-73-

569 46 8
                                    

Ve sonunda geldik günümüze... Bu aralar daha çok Caroline'ı görücez. Klaus aralarda çıkacak. Bu arada günümüze gelmemiz hikayenin sonuna yaklaştığımız anlamına gelmiyor. Daha anlatacak çok şey var. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar...

2009; Mystic Falls:

    "1, 2, 3... 1, 2, 3..." Ayağımla yere tempo tuttum. "Tanrım Elena! Adımlarını bir az hızlandır! Bu öylen maçta ne yapmayı düşünüyorsun. Matty eğer sen güzel dans edemezsen hiç bir şey beceremez."

    Elena küçük bir gülümsemeyle gözlerini devirdi. Ve hareketleri yapmaya devam etti. Evet ben bir lisede amigo kız lideriydim. "Harika gidiyorsun Bonnie." Diye haykırdım. "Devam edin. "1, 2, 3..."

    ...."Tamam kızlar. Bu kadar yeterli bence hazırız." Dedim gülümseyerek. Her yerden ergen kızların çığlıkları yükseldi. Yürümekte olan Elena ve Bonnie'nin arasına girip iki kolumu onlara doladım. "Eeee?" Dedim sorar gibi. "Bu gece maçtan sonra ne yapıyoruz?"

    "Matt'le buluşmam gerekiyor." Dedi Elena "Kazanırlarsa kutlama yapacağız."

    "Böylece eğer kaybederlerse onları ekebilirsin." Dedim. Bonnie'ye döndüm ve umutla ona baktım "Belki olabilir." Dedi. Bu benim için bir 'Evet' ti. "Harika!" Diye bir çığlık patlattım ve onları kollarımın arasından serbest bıraktım "Maçta görüşürüz!"

    Kırmızı küçük arabama atladım ve evimin yolunu tuttum. Evimin verandasının basamklarını çıkıp kapıyı çaldım. Kapıyı Bayan Matheson açtı. "Merhaba Bayan Metheson." Dedim gülümseyerek ve içeri girdim. Herkes Bayan Matheson'ı benim teyzem sanıyordu çünkü kimse 16 yaşında bir kızın tek başına idare ettiğine inananmazdı.

    Oysa o sadece bu evin kağıt üstündeki sahibiydi. Ve 15 yaşındaki kızı vampire dönüşüp sonra vampir avcıları tarafından öldürüldüğünden bana yardım etmeye gönüllü olmuştu.

   Odama girip kapımı kilitledim. Yatağımın üstüne oturup kırmızı kaplamalı günlüğümü ve kalememimi elime aldım. Günlük tutmaya yaklaşık 50 yıl önce başlamıştım çünkü hatırlamak gittikçe zorlaşıyordu. 900 yaşımı geçeli çok olmuştu, hatta neredeyse 1000 ime merdiven dayamıştım. Bu kadar çok şeyi hafızamda tutmak doğal olarak zordu.

    Günlüğün kaldığım sayfasını açtım ve yazmaya başladım.

Sevgili günlük;

Bu yıl ailemden haber almayalı tam 90 yıl oldu. Bu gün bu aklımdan çıkmak bilmiyor. Koskoca 90 yıl geçti. Ve ben hala bir yerlerden çıkıp gelmelerini umut ederek yaşıyorum. Soy ismimi asla değiştirmedim. Hala bir Mikaelson'dım. Bunun nedenini çok düşündüm. Aileme saygım vardı ve bu soyadı da kaybedersem tam anlamıyla yok olacaklarını biliyordum. Ama gerçekten sadece bu muydu? Her vampir orijinal vampirleri, Mikaelson'ları tanırdı. Belki de bir gün birimin soy ismimi duyup beni tanımasını onlara götürmesini bekliyordum. Onları çok özlüyordum. Ama hayatımı yaşamaya son vermemiştim. Bildiğin gibi bunu bir süre denedim. Sadece kendi başıma, gerçek anlamıyla sadece bedenen değil ruhen de ölmüş gibi yaşadım. Ama bu zamanın geçmesini daha da zorlaştırdı. O yüzden ben de en çok istediğim hayatı kurdum kendime. Küçük bir kasaba olduğunu bildiğim Mystic Falls'a yerleştim. Liseye başladım. -1000 yaşında bir insanın hiç lise okumamış olması olmazdı değil mi?- Kimse vampir olduğumu bilmeden her şeyin merkezine oturdum. Amigo kız, etkinlik görevlisi, sosyal aktivite kraliçesi. Ama kimseye vampir olduğumu söylemedim. Sadece sıradan bir yaşam istedim. Bir gün gelecek ve buradan gitmem gerekecek bunu biliyorum. Çünkü insanlar yaşlanmadığımı anlayacak. Ama o güne kadar burada kendime harika bir hayat kurdum. Şımarık ama bir o kadarda duygusal ve eğlenceli bir kızın hayatı. Bu kız tam olarak Caroline Mikaelson değildi çünkü aynı insan olduğum zamanlarda gibiydim şimdi, aynı Caroline Forbes gibi.

    Günlüğü kapattım ve kenara koydum. Yataktan kalkıp kırmızı amigo kıyafetlerimi giydim ve saçlarımı atkuyruğu yapıp odadan çıktım.

    "Ben çıkıyorum Bayan Matheson!" Diye haykırıp evden çıktım.

    Maçta takımımız çok iyi iş çıkardı. Ve tabi ki amigo kızlar olarak biz de çok iyi iş çıkardık. Ve akşam hep beraber kutlama yapmaya karar verdik.

    Mystic Falls'taki mezarlığın yakınına biralarımızla birlikte gittik. İlk biramı bitirmek üzereydim ki gözlerim Salvatore türbesine daldı. 90 yıl önce oraya hapsettiğim adam hala derin bir uyku içindeydi. Onu öldürmek için sabırsızlansam da bir ak meşe kazığım yoktu maalesef.

    "Ben bir bira daha alacağım." Dedim yanımda daha ilk birasını yarılamamış Bonnie'ye. Mezarlığa kurulmuş bara vardığımda "Hey Donovan?" Dedim o sırada hapları ağzına tıkıştıran Viki'ye bakarak "Kardeşin Matt nerelerde."

    "Elena'yla." Dedi. Oysa bir saniye sussam bunu zaten anlayacaktım "Bunu yapma Matt!" Diye haykırdı Elena ve bu tüm bakışların onlara yönelmesine neden oldu. "Bütün hayatımızı şimdiden organize edemezsin! Lütfen!"

    "Benimle olmak bile istemiyorsun, değil mi Elena?" Dedi Matt sinirli bir şekilde "Benim bu sıkıcı hayatım. Sen... Sen daha fazlasını istiyorsun."

    Elena gözlerini devirmekle yetindi. "Ben gidiyorum." "Görüşmek üzere." Demekle yetindi Matt ve Elena sırtını dönüp gitti.

    Sinirli gözüküyordu. Bu yüzden nasıl olduğunu kontrol etme ihtiyacı hissettim. Elimdeki birayı yere atıverdim ve arkasından koştum "Elena." Ama o ormanının içinde kaybolmuştu.

    Yine de peşinden gittim. Nasıl olsa ana yola gidecekti. Bir süre ağaçların içinde kayboldu. Ana yola kadar onu görmedim. Tam yanına gidecektim ki biriyle konuşmakla olduğunu görüp durdum. Sanki yüzünü göremediğim yabancıya az önce olanları anlatıyor gibiydi.

    "Sen bunu istemiyor musun?" Diye sordu adam. Elena başını iki yana salladı "Ben ne istediğimi bilmiyorum."

    "Bu doğru değil." Dedi adamın sesi "Sen de herkesin istediğini istiyorsun."

    "Neyi istiyorum söyler misin, her şeye cevabı olan gizemli yabancı?"

    "Sen kendini yakıp kül eden bir aşk istiyorsun. Sen; tutku ve macera, hatta bir az da tehlike istiyorsun."  Dedi 'gizemli yabancı'

    "Peki ya sen ne istiyorsun?" Diye sordu Elena oldukça etkilenmiş bir sesle. Yabancı henüz bir şey diyememişti ki Elena arkasını döndü. Ben de baktıkları yöne baktım. Bunlar Elena'nın ailesiydi.

    "Ailem geldi." Dedi Elena ve yabancıya döndü. Yabancı o döner dönmez konuşmaya başladı "Her aradığın şeye sahip olmanı istiyorum. Ama şu an bu konuşmanın yaşandığını unutmanı istiyorum. Henüz kasabada olduğum bilinmemeli." Onu etki altına almıştı. O bir vampirdi! "İyi geceler Elena."

    Elena yabancının önünden çekilip arabaya bindi ve o an yabancının yüzünü gördüm. Esmer genç bir adamadı. Ve çok tanıdıktı. Çok eskiden tanımış olmalıydım onu. Ama mutlaka tanımıştım. Kim olduğunu çıkartmak üzereydim.

    O... O... O Damon Salvatore'du. Katherine'in kendine saplantılı hale getirdiği iki kardeşten birisi. Ve şimdi Elena'nın arkasından bu kadar hayran baktığını biliyordum. Benim Elena'yı gördüğümde verdiğim tepkinin aynısıydı bu. Çünkü onda bir zamanlar tanıdığım arkadaşımı görmüştüm. Görüntüsü bire bir aynı olmakla beraber kişiliği bir zamanlar olduğu kişiye benziyordu. Benim arkadaşım olarak kabul ettiğim haline. Elena Gilbert, Katherine Pierce'a ölümüne benziyordu.

    Ama bundan daha önemli bir şey varsa o da Damon Salvatore'un burada olmasıydı. 90 yıldır geçmişimden gelen ilk -ölü- insan...




GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin