Odada dört dönüyordu. Duvarlar üstüne üstüne gelirken boğazına tıkanan yumru nefes almasını güçleştiriyordu. Çaresizlik böyle bir şeydi demek. Gözleri yanarken eli yanağına doğru gitti. Ağladığını yeni fark etmişti. Hızla gözyaşlarını silerken oda kapısı açılınca irkilerek gelene baktı. Zümrüt yeşili gözleri kendininkiler gibi kıpkırmızı olmuş elâların sahibi görümcesine takıldı.
" Haber mi geldi ?"
On altı yaşına yeni girmiş Ceylan, yengesi Zümra'ya olumsuz anlamda başını salladı.
" Hayır. Nasılsın diye bakmaya geldim."
Zümra diz bağları çözülmüş gibi yatağın ucuna ilişmişti.
" Bilmiyorum ki."
Eli karnının üstüne doğru gitmişti. Titreyen parmakları şişmeye başlayan karnını usulca okşarken ne yerdeydi ne de gökte.
" Bir an önce bir haber gelse keşke. "
Ceylan çekingen adımlarla yanına gelip oturmuştu. Yengesinin elinin yanına elini koydu.
" Üzülmemeye çalış. Sen üzülürsen yeğenim de üzülür yenge. "
" Keşke elimde olsa. Neden böyle oldu ki Ceylan ?"
" Ah bir bilsem. Dilan ablam nasıl yaptı bunu bir anlasam. Yaktı kendini. Sade kendi yansa iyi hepimizi yaktı. "
Ceylan burnunu çekip gözlerini silmişti. Zümra kardeşi gibi sevdiği kızın elini tuttu.
" Sevdadandır Ceylan. Sevdadan. "
" Başka adam mı kalmadı da gitti Baran abiye sevdalandı. Bir de kaçtı onunla. Iyi mi oldu şimdi ha ? Yakaladılar ikisini. Ya öldürürlerse? Bu yaptığının affı yok ki. Bilmiyor mu bunu. Anamın babamın başını önüne eğdi. Olmaz olsun böyle sevda. Şimdi ölürse nolacak? Neden kaçtı ya ? Neden yaptı?"
" Baran'a vermezlerdi de ondan. O aile kanlımız. Ölse olur demezlerdi."
" Şimdi de demeyecekler. Gene ölecek işte."
Ceylan gözyaşlarına boğulmuştu. Zümra kızı anne şefkatiyle sarmış , teselli edemese de rahatlatmak için saçlarını okşayıp, öpücükler konduruyordu.
Bir haftadır cehennem yerine dönen evde huzur ve mutluluk kalmamış, daimi bir hüzün, korku ve endişe karabasan gibi çökmüştü. Bundan en büyük payı alanlardan birisi de ablasına aşırı derecede düşkün olan Ceylan olmuştu. Doğru dürüst yemiyor içmiyor uyumuyordu. Aklı fikri ablasındaydı. Fırsat buldukça karalar bağlamış abilerini yalnız bulduğu yerde kıstırıp Dilan bulunursa canını bağışlamaları için yalvarıp duruyordu.
Biliyordu ki bu topraktaki kurallar acımasızdı. Eğer hükmedilirse namussuzluk etmiş bir kızın cezasını bizzat kendi kanından biri verirdi. Namus böyle temizlenirdi. Böyle susturulurdu vicdan. Böyle sağır ve dilsiz kalırdı acılar ve boyun eğerdi ölüme karşı hayat.
Ceylan da biliyordu bunu. Ablası ve sevdiği adam yakalanıp geri getirildiğinden beri ölmeden mezara girmiş gibi hissetmesinin nedeni buydu.
" Gelin ağam, hanımağam sizi çağırıyor. Terasa gelsinler dedi."
Ev işlerine yardım eden yılların emektarı Mizgin'in kızı Berivan'dı gelen. Ceylan doğrulunca Zümra kafasını sallamıştı.
" Tamam Berivan. "
Zümra gözlerini silip iç geçiren Ceylan'a gülümsemeye çalışarak ayağa kalkmıştı.
" Yıka şu yüzünü de anamın yanına çıkalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...