Kasabada Caroline hariç bir Mikaelson mı görüyorum? Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar...Dakikalarca öyle durduktan sonra Damon birden çekip gitti. Ben de kuryklu yıldız kutlamasına geri döndüm.
Elena ve Bonnie yan yanaydı. "Neredeydin?" Dedi Bonnie aramızda bir metre kadar mesefa kaldığı sırada.
"Kaçırdım." Dedim mutsuz gözükmeye çalışarak. Ki bu o kadarda zor olmadı. Zaten içimde bir burukluk vardı ama bambaşka bir nedenden.
"Evet kaçırdın." Dedi Bonnie. "Her neyse. Ben gitsem iyi olacak büyükannem beni merak eder." Ve arkasını dönüp gitti.
Sanırım şu cadılık gelişmeleriyle ilgili zaten gergindi ve bunun acısını benden çıkarmıştı.
Elena'ya döndüm. Ben bir adım atmazsam onun da atmayacağını biliyordum. Bu yüzden ilk adımı ben attım "Bu akşam seni evine ben bırakayım. Hem konuşma fırsatımız olur. Hem de Jenna'yı görürüm."
"Tamam." Dedi Elena. "Beni sen bırak. Ama Jenna'yı görebileceğini sanmıyorum. Bay Saltzman ve o akşam yemeğindeler." Birden muzip bir tavır takınmıştı.
Ben de muzip tavrına karşılık verdim "Aman tanrım! Jenna ve bay Saltzman ha! İnanılır gibi değil!" Alaric ne kadar beni öldürmekle tehdit etmiş olsa da onun kötü biri olmadığını biliyordum Damon'ı öldürmek istediği için onu suçlayamazdım.
"Ben de inanamıyorum!" Dedi Elena ve gülmeye başladık. Sanırım aramızı düzeltmek bu kadar kolaydı.
"Hadi gidelim." Dedim arabamın anahtarını cebimden çıkarıp Elena'ya göstererek.
"Tamam." Dedi biz de arabya gidip yola çıktık.
Yolu yarılamış ve hoş bir sohbete koyulmuştuk ki ağır bir yağmur baş göterdi.
Hem de fazlasıyla ağır. Yolları sel basıyordu. Yol kapalıdır tabelasını görünce inledim ve arabayı durdurdum. "Burdan dönebileceğimiz bir yol yok!" Dedim "Mahsur kaldık!"
Elena gözlerini devirip etrafına baktı.
"Şu ormanlık yoldan gidebiliriz." Dedi sonunda. "Tamam." Deyip arabayı yeniden çalıştırdım ve ormanlık yola saptım.
Sağnak yağmurlu yolda ilerliyorduk ki araba bir an durdu ve ikimmizde öne doğru bir an sektik.
"Yine ne oldu dersin." Dedi Elena korkuyla. Gazı kökledim ama araba ilerlemedi. Tekrar denedim ama yine bir şey yoktu.
"Sanırım çmura saplandık." Dedim. Elena iç çekti.
"Stefan'ı arayabilirsin." Diye önerdim. Elena hızla telefonunu çıkarttı. Ve sonra inledi "Şarjım bitmiş!"
Sıkkınlıkla kendi telefonumu çıkarttım. Stefan'ın ismini bulup telefonu kulağıma götürdüm ama çalmadı. Telefonun ekranına baktığımda hat olmadığını gördüm.
"Çekmiyor." Dedim mırıldanır gibi. Elena telefonu elimden kaptı "Bakalım çeken bir yer bulabilecek miyiz?"
Elimde telefonumla arabdan indikten sonra karanlığın içinde eli havada sağa sola yürümeye başladı.
Bir kaç saniye sonra bir çığlık duyuldu ve Elena ortadan kayboldu.
"Elena!" Diye bağırarak arabadan indim. Bur süre hızlıca etrafıma bakındıktan sonra Elena'nın "Caroline!" Diye bağıran sesini duydum ve hemen sesin geldiği yöne baktım. Ve orada sadece bir uçurum vardı.
Hızla oraya gittim. Elena uçurumun altlarında bir dal parçsına tutunmuş bağırıyordu. Eş zamanlı olarak bir kurt onu ayağından aşağı çekiyordu.
Onu kurtarabilirdim. Ama beni görürdü. Vampir olduğumu anlar ve belki de benden nefret ederdi. Hızlı düşünmeliydim.
Onu kurtarıp sonra da ona her şeyi unutturabilirdim. Evet bumu yapmam son derece mümkündü.
Hızla uçurumdan aşağı inip kurdu yakaladım. Ve kanını emip onu aşağı fırlattım ve yine aynı hızla Elena'yı tutup yukarı çıkardım.
Onu arabanın yanına bıraktığımda dehşete düşmüş bir şekilde bana bakıyordu. "Sen nesin?" Diye mırıldandı konuşmaya cesaret ettiğinde.
Bir cebap vermedim. Bunun yerine doğrudan gözlerine odaklandım ve mırıldandım "Olanları unut. Araba çmura saplandı. Sonra telefonlarımız çekmedi. Yağmur dinene kadar arabada bekledik ve sonra eve gittik."
"Ne saçmalıyorsun." Diye bağırdı Elena. "Olanları gördüm. Söyle bana nesin sen?"
Etki altına alamamıştım onu. Mine mi içiyordu. Yoksa başka bir şey-
Ve boynunda sallanan kolyeyi gördüm. Katherine'in kolyesi. Ona verdiğim bilezik koptuğunda bu kolyryi ona ben vermiştim. İçinde mine vardı. Ama bu onun eline nasıl- Stefan.
"Bence ne olduğumu biliyorsun." Dedim çareszice.
Başını korkuyla iki yana salladı "Bilmiyorum."
"Parçları birleştirmeye başlamıştın Elena. Kabul et. Beni, Damon'ı, Stefan'ı. Çözmeye başlamıştın."
"Senden duymak istiyorum." Diye diretti "Nesin sen?"
"Bir vampir."
Elijah Mikaelson;
Bu yağmurlu gecede yiyecek bir şeyler bulmak hiç de kötü olmazdı. Kasabadaki insanları incitmek istemiyordum. Bu yüzden bu orman daha idahal bir seçenekti.Etrafta bir kıpırtı. Bir hayvan izi ararken bir çığlık sesi duydum. Bir kadın çığlığı ve koştum.
Ben vardığımda karanlığın içinde iki kadın konuşuyrdu.
"Bir vampir." Dedi ayakta duran kadın.
Diğer kadın ani bir şekilde ayağa kalktı "Sakın peşimden gelme Caroline. Lütfen benden uzak dur."
Caroline. Eskilerden tanıdık bir isim. Bu ismi duymayalı uzun zaman olmuştu. Bana aileden birini, bir kız kardeşi hatırlatan bu isim.
Kadın arkasını dönüp diğer kadından uzaklaşmaya başladı. Bana doğru geliyordu.
Ve o anda çakan bir şimşeğin ışığı yüzlerini aydınlattı.
Arkada kalmış arkadaşını mahrur bakışlarla izleyen kadın. Bu sadece tanıdık bir isim değil. Tanıdık bir simaydı. "Caroline Mikaelson."
Ve diğer kadın tüm zerafetiyle ve güzeliğiyle Katherina Petrova.
İkisinin yanına da aynı anda gitmeyi çok isterdim ama ayrıldılar.
İkisini de görecektim. Ama ilk önce sevdiğim kadından başlamalıydım.
Arkasından gittim. Ormanın derinliklerine vardığımızda "Katherina!" Diye bağırdım. Dönüp baktı. O bukleli saçları gitmiş yerini dümdüz saçalra bırakmıştı ama diğer her şey aynıydı.
"Bana mı dediniz?" Diye sordu.
Şaşkınlıkla ona baktım "Katherine? Beni tanımadın mı."
Bana boş bakışlarla bakmaya devam etti "Ben Elena." Dedi. "Katherina diye birini tanımıyorum."
Yalan söylemiyordu. Şöyle bir düşününce onun Katherina olmaması çok da imkansız sayılmazdı. Bir görsel ikiz daha.
"Öyleyse iyi akşamlar genç bayan." Dedim ve yanından uzaklaştım.
Hemen Klaus'u bulmalıydım. Yeni bir görsel ikiz ve Caroline fazlasıyla ilgisini çekecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)
FanfictionAsırlar boyu süren, dur durak bilmeyen, kanlı bir aşk hikayesi... KLAROLİNE