Part Thirty One- Farewell

4.2K 228 44
                                    


Üzerimdeki tişört dizlerime kadar iniyordu, şort ise kapri gibi durmuştu ve iplerini deli gibi sıkmam gerekmişti, ama bunları giyince nedensizce mutlu hissetmiştim. Belki de artık tamamen Adler gibi koktuğum içindi bu, içimdeki intikam ateşini söndürecek kadar güçlü bir rüzgar gibi etki bırakıyordu çünkü kokusu üzerimde.

Banyodan çıkıp yatak odasına girdiğimde, Adler'in gömleğini çıkarttığını görüp dudaklarımı birbirine bastırdım. O ise kapının önünde çıkarttığım gıcırtıyı duyup bana döndü. Yüzünde kocaman bir gülümseme belirirken birkaç büyük adımda yanıma gelip beni kollarının arasına aldığında başımı kaldırıp sırıttım.

"Çok sevimli görünüyorsun." dediğinde kıkırdadım, ardından parmak uçlarımda yükselip kollarımı boynuna dolayarak ona sarıldım. Bir süre öyle kalmama izin verdikten sonra beni kucakladı ve kendisiyle beraber yatağa bıraktı. Çarşafı açıp ikimizin üzerini de örttüğünde ve beni yeniden sardığında gerçek bir huzurla gülümsedim. Şu an tüm planlarım yerle bir oluyordu ve bunu engelleyemiyordum.

Ona karşı koyamıyordum.

Başımı göğsüne yasladığımda topuz yaptığım nemli saçlarımı önce okşadı, ardından uzun uzun kokladı. "Benim gibi kokmanı seviyorum."

"Senin gibi kokmayı seviyorum." diye karşılık verdim. Alnımdan, yanaklarımdan ve son olarak dudaklarımdan öptü, ardından ben tıpkı bir kedi gibi mayışınca buna bir süre güldü. "Çok garip bir kızsın, biliyorsun değil mi? Daha birkaç saat önce beni bir kaşık suda boğacak gibi bakıyordun, şimdi ise kollarımın arasında resmen mırıldanıyorsun."

Kötü kötü bakıp "Seni direkt ellerimle boğmamı istemiyorsan sus Adler." dediğimde ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı, buna güldüğümde başımı göğsüne çekti ve "İyi geceler, küçük doktorum." diye fısıldadı. Gülümseyerek gözlerimi kapattım. "İyi geceler, Ajan Hartmann."

O gece, aklıma ne sonraki gün babamın yaşayacağı şeyler, ne yalanlar, ne Adler'in bir nişanlısının olması ne de kurduğum intikam planları geldi. Sadece aşk, huzur ve mutluluk vardı ve biliyordum ki, bu hisler kötü olanları silip atacak kadar kuvvetliydi.

Veya, yanılıyor muydum?

⚡️⚡️⚡️

Gözüme vuran güneş ışığından rahatsız olup yattığım yerde kıpırdandım ve Adler'in yanımda olmadığını fark ettiğimde çarşafı tekmeleyip kalktım. Yatağın üzerinde bir not vardı.

Çok güzel uyuyordun, uyandırmaya kıyamadım. Eğer beni ararsan aşağı katta spor yapıyor olacağım.

El yazısı çok güzeldi, kağıdı bir süre inceledikten sonra gülümseyerek katladım ve cebime koydum. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttikten sonra aşağı kata yöneldiğimde, gelen değişik seslerin kaynağını merak etmiştim. Koridordaki son kapı aralıktı, elimle bastırıp tamamen açılmasını sağladığımda, Adler'i bir kum torbasını sertçe yumruklarken buldum.

Pekala, bu görüp görebileceğim en seksi şeydi.

Kollarının hareketiyle şişkin pazıları kasılıp gevşerken, geniş göğsünden süzülen ter damlaları karın kaslarındaki girintilere aheste aheste ilerlerken ve nemlenmiş çikolata rengi saçları her hızlı hareketiyle savurulurken onu izlememek imkansızdı.

Sadece oturup onu böyle izleyerek başyapıt olabilecek şiirler, romanlar yazılabilirdi.

Sonunda o yorulup durana kadar kapı eşiğinde öylece durdum. Birkaç saniye nefeslendi, ardından torbaya son bir yumruk daha atıp yanındaki masanın üzerinden aldığı havluyla terini kuruladı, açtığı şişedeki suyu içti ve kalanını da tamamen kaslarla bezeli vücuduna boşalttı.

the AGENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin