-28-

1.4K 93 22
                                    

Arkadaşlar bölümün çok kısa olduğunu biliyorum ve bunun için gerçekten çok özür dilerim. Bir haftadır boş boş oturarak biriktirdiğim ödevleri bitirmeye çalışıyorum. Ama buna rağmen size bölüm yazmaya çalıştım. Kısa da olsa. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar...
NOT:Multimedia'da Katherina var...
-------------------------------------------
İngiltere-Klaus-2 Ay Sonra;
Finn'in geri geldiği gecenin üstünden iki ay geçmişti. Canı sıkılmış ve yanımıza geri gelmişti Finn. Bende burada kalmasına bir şey dememiştim. O da ailedendi.

Elijah ve o iki ay boyunca hasret gidermişlerdi. Ben ise onları takmayıp Katherina'ya yakınlaşmıştım.

O kızın benden hoşlandığı çok belli olmaya başlamıştı. Bir kez onu öpmek üzereyken geri çekilmiştim. Kibar adam rolünü oynuyordum. Hala. Ama bu yakında son bulacaktı.Tğm hazırlıklar tamamdı. Ayin artık olabilirdi. Bir insan, bir cadı, bir vampir, bir kurtadam ve bir Petrova. Artık başlamaya hazırdık.

Katherina'nın arkadaşından yaklaşık bir hafta önce haber almıştık. Bu gün geleceğini bildiriyordu. O yüzden iki adamınla beraber onu arkadaşını alması için girişe yollamıştım.

Arkadaşı pek de umrumda değildi. Adını bile sorma zahmetine girememiştim. Sadece bana beş yıldır arkadaşı olduğunu ve benim gibi bir vampir olduğunu söylemişti.

Unutmadan, tabiki iki ay bizimle yaşadığında vampir olduğumuzu öğrenmişti...

Mahzenin kapısını açarken planlarımı son bir kez kontrol ettim. Her şey tamamdı.

İçeri girdiğinde ton ton ses duydum. Hala Rebekah'nın tabutu ortada duruyordu ama etrafında üç kafes vardı. Birinin içinde vampir, birininkinde kurtadam, diğerinde ise insan duruyordu.

Petrova ve cadı hariç hepsi buradaydı. Cadı zaten büyüyü kendi isteğiyle yapacaktı. Petrova'nın ise buradan gitmeyeceğine emindim.

Hepsinin "Beni çıkarın!" Ve benzeri şeyler duyuyordum. Vampir olan küfür edip duruyordu. "Sizi kontrol etmeye geldim." Dedim çarpık bir gülümsemeyle.

"Hayvan herif çıkar bizi buradan!" Diye bağırdı insan kadın. 'hayvan herif' mi? Gerçekten mi?

"Merak etmeyin. Yakında buradan çıkacaksınız." Dedim. Yani ölmek için çıkacaklardı. Ama sonuçta çıkacaklardı.

Elimdeki tepsiyle yanlarına yürüdüm. İlk önce vampirin kafesindeki bölmeden ona bir bardak kan uzattım. Diğerlerine ise yemek. Onları öldürdüğümde sağlıklı olmaları gerekiyordu ki büyü işe yarasın. Zaten ölmüş biri işime yaramazdı.

Bağırmaları eşliğinde mahzenden çıktım ve kapıyı kilitledim. Resim odama girmek istiyordum. Bir az kafa dağıtmak.

Eskiden Caroline'ın mırıldandığını hatırladığım bir melodiyi ıslık şeklinde çalarak resim odama doğru yürüdüm.

Tam Caroline'ın melodisinin verdiği huzurla resim odama giriyordum ki bir adamımım kesik kesik çıkan nefeslerini duydum.

Arkama dönüp adama baktım. Hızlı koşmuş ve yorulmuştu.

Başını hafif eymiş dizlerini bülmüş ve nefesini düzenlemeye çalışıyordu.

Meraklı bir şekilde "Ne oluyor?" Diye sorduğumda "Katherina efendim... Döndü." Dedi.

Merak ettiğim için bile kendime sinirlenmiştim. "Bana ne bundan!" Dedim sert bir şekilde.

"Ama yanındaki kişi... Abiniz onu görmeniz gerektiğini düşünüyor." Dedi adam ısrarla. "Ona umursamadığımı söyle." Dediğimde adam konuşmaya devam etti. Gerçekten beni rahat bırakmayacaktı. "Efendim, çok önemli olduğunu söyledi!" Dedi. "İyi neredeymiş?" Dedim pes ederek. Abim bu adamın kafasını nasıl doldurduysa pes etmeyecekti.

"Köşkün girişindeki avluda efendim." Dediğinde "İyi." Deyip avluya doğru yürümeye başladım.

Avluya vardığımda başım eğikti. Kimin gelmesi benim için bu kadar önemli olabilirdi ki? Elijah'ın bu ısrarı nedendi?

Gözlerimi devirdikten sonra başımı kaldırdım. Ve o karşımda duruyordu. Sarı saçları bukle bukle omuzlarından dökülüyordu. Dudaklarında her zaman ki o pembelik vardı ve ona en yakıştırdığım renk olan mavi elbisesini giymişti.

Oysa ben onu bir daha göremeyeceğime inanmaya başlamıştım abim yüzünden. Ama şimdi o karşımda gözlerini kısmış bana bakıyordu.

Anın şokundan benden daha çabuk kurtularak "Klaus?" Dedi. Aklımdan çıkmış sesi yeniden kulaklarımı doldurdu.

Birkaç adım ona doğru yaklaştım. Katherina'nın ve diğerlerinin meraklı bakışları umrumda değildi.

Şimdi mükemmel gözlerini daha yakından görüyordum. Gözlerinin altı bir az kızarmış ve şişmişti. Muhtemelen ağlamıştı ama o öyle de güzeldi.

Ben ona, o da bana bakıyordu. Birbirimize hiç bir şey demiyorduk. Onu ne kadar özlediğimi, ne kadar sevdiğimi ve hep onu aradığımı söylemek istedim ama onun yerine dudaklarımdan sadece "Caroline?" İsmi döküldü. Meleğim buradaydı...

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin