-42-

1K 69 3
                                    

Arkadaşlar geç de olsa yeni bölüm gitti. Ayrıca fazlasıyla kısa. Çok içime de sinmedi. Ama sizi daha fazla bekletmek istemedim. Bu hafta sınav haftam olduğu için yazamıyorum. Bunu bile iki arada bi derede yazdım. Muhtemelen gelecek hafta sonuna kadar da yb gelmiycek. Sınavlara çalışmam gerekiyor. Neyse. Çok uzatmıyım. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar...
-------------------------------------------

Caroline'dan;
"Özür dilerim... Çok çok özür dilerim." Durmadan aynı şeyi söylüyordum. Kol beni kollarının arsına almış ve sakinleştirmeye çalışıyordu. Sürekli 'Önemli değil.' diyordu. Ama onu duymuyordum sanki. Olan her şey benim suçum gibi hissediyordum.

"Caroline! Senin yüzünden değil! Aklım başında değildi!" Dedi Kol ısrarla. Ama ben buna inanmıyordum. O bendim. Fikirlerimin ve hareketlerimin farklı olması yaptıklarımdan sorumlu olmadığımı göstermezdi.

Çığlıklarımı daha da yükselterek ağlamaya devam ettiğimde "Lütfen Caroline! Bana inan." Dedi.

"Bana inanmalısın ve sakin olmalısın. Seninle bu konular hakkında konuşmaya ihtiyacım var." Kelimeleri bastıra bastıra söylüyordu.

Kendimi onun vücudundan uzaklaştırdım. Yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Ama bakmak zorundaydım. "Bana olan hislerin tamamen geçti mi?" Diye sordum. Sesim inanılmaz derecede masum çıkmıştı.

Şimdi cevabını bekliyordum. Merakla. Başını önüne eğdi ve kafasını iki yana salladı.

Beklentilerim tamamen yıkılmıştı. Ben de başımı onun gibi önüme eğdim.

"Geçmişti." Dedi fısıltıyla. Bir an boğazım düğümlendi. Benim yüzümdendi işte!

"Ama dudakların bir kere benimkilere dokunduğunda unuttuğum her ne varsa geri geldi. Çaresizce sevdim ben seni. Oysa sen... Sen beni hiç sevmemiştin."

"Olur mu!" Dedim birden bire. Dudaklarımdan tamamen istem dışı çıkmıştı bu sözler. Kafamı kaldırıp onun eğik yüzüne baktım. "Tabi ki sevmiştim ben seni. Sen hep benim için çok değerliydin. Ve hala da değerlisin. Ama seninkiyle aynı sevgi değil. Benimki başka... Immm... Bir kardeşi sevmek gibi."

"Ama bana bu yetmez. Başımı eğip kaderime razı olamam ben. Öyle biri değilim." Dedi. O da benim gibi başını kaldırmıştı.

"Üzgünüm." Dedim. Derin bir iç çektikten sonra "Sana umut verdim. En başından yaptım bunu. Ama seni o şekilde sevemem. Tek birini seviyorum ben. O da Klaus."

"Biliyorum." Dedi başını yeniden eğerken. Onu kendime çekip sıkıca sarıldım.

"Bu akşam gidicem. İstersen benimle gel. Belki bir gün Klaus'a olan aşkım içime gömülür ve seninle bir şans yakalarız." Dedim fısıltıyla.

"Geçebilecek mi ona olan aşkın?" Diye sordu geri çekilirken.

"Maalesef bilmiyorum." Dedim. Klaus'u sevmemem gerekiyordu. Ama seviyordum. Yıllarca görmemiştim onu. Sesini unutmuştum. Yüzü beynimde soluklaşmıştı ama geçmemişti. Daha da geçmezdi herhalde. Ama geçmesini istiyordum. Geçmesi gerekiyordu.

Kol birden beni yeniden kollarının arasına sardı ve saçlarımdan öptü "Vazgeçemeyeceğini biliyorum. Beni umursama. Gerçekten. Ben seni kendi başıma severim. Sen onu severken daha güzelsin." Dedi. Beni rahatlatmak istiyordu ama yalan da söylemiyordu.

Ben de kollarımı ona dolayıp başımı tamam anlamında salladım. "Ama bu akşam gitme. Bu akşam bir maskeli balo düzenleyeceğim. Zaferimiz için. Klaus bir az sinirlenecek ama..." Derin bir iç çekti. Sözü uzatmamaya karar vermişti "Benimle oraya gel. Sonra gitmene yardım edicem." Dedi.

Hayır demeye halim yoktu artık. "Tamam." Dedim Gelicem ama sonra beni götüreceksin. Bu şehirden, Klaus'tan çok uzaklara."

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin