Part Sixty Three- Alone

3K 184 25
                                    


Yalnız yaptığım kahvaltının ardından, bir fincan kahveyle elimdeki kitaba yoğunlaşmışken başımı kaldırıp saate baktım. Öğle vakitleriydi ve Adler yaklaşık dört saattir uyuyordu, gerçekten çok yorgun olmalıydı. Kitabımı kapatıp yanına gitmek için ayaklandım.

Parmak uçlarımda yatak odasına girdiğimde, karşılaştığım manzarayla hafifçe gülümsedim. Yüzüstü yatmış bir şekilde, dalgınca uyuyordu ve benim tarafımdaydı, benim yastığımı kullanıyordu.

Bu konuda tek olmadığımı bilmek gülümsememi arttırdı.

Tam inadımı kırıp yanına uzanmayı düşünüyordum ki, kapı zili çaldı. Sessizce söylendim ve Adler direkt başını kaldırırken başka bir şeylerle uğraşıyormuş gibi yaptım. "Kapı mı çaldı?" diye sordu yeni uyandığı için hırıltılı çıkan sesiyle. Başımı salladığımda yüzünü ovuşturdu ve çevik bir şekilde kalktı.

Odadan çıkıp aşağı yöneldiğinde gerildiğimi hissettim, çünkü üzerinde aşırı derecede seksi duran lanet olası siyah bir boxer şorttan başka hiçbir şey yoktu. Gardırobu açıp elime geçirdiğim bir tişörtle pantolonu kaptığım gibi merdivenlere koşturdum ve Adler'i yarı yolda yakalamayı başardım. Nefes nefese önüne geçtiğimde tek kaşını kaldırıp sorarcasına bana baktı. Elimdekileri ellerine tutuşturduğumda başını hafifçe yana yatırıp gülümsedi.

Sanırım kalp krizi geçiriyordum.

"Teşekkür ederim ama zaten kimin geldiğini biliyorum." diye mırıldandıktan sonra hızlıca giyindi ve kapıyı açtı. Josh ona kötü kötü bakarken içeri girdiğinde kaşlarımı kaldırdım, Josh normalde asla böyle bakmazdı çünkü. Beni gördüğünde yumuşayıp hafifçe tebessüm etti. "Merhaba Lexi."

"Merhaba Josh."

Sonra bakışlarını yeniden Adler'e çevirdi, oldukça sabırsız görünüyordu. "Konuşabilir miyiz Adler?" dedi dudaklarını gergince ıslattıktan sonra. Burada bulunup bulunmamam gerektiğini bilmiyordum ama yine de onları yalnız bırakmam gerektiğini hissettim. Sakince merdivenlere yöneldiğimde Adler arkamdan seslendi. "Lexi, gitmene gerek yok."

Omzumun üzerinden yüzüne baktım. "Sorun yok, sadece konuşun ve her ne olduysa halledin."

⚡️⚡️⚡️

Yazardan;

Adler, yukarı çıkan Lexi'nin arkasından bir süre baktıktan sonra Josh'a dönüp başıyla salonu işaret etti. Josh koltuklardan birine geçip gözlerini kucağında birleştirdiği ellerine dikti. Gergin olduğunda hep böyle yapardı.

Adler ise onun konuya girmesini beklemekten sıkılmıştı, kendisi el atmaya karar verdi. "Evet? Neden buradasın?"

Josh, sarıya kaçan kumral, kısa saçlarını karıştırırken cümlelerini toparlamaya uğraştı. "Simon Wright, sabah uyandığında, çok sevgili karısının yanında olmadığını görmüş," diye başlamayı başardı sonunda. "elbette kafayı yiyecek gibi olmuş ve onu her yerde arayıp telefonuna da ulaşamayınca geceleri görev yapan bekçilere sormuş. Onlar da Bayan Wright'ın gece dört civarında sigara içmek için çıktığını ve onları erkenden gönderdiğini söylemişler."

"Ee?" Adler eğleniyor gibi duruyordu, yüzünde alaycı bir ifade vardı.

Josh öne doğru eğilip iki elinin parmaklarını birbirine kenetledi. "Gerçekten bize haber vermeden Isabella Wright'ı kaçırmış olamazsın, değil mi Adler?" diye sordu tek nefeste, sonunda rahatlamıştı, artık tek yapması gereken cevabı beklemekti. Adler küstah bir ifadeyle kaşlarını kaldırıp koltukta arkasına yaslandı. "Aynen öyle yaptım. Bir itirazın mı var?"

the AGENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin