-52-

946 73 13
                                    

"Benimle ilgili ne hatırlıyorsun?" Diye sordu Rebekah. Bir yandan sarı saçlarını elleriyle düzeltiyordu.

Sabah erkenden beni gelip odamdan almış ve dolaşmak için bahçeye çıkarmıştı. Bundan anladığım benimle eskileri nasıl yad edecekleriyle ilgili bir fikirleri olduğuydu.

Çimlerden dolayı hışırtılı iki adım daha attıktan sonra yürümeyi bırakıp Rebekah'nın önüne geçtim.

"Söylerim. Ama alınmayacaksın." Dedim ciddi bir ses tonuyla.

"Söyle." Dedi. Ama bir yanının bundan emin olmadığı fazlasıyla belliydi.

Yine de söyledim "Sadece Klaus'un kardeşi olduğunu. Ve... Ve... Şey..."

"Söyle hadi Caroline. Isırmam." Kaşlarını çattı "Aslında ısırırım ama seni değil. Vampir kanı tercih etmem."

"Tamam... Şey... Senden nefret ettiğimi. Ama nedenini değil. Sadece his gibi bir şey." Dedim.

"Pekala. Tahmin etmiştim." Birden bire bana sıkıca sarıldı. "Yaşadıklarımızı hatırladıktan sonra sana dokunmama bile izin vermeyeceksin. O yüzden şansım varken sarılmak istedim. Ama hatırladıkların ne olursa olsun unutma ki ben seni çok seviyorum Caroline. Sen benim kardeşim gibisin."

Başımı sallamakla yetindim. Bu kadar kötü ne yaşamış olabilirdik ki.

"Hadi bir az daha dolaşalım." Deyip yanımdan geçti.

Bu arada bir şey dikkatimi çekti. Rebekah'ya sarı gerçekten yakışıyordu ve giyinmeyi biliyordu. Ama o uzun eldivenleri neden taktığını anlamamıştım.

Onun arkasına düşüp nereye gittiğine baktım. Sonunda bir çiçek tarlasının önünde durdu. Ben de onun hemen yanında durdum.

İlk gördüğüm şey mor güzel bir çiçekti 'mine çiçeği' Bu çiçeği nasıl unutabilirdim ki! Bu imkansızdı.

Elbisesinin cebinden bir çift yeşil eldiven çıkarıp elime tutuşturdu "Bunları tak."

Ben bir eldivenlere bir ona bakmayı sürdürünce "Çiçek toplamak istedim sadece." Dedi.

Tamam anlamında bir baş hareketi yapıp çiçeklere uzandım.

Bir tane mine çiçeğini dalından kopardım. Elimin normalde yanması gerekirdi ama eldiven beni korumuştu.

Rebekah çiçekleri toplarken birden bire bana baktı. Söylemek istediği bir şey var gibiydi. "Biliyor musun? Abimle tekrar deneyebileceğinizi düşünmüştüm. Şu evlilik işini." Dedi sonunda.

Topladığım tüm çiçekleri bırakıp ilgimi onun üstünde yoğunlaştırdım. Oysa evlilik konusundan uzak zaman geçirmek istemiştim sadece. Ama anlaşılan bu mümkün değildi.

"Sana anlattı mı?" Diye sordum.

Rebekah pür dikkat beni izliyordu. Sanki bir kıvılcım bekler gibi.

"Anlatmasına gerek yoktu ki." Derin bir nefes aldı. Ve bir umut devam etti "Her şey ortada" bu sırada cebinden bir oyuncak bebek çıkartıp bana doğru uzattı.

Ve o beklediği kıvılcım çaktı.

* "Bak annem bana yapmış." Dedi Rebekah elindeki oyuncak bebekleri göstererek. Gerçekten çok güzellerdi. Henüz 9 yaşındaydım ve böyle bebeklerle oynamak istiyordum ama annemin bunlara hiç yeteneği yoktu.

"Çok güzelmiş." Dedim kayıtsız görünmeye çalışarak. Ama fazlasıyla kıskanmıştım.

"Tatia'da da benzeri var." Dedi kocaman bir gülümseme eşliğinde. "Öyle mi?" Dedim soğuk bir sesle.

Bir sorun olduğunu anlamıştı Rebekah. Bana bakıp "Sorun ne?" Diye sordu. Ve "Soru yok ki." cevabını aldı. Ama o anlamıştı neyim olduğunu.

"Bak ne diyeceğim; bu bebeği sen al." Dedi elindeki iki benekten birini bana uzatırken. "Hem ben oyunlarda onları kardeş yapacaktım. Yine kardeş olurlar. Aynı bizim gibi."*

Yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. Hatırlıyordum.

Ve bir kıvılcım daha.

*Sanki içinde bir şey vardı ama söyleyemiyordu. Ama bir süre sonra dayanamadı. Çiçeklere olan tüm ilgisini bana çevirdi ve "Biliyor musun? Abimle aranızda bir şeyler olabileceğini düşünmüştüm." Dedi.

Bende tüm çiçekleri bırakıp ona baktım. İçimdeki Acının geri geldiğini hissettim ve "Sana anlattı mı?" Diye sordum.

"Anlatmasına gerek yoktu ki. Her şey ortada."*

Sonra tüm anılarım geri gelmeye başladı. Sadece Rebekah'yla ilgili olanlar. Ama en azından oradaydılar. Bu kadar kolay mı demeyin. Bu kadar kolay.

Çünkü ben hafızamı kaybetmedim. Sadece kendimi korumak için bazılarını beynimin en ücra köşkerine kilitledim ve şimdi de o kilidi açtım.

Geri gelen anılar beynime hücüm ederken içimden Rebekah'ya sarılmak gelmişti. Çünkü Rebekah benim kardeşimdi. Öz kardeşim değildi ama benim için kardeşti.

Tam ona sarılacakken beynimde beliren anıyla sarsıldım.

Ellerimde kan, kollarımın arasında annem ve karşımda ağzı kan kaplı olan Rebekah...

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin