-31-

1.2K 86 7
                                    

Merhaba arkadaşlar. İşte yeni bölüm geldi. Biliyorum fazlasıyla kısa. Bu bölümü daha çok bölümlerin hangi sıklıkla geleceğini bildirmek için yazdım. Elimden ancak bu kadar uzun geldi.

Yeni bölümler ise okul zamanı boyunca hafta içi 1 veya 2 bölüm gelecek. Hafta sonları ise cumartesi de, pazar da bölüm yayınlıycam. Tabi bu sadece okul süreci boyunca...

Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar...
-------------------------------------------
Klaus'tan;
"Bu gün hiç Caroline'ı gördün mü?" Diye sordum Elijah'a. Ben hiç görmemiştim. Ayin için ayarlamalarla ilgilenmiştim. Sonra ise onu aramış ama bulamamıştım.

"Em son sabah gördüm. Bir daha hiç göremedim." Dedi Elijah. Huzursuz gözüküyordu.

"Sana ne oluyor?" Dedim sinirle. "Sana bir şey söylemeliyim..." Diye başlamıştı ki elimle onun sözünü kestim. Çünkü arkasında Finn ve Caroline'ın bize doğru geldiğini gördüm.

Nedense Finn'in yüzünde kötü bir gülümseme vardı. Caroline ise gayet mutluydu. Hiç olmadığı kadar.

Onlar yanımızdan geçerken "Caroline tüm gün neredeydin?" Diye sordum.

Bana doğru döndü. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle omuz silkti ve "Sana ne!" Dedi. "Bana mı ne!" Dediğim sırada o arkasını dönüp uzaklaşmıştı bile.

Arkasından şaşkın bakışlarımı yolluyordum ama başka bir sorunum daha vardı. Koşarak Finn'i yakaladım ve yalasından kaldırıp koridorun duvarına yapıştırdım.

Caroline ise Finn'i umursamadan gitmişti. Bu onun yapacağı bir şey değildi. O korumaya çalışırdı.

"Caroline'a ne oldu!" Diye bağırdım.

Finn cevap vermedikçe ben onu git gide yukarıya kaldırıyordum. "Ne oldu!" Diye bağırdım yeniden.

"Duygularını kapattı Klaus." Dedi küstahça "Sen böyle kötü bir insansın ve öyle saf duyguları haketmiyorsun. Ben de ona kapatmasını söyledim."

"Nasıl yaparsın!" Diye bağırdım sinirle. Göz bebeklerimin yuvalarından fırlamak üzere olduğunu biliyordum. "Caroline bunu kabul etmezdi!" Dedim yine sinirle.

Kendi içimde fazla çelişiyordum. "Zaten kabul etmedi. Kendi iradesinde verilmiş bir karar değil. Sadece ben öyleymiş gibi sanmasını sağladım." Dedi.

Öfkeden gözüm dönmüştü. Yüzüne doğru bir yumruk salladım. Diğer elimi de yakasından ayırdığında yere düştü.

Ben de ona yumruklar indirmeye devam ettim. Kendiliğinden kapanan yaraların yerine sürekli yenilerini açıyordum.

Onun ise karşılık vermek yerine sadece kahkaha arması beni daha çok öfkelendiriyordu. Ve daha fazla vuruyordum.

"Yapma!" Diye bağırdı sonunda Elijah. Bunun üstüne Finn'i bırakıp onun yaraları bir az geçene kadar Elijah'la konuşmaya karar verdim.

"Ne yaptığını duydun mu! Caroline'ıma ne yaptığını! Ona işkence etmek istediğim için beni suçlayamazsın!" Diye bağırdım.

"Sen de senden nefret ettiği için onu suçlayamazsın. Sen Klaus, kız kardeşimizi hançerledin." Dedi. Onun seside normale göre çok yüksek çıkmıştı.

Bir an afalladım. "O Rebekah'yı hançerlediğimi bilmiyor. Yoksa biliyor mu?" Dedim. Ama sesim Elijah'ın sessizliğinden daha da yükseldi "Ona sen mi söyledin?" Diye bağırdım yeniden.

"Bunun bir önemi yok. Şu an tek önemli olan ona yaptığın ilkence. Babam gibi olma Klaus."
Dedi. 'Babam gibi olma.' sözü kafamda yankılandı. Babama benziyormuşum!

"Ben Caroline'a aşığım abi! Anlıyor musun? Aynı senin bir zamanlar Tatia'ya olduğun gibi. Ama şimdi onun içinde bana karşı en ufak bir duygu yok!" Diye bağırdım. Ama sonra bir az düşünür gibi yaptım. Tabi aslında düşünmüyordum. Kararımı çoktan vermiştim. "Ama haklısın. Ben babam gibi olmayacağım. Ona işkence etmek yerine onu doğrudan hançerleyeceğim. Hiç bir şey hissetmeyecek." Deyip Finn'e yöneldim.

Elijah'ın tek kelime daha etmesine izin vermedim. Beni bu konuda ikna etmesini istemiyordum. Finn, Caroline'a yaptığı şeyin bedelini ödeyecekti.

Finn'i yakalarından kaldırıp arkamdan sürüklemeye başladım. Yaralarının bir kısmı iğleşmişti. Elijah arkamızdan gelse de ben daha hızlı gitmeye uğraşıyordum.

Finn'le mahzene vardığımda kapı kilidini açıp Elijah'ın yüzüne geri kapadım.

Sonra elime hançerlerden birini almak için Finn'i bıraktım. Hançeri aldıktan sonra sürünerek kaçmaya çalışan kardeşimin yanına gittim ve onu ayağa kaldırdım.

Gözlerimden, onunkileri ayırmadan "Elveda de kardeşim." Dedim ve hançeri tam kalbine sapladım.

Artık bu odada iki tabut olacaktı. Finn ve Rebekah için...

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin