Umarım beğenirsiniz
İyi okumalar...
NOT:Multimedia'da Klaus var...
--------------------------------------------
İngiltere 1490-Klaus;
-Caroline'lı bölümden 2 ay sonra-
"Onu bulamadık." Dedi karşımda duran ve ismini bile hatırlamadığım adam.Az önce elimde oynadığım şarap kadehini elimden atarken sinirle ayağa kalktım ve "Nasıl bulamazsınız?" Diye bağırdım.
Karşımdaki adam korkuyla titriyordu. Büyük ama yavaş adımlarla onun yanına gittim "Onu bulamayanlara ne olduğunu daha kaç kişide göstermem gerekecek?" Dedim ve vampir hızımla şöminenin yanında duran kazıklardan birini aldın ve karşımdaki adamın kalbine geçirdim.
Adamın yüzünü damarlar kapladı ve taşlaştı. Sonra da yere düştü.
Yeniden sakin adımlarla yerime geçip koltuğuma oturdum ve yere eğilip attığım kadehi havaya kaldırdım ve "Şarap!" Diye bağırdım.
Etki altına alınmış bir kadın bana yeniden şarap doldururken üstümde iki çift göz hissetim. Başımı kaldırdığımda karşımda kapıya yaslanmış Elijah duruyordu.
"Yine ne saçmalayacaksın?" Dedim parmağımı şarap kadehinin ağzında gezdirirken.
"Yine birini öldürdün! Bu kaçıncı?" Dedi.
"Saymaya çok üşeniyorum." Diyerek dalga geçtiğimde bana göz devirdi. "O da Caroline'ı bulamadı." Dedim sinirle.
Beni bırakıp gittiğinden beri onu arıyordum. Heryerde. Ama o yoktu. Sanki yer yarılıp içine girmişti.
"Klaus anla artık o kız seni görmek istemiyor. Daha da kötüsü ölmüş de olabilir." Sinirle ayağa kalktım ve "O ölmedi. Beni anlıyor musun?" Diye bağırdım işaret parmağımı tehditkar bir şekilde ona sallarken.
"Gerçeklerle yüzleş artık. Ve piç gibi davranmayı bırak. Onu bir daha göremeyeceksin!"
Ellerimi iki yana açtım ve "Ben zaten bir piçim. Unuttun mu abi." Dedim. Ardından küçük bir kahkaha attım.
"Senden adam olmaz!" Diye bağırdı Elijah. "Haklısın olmaz." Dedim ona doğru yürüyerek "Çünkü ben adi, kana susamış, kız kardeşini hançerleyen, psikopat bir piçim."
Bunun üstüne başını iki yana salladı Elijah. "Yıllar seni neye dönüştürdü Klaus!" Dedi ve dışarı çıktı.
"Aslında olduğum kişiye." Diye fısıldadım arkasından ve koltuğuma oturup şarabımı içmeye devam ettim.
Bu gücü seviyordum. Kötü olmak daha iyiydi. Herkesin benden korkması güzeldi. Rebekah'yı bile hançerleyip bir tabuta kapatmıştım. Çünkü onda bana ihanet etme potansiyeli vardı. Ölmemişti, sadece uyuyordu. ben kardeşime bile acımıyordum artık.
İnsani tek bir şey kaldıysa içimde o da Caroline'a olan aşkımdı. Onu bulmayı hiç bir şeye değiştirmezdim.
Şarabı bitirdiğimde kadehi sehpaya koydum ve ayağa kalktım. Odadan çıkıp köşkün koridorlarında yürümeye başladım.
"Yine oraya gidiyor." Diyen sesler duyuyordum. O seslere "Acaba o odada ne var?" Diye soran meraklı sesler eşlik ediyordu. Normal bir insan olsa duyamazdı bu fısıltıları ama ben vampirdim.
Yüzümde çarpık bir gülümsemeyle odanın kapısının önünde durdum. Bir tek bende olan anahtarı çıkardım ve kapıyı açıp odaya girdim.
Arkamdan kilitlemeyi de unutmadım. Karanlık odayı bir kaç mum ışığıyla aydınlattım. Üstü örtülü cisimler görünür olmuştu.
Örtüleri tek tek kaldırdığımda tuvaller görünüyordu. Burası benim resim odamdı. Eski beni yansıtan tek yer. Bu yüzden buraya kimseler giremezdi.
Tuvallerin üstünü Caroline'ın portreleri süslüyordu. Bazen boydan resimleri de vardı ama hep oydu. Aklımda kalan her bakışı.
Yüzünü unutmamak için yapıyordum bunu. Sesi zaten çoktan silinmişti hafızamdan. Yüzü de silinemezdi. Onu o kadar çok seviyordum ki.
Elime bir fırça aldım ve yarım bıraktığım bir resmin üstünde sallamaya başkadım. Renkleri çok seviyordum. Özellikle onun saçlarının sarısını.
Resim yapmaya başlayalı en fazla bir saat geçmişti ki kapım yumruklanmaya başladı. Hangi salak beni bu odada rahatsız etmeye cüret ederdi.
Kapının kilidini çevirip sertçe kendime doğru çektim. Ama resimlerin görülmemesi için yarıya kadar açmıştım. Karşımdaki Elijah'tı. "Ne var?" Dedim sinirle.
Ona olan çıkışımı bozuntuya vermeden "Bir Petrova bulmuşlar." Dedi. İşte şimdi merakımı cezbetmeye başlamıştı. Dışarı çıkıp kapıyı arkamdan çektim. Devam etmesini istediğimi anlamıştı "Burada, İngiltere'de. Az önce giriş yapmış. Nöbetçilerin içindeki adamlarımız haber gönderdi." Dedi.
Bir Petrova aramama bile gerek kalmamışı yani. O ayağıma gelmişti.
Yıllar önce annemi öldürdüğümde lanetlenmiştim ve artık kurta dönüşemiyordum. Bu ayrıca melez olmamdan kaynaklanıyordu. Ama annem bana eziyet etmek için dönüşmeme izin vermişti. O ölünce büyü bozulmuştu ve ben artık dönüşmüyordum.
Ama dönüşmek istiyordum. Daha güçlü olmak istiyordum. Ve bu laneti kaldırmanın tek yolu bir Petrova'ydı. Çünkü yıllar önce beni melez yapan kan bir Petrova'nın yani Tatia'nın kanıydı.
Ve şimdi bir Petrova bulmuştum. Daha doğrusu o beni bulmuştu.
"Atımı hazırlat. Petrova'nın yanına gidiyoruz. Bir planım var..."
--------------------------------------------
Arkadaşlar, bundan sonra Caroline ve Klaus aynı ortama gelene kadar bölümler bir Klaus'tan, bir Caroline'dan gelecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)
FanfictionAsırlar boyu süren, dur durak bilmeyen, kanlı bir aşk hikayesi... KLAROLİNE