-15-

1.6K 93 9
                                    

Hafta sonunu getiren gün size hızlıca bir bölüm yazmak istedim. Kısa bir bölüm oldu ama yarın veya sonraki gün zaten yeni bölüm gelecek... Yorumlarınızı bekliyorum.
Görüşürüz...
--------------------------------------------
Caroline'dan;
Sabah olduğunda Mikaelsonların çadırına gitmek için üstümü giyindim ve saçımı yaptım. Çadırdan ayrıldıktan sonra ürkek adınlarla Mikaelsonların çadırına ulaştım.

Çadırın perdesini aralamaya korkuyordum. Neyse ki buna mecbur kalmadım. Tam elim perdeye gitmişti ki meydanda yürüyen Klaus'u gördüm.

Hızlı adımlarla yanına gittiğimde "Günaydın." Dedi gülümseyerek. Ben de ona karşılık verdiğimde dudağıma bir öpücük kondurdu.

Hemen sonrasında dizlerinin üstüne çöktü. Ne yaptığını anlamamıştım. Yere neredeyse oturduktan sonra elini karnımın üstüne yerleştirdi ve "Bu gün nasıl benim kızım?" Dedi. Onun karnımdaki elinden tutup yukarı çekmeye çalışırken "Ne yapıyorsun? Herkese ilan mı edeceksin?" Dedim.

Onu kaldıramadığımı fark ettiğinde ayağa kalktı ve "Çok özür dilerim." Dedi. Gerçekten çok güçlüydü. Bu da büyünün etkilerinden biri olmalıydı. Onu kaldırmaya çalışırken bir de elindeki yüzük dikkatimi çekmişti. O konuya da velecektim ama şu an dikkatimi cezbeden başka bir konu vardı.

"Belki erkek olur." Diye çıkıştım. "Ben kız istiyorum." Dedi. "Ben de erkek istiyorum." Diyerek ona kafa tutum. Aslında fark etmezdi. Kız da olabilirdi. Ama şu anda eğleniyordum.

"Ne olduğunu görücez." Dedi. "Görücez." Diyip ona göz kırptım. "Peki karım olmana ne kadar kaldı melek?" Dedi sorar gibi.

"Olabildiğince çabuk." Dedim. "Tamam. Ama sanırım bir az aksayacak.Belki bir iki ay kadar." Dedi.

"Peki ama lütfen olabildiğince çabuk. Mümkünse karnım şişmeden önce." Dedim. Sonra da "Ve şişmeye başladı." Diye ekledim. "Merak etme sevgilim çok uzun sürmeyecek." Deyip dudağıma küçük bir öpücük daha kondurdu.

Geriye çekildiğinde "Elindeki yüzük güzelmiş. Yeni mi?" Dedim. "Yeni." Dedi. Sonra kulağıma doğru eğilip "Güneş ışığında dolaşabilmemi sağlıyor." Dedi.

"O zaman gündüzleri hala seni görebilmemi o yüzüğe borçluyum." Dedim. Sonra da kıkırdayıp yüzüklü elini tuttum ve göz hizama getirip "Teşekkürler yüzük." Dedim.

Tuttuğum elini çevirip benim elimi kavradıktan sonra beni kendine çekti. Sarılırken kokusunu içime çektim o da benim kokumu içine çekti.

Hemen sonrasında beni geriye doğru ittirip elleriyle yüzünü kapattı. Ben ona doğru yaklaştıkça o geriliyordu. Sonunda ellerini yüzünden çektiğinde gözlerinin altında biriken damarlar dikkatimi çekti.

Geri geri giderek benden uzaklaşırken başka birine çarptı. Aynı bir bağımlı gibi gözükürken. Çarptığı kişiyi kollarından kavrayıp başını omzuna gömdü. Ona doğru koşarak "Yapma." Diye bağırdım.

Ama sanki beni duymuyordu. Transa geçmiş gibiydi. Çok geçmeden diğer Mikaelson kardeşleri de kan kokusuna gelmişlerdi. Her biri için bir insan ölürken ben de korkmaya başlamıştım.

Ortalarda olmayan tek kardeş Kol'du. Onun neden gelmediğini düşünürken bir yandan da hiç bir şey yapamamın acısıyla etrafı inceliyordum. Dehşete düşmüştüm ve gözlerimden akan yaşları tutamıyordum. Bir kan gölünün içinde kalmıştım.

Ben korkuyla etrafıma bakınmaya devam ederken Klaus'un "Kaç Caroline." Diye bağıran sesini duydum. Refleks olarak arkamı döndüğümde damarlı gözleriyle akıl almaz bir hızla bana doğru koşan Kol'u gördüm.

Köpek dişleri uzamıştı. Ayrıca kendine hakim olamadığı her halinden belliydi.

Ondan kaçamayacağımı bilsem de koşmaya başladım. Ancak ormanın girişine gelebilmiştim ki beni kollarımdan yakalayıp başını boynuma gömdü.

"Kol lütfen?" Dedim aciz bir sesle "Beni tanıyorsun." Dedim. Kol söylediğim hiç bir şeyi umursamıyordu. Son bir şans olarak "Beni sevdiğini biliyorum Kol. Bana bunu yapmak istemiyorsun." Dedim. Ama bu da hiç bir işe yaramadı. O Klaus değildi ve beni yeterince sevmiyordu. Aynı benim de onu sevmediğim gibi.

Bu sefer öleceğime emindim. Yine kanım çekiliyordu. Ama bu sefer sanki ruhum da benden koparılıyordu. Kendimden geçmeye yüz tuttmuştum ki üstümde ki ağırlık gitti.

Korkudan far etmeden kapattığım gözlerimi araladım. Kol yerdeydi ve Klaus önümde duruyordu.

Üstümden ağırlık kalkmadan önce olanları düşündüm. Bilincim açık bir şekilde her şeyi yeniden oynattım.

Klaus, Kol'un boynunu kırmıştı! Yoksa o ölmüş müydü? Klaus benim için kardeşini mi öldürmüştü?

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin