Part Twenty Eight- I Love You

4.9K 270 45
                                    

Multimedia: Elise

⚡️⚡️⚡️

Josh, Adler'in yeterince sakinleştiğinden emin olduğunda onu bıraktı ve yüzüne baktı. "Şimdi hastaneye gitmeliyiz Adler. Elin cidden kötü durumda."

Adler kızarmış mavi gözlerini ona dikip "Hastaneye falan gitmeyeceğim. Ben sadece Lexi'yi görmek, onun yanında olmak istiyorum Josh." dediğinde Josh onu bardan çıkartıp arabaya sürüklerken derin bir nefes aldı. "Pekala, tamam. O da doktordu zaten değil mi?"

Adler cevap vermedi, sadece arabaya bindi, başını cama yasladı ve gözlerini kapattı. Josh da onun elindeki gömlek parçasını iyice sıkıp kan kaybını en aza indirmek amacıyla düğüm attı ve şoför koltuğuna geçti.

"Ah, Adler," diye mırıldanıyordu arabayı sürerken, arada bir dikiz aynasından dostunu kontrol ederek. "Ah, Adler..."

⚡️⚡️⚡️

Lexi'den;

Neredeyse dalmak üzere olduğum uykumdan, kapının sertçe açılma sesiyle sıçrayarak feragat ettim. Gözlerimi ovuşturup karşıma baktığımda, Elise'i gördüm. Adler'in çok sevgili nişanlısı.

İçim garip, kötü bir hisle doldu ve yavaşça doğruldum. Elise neredeyse nefretle bana bakıyordu. Mavi gözlerini kısmış, kaşlarını çatmıştı. Yüksek bir ses ve bozuk bir İngilizceyle "Senin ne işin var Adler'in odasında?" dediğinde yüzümü buruşturdum. "İsteyerek gelmedim herhalde. Nişanlın beni buraya getirdi ve sonra gitti."

"Zaten başıma açabileceğin kadar sorun açtın, küçük sürtük." dedi uzun bacaklarıyla büyük adımlar atarak yanıma yaklaşırken. Bu aptal sarışın az önce bana 'sürtük' mü demişti? Tanrım... Kaşlarımı çatıp ayağa kalktım. "Sen kime sürtük diyorsun?! Haddini bil!"

"Hepsi senin yüzünden!" diye bağırıp tek ayağını sertçe yere vurduğunda kaşlarımı kaldırdım. "Ne saçmalıyorsun sen?!"

"Adler'i, benim Adler'imi tavlamaya çalışmandan bahsediyorum elbette! Masum yüzünle, davranışlarınla onu etkiledin ve sonunda zarar gören ben oldum! Şu aptal Amerika görevi çıkmadan önce aramız mükemmeldi, ta ki sen karşısına çıkıp benim nişanlımın aklını karıştırıncaya kadar! Şimdi benden nefret ediyormuş gibi davranıyor ve hepsi senin suçun!" Bir şeyler diyecektim ki devam etti. "Ondan uzak duracaksın, anladın mı beni? Ona karşı olan bakışlarını gördüm. Sen Adler'e aşıksın!"

Nefeslerim sinirden hızlanırken ellerimi iki yana açtım. "Gelip böyle hesap sormaya kalkıştığına göre belli ki sen kafayı sıyırmışsın. Ama bunu görmezden gelip cevap vereceğim çünkü hatalısın. Birincisi, tanıştığımızda onun nişanlı olduğunu bilmiyordum! İkincisi, ona aşık falan değilim. Nişanlın senin olsun, ilişkiniz benim umurumda bile değil."

Yalan. Külliyen yalan.

"Her ne dersen de, yine de ona yaklaşmayacaksın, küçük sürtük." dediğinde
kendimi sakinleştirmeye çalışarak gözlerine baktım. "Elise, git yoksa seni öldüreceğim."

"Nasıl öldürecekmişsin, göstersene!" diyerek üzerime yürüdüğünde kendime hakim olamadım ve hızlı bir hareketle sarı saçlarını kavrayıp arkaya doğru çektim. Acı dolu bir inilti çıkardığında saçlarını bıraktım ve karnına sert bir tekme geçirdim. Bağırarak eğildikten sonra bir süre öyle kaldı, öfkeyle bana baktı ve koşup resmen üzerime atladı. Tam yumruğumu yüzüne geçirecektim ki, kapı açıldı.

the AGENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin