sızlanıp kurtulmaya çalışırken.Soğuk soğuk terlemeye başlarken Josh'u çekiştirdim. "Josh bir şeyler yapsana! Durdur onu!"
"Yapamam ki!" dedi endişeyle Adler'e bakarken. "Bundan sonra onu durduramayız Lexi."
"N-ne demek durduramayız Josh?! Bu delilik!" diye bağırdığım anda Adler Christopher'ı kaldırıp ayağa dikmeyi başarmıştı. "Seni sikik herif..." diye soludu yüzüne yumruğunu geçirirken. Tiz bir çığlık attım. Christopher yumruğun etkisiyle savrulup düşecek gibi olunca Adler bunun olmasına izin vermeden onu tutup tam yüzünün ortasına bir yumruk daha attı. Korkudan ağlamaya başladım, Josh beni kendine çekip sarıldı ve bakmamamı sağlamaya çalıştı, ama zaten sadece sesleri duymak bile yetiyordu.
Debelenip Josh'un kollarından sıyrılmayı başarınca Christopher'ın acınası iniltiler ve çığlıklarla yüzünü ellerinin arasına alıp gizlemeye çalışmasını izledim, parmaklarına kendi koyu kırmızı kanı bulaşmıştı. Korkuyla hıçkırıp kendimi zorlayarak bağırdım.
"Adler, dur! Yalvarırım!"
Umursamadı, yine. Demir gibi etkili yumruklarını konuşturmaya devam etti. Yanlarına gitmek istediğimde Josh beni sıkıca tutup durdurdu. Ona kötü kötü baktığımda başını iki yana salladı. "Yanlışlıkla sana zarar verebilir Lexi, bekle de siniri biraz geçsin. Merak etme, onu öldürmeyecektir." Alt dudağımı dişleyerek istemeye istemeye bekledim. Böylesi bir durumda seyirci kalmak ve hiçbir şey yapamamak iğrenç bir histi.
Adler birkaç yumruk sonunda yere yıkılmasına izin verdiği Christopher'ın karnının üzerine oturup onu, hırsını çıkarana dek deli gibi dövmeye devam etti, artık acı dolu iniltileri ve ağlama sesini duyamadığımda ölmüş olduğundan korkar bir halde titreyerek Josh'tan kurtuldum, Adler'e yaklaştım ve omuzlarından tutup onu geri çekmeye çalıştım. "Lütfen... lütfen dur artık!" Burnundan soluyarak onu çekmeme izin verdi, kanlanmış deri eldivenlerini bir çuval gibi yere fırlattığı Christopher'ın gömleğine sürterek temizledi ve kalktığında da büzülmüş, top gibi kıvrılmış zavallı adamın karnına son birkaç sinir tekmesi geçirdi.
"Yeter!" Nasıl bağırdıysam artık, boğazım deli gibi acımıştı. Bana göz ucuyla bakıp gömleğini düzeltti. "Hak etmişti."
"Adamı öldürdün Adler!" Christopher'ın yanına çöktüm ve nefes alıp almadığını kontrol ettim. Bilinci yerinde değildi. Sarı saçları kandan görünmeyen yüzüne yapışmıştı ve kırmızı renge bürünmüştü, burnundan ve dudaklarından sızan kanlar ise asfalta damlayıp küçük bir gölet oluşturmuştu. Titreyen ellerimle nabzını yokladım, zayıftı ama hâlâ atıyordu kalbi, bu da beni bir nebze olsun rahatlatmıştı.
"Yürü Lexi, gidiyoruz." diye emir verdi Adler otoriter ve itiraz istemeyen ses tonunu kullanarak. Bir taraftan da yerde yarı-ölü bir halde yatan Christopher'ı küçümseyerek süzüyordu. Dönüp oldukça endişeli, stresli ve biraz da kızgın bir şekilde ona baktım. "Biraz bekle, tamam mı? Ambulansı arayacağım."
"Siktir et, bırak da burada gebersin orospu çocuğu!" diye bağırdı ve bileğimden tutup beni sürüklemeye çalıştı, ama direndim. "Bekle diyorum Adler! Yardıma ihtiyacı var! Onu böyle acımasızca ölüme terk edemem!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the AGENT
Romance"Sen benim tek bağımlılığımsın Adler. Birden oluşmuş, kurtulması imkansız hale gelmiş bir bağımlılık bu. Evet, çekici olduğun kadar tehlikelisin de, bunu çok iyi biliyorum ama sensiz yapamıyorum, yaşamak, nefes almak için dahi varlığına ihtiyaç duyu...