Merhaba arkadaşlar. İşte yeni bölümü yazdım ve kısa olduğunu biliyorum. Geçen hafta sonu bölüm eklemediğim için de özür dilerim. Nedense bu aralar güzel yazamadığımı hissediyorum. Bu bölümü dört kere yazdım ama hala tam olarak içime sinmedi. Yine de sizi daha fazla bekletmek istemediğimden yayınladım. Umarım sizin görüşleriniz benden farklı olur ve bölümü beğenirsiniz.
İyi okumalar...
-------------------------------------------
Caroline'dan;
Ben odama doğru yürürken Klaus'un, Finn'i yumruklama seslerini duyuyordum. Ama umrumda değildi.Hiç biri umrumda değildi. Sadece eğlenmek istiyordum. Bu konuda Klaus bana belki yardım edebilirdi. Belki.
Odaya girip sedire oturdum ve bir az etrafıma bakındım. Yapıcak hiç bir şey yoktu. Aslında bir az insan kanı hiç fena olmazdı. Ama bu köşktekilerin çoğu vampirdi.
Belki de köşkten çıkmalıydım. Bir az İngiltere'yi keşfedip, insanlarının tadına bakabilirdim.
Dışarı çıkmak için ayaklandığım sırada odamın kapısı sertçe açıldı. İçeri kızgın bakışlarla Klaus girdi. Komik görünüyordu.
"Ne istiyorsun?" Diye sordum. Bir yandan da yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirmiş yerimde sallanıyordum.
Klaus hızlı ama sert adımlarla yanıma gelip beni sedirin üstüne ittirdiğinde oturmak zorunda kaldım. "Hemen o duygularını açacaksın!" Diye bağırdı.
"Açmıycam." Dedim kısaca. Uzatmak istemiyordum. Açtım ve dışarı çıkıp bir şeyler yemek istiyordum.
Ayrıca Klaus'un eğlenceli olabileceği teorim suya düştüğü için sıkılmıştım.
"Açacaksın." Diye bağırdı. Sonra üstüme doğru eğilerek "Gerekirse sana işkence ederek o duygularını açtırırım." Diye ekledi.
"Ne duygusundan bahsediyorsun!" Diye bağırdım sinirle ayağa kalkarken. "Duyguların iyi olduğunu mu sanıyorsun! Hayatımda ilk defa bu kadar iyi hissediyorum ben!"
Bana sinirli bakışlarını gönderirken yanından çekip gittim. Kapıdan çıkmadan önce aklıma gelen şeyle ona dönüp "Ve iyice düşünürsen senin de bu halimi daha çok seveceğini anlarsın." Diye ekledim ve odadan çıktım.
Köşkten çıkarken Katherina'ya görünmemeye özen göstermiştim. Sırnaşık davranışlarıyla canımı sıkmayacaktım.
Ahırdaki atımı alıp bilmediğim İngiltere sokaklarında sürmeye başladım. Sonunda insan toplulukları görmeye başladığımda şehrin içine indiğimi anlamıştım.
Atımdan inip onu gördüğüm ilk ağıra götürdüm ve teslim ettim. Ve kendime yiyecek bir şeyler aramaya koyuldum...
Kısa bir süre sonra kimsenin uğramadığı bir ara sokak bulmuştum. Burada bir az beklersem birilerinin geleceğini biliyordum. Ben de bekledim.
Bir süre sonra iki kişi bana doğru geliyordu. Hızla yanlarına gittim. İkisini de sırayla etki altına aldıktan sonra kanlarını içtim.
Ağzım tamamen kan olduğunda elimin tersiyle sildim ve kafaları koparılana kadar kanları içilmiş insanlara baktım. Umrumda bile değillerdi.
Onları oracıkta bırakıp ağıra gittim ve atımı aldım. Köşke geri dönüp dönmemekte emin değildim ama sonra dönmeye karar verdim.
Hem belki bir mektupla benimle eğleneceğini bildiğim birini yani Kol'u çağırabilirdim.
Köşke vardığımda sabah olmak üzereydi. Gecenin karanlığı yavaşça yerini güneşin ışıltılarına bırakmaya başlamıştı.
Bir az uyumak için odama çıktım ve kapıyı ittirerek açtım. Ama maalesef uyuyamayacaktım. Önümde Klaus duruyordu. Ne yani tüm akşam burada mıydı? Fazla sıkıcı.
Ama bundan kendime eğlenceli bir şeyler yaratabilirdim.
Hala odaya geldiğimi anlamamıştı. Yalandan bir öksürükle orada olduğumu belli ettim.
Kafasını kaldırıp bana baktığında "Neredeydin?" Diye sordu soğukça. Onun sorusunu es geçerek "Gerçekten bana böyle soğuk mu davranacaksın?" Dedim üzgün bir tavır takınarak. Ama ses tonumdan onunla dalga geçtiğim çok net bir şekilde anlaşılıyordu.
"Lütfen duygularını aç." Dedi. Yüzünde buruk bir ifade vardı.
"Klaus. Seni bıraktığımdan beri gerçekten hiç düşünmedin mi? Duygularımı kapatmış olmamın senin nasıl işine yarayacağını." Dedim ona doğru küçük adımlarla yaklaşırken.
Kafasını kaldırıp beni izlemeye başladığında "Çünkü biliyorsun ki, duyguları açık olan ben seni asla bu şekilde istemez. Sen kötüsün Klaus ve ben bunu farkındayım. Ama umrumda değil. Ama duygularımı kapatmamış olsaydım yeni senden nefret ederdim." Diye devam ettim. Dikkatini çekmeyi başarmıştım.
O ayağa kalkarken ben elbisemin düğmelerini çözüp serbest bıraktım.
Üstümde bir şey kalmadığında ona daha fazla yaklaşıp elimi göğsünün üstünde gezdirdim. Sonra dudaklarımı onunkilere yaklaştırırken nefesimi nefesinin üstüne bırakarak "Beni böyle daha çok seviyorsun." Dedim.
Hemen sonra arasında zaten az bir mesafe kalmış dudaklarımızı birleştirdim. Onu ikna ettiğimi bana karşılık vermesinden anlayabiliyordum.
Klaus'un gömleğini düğmelerinden yırtarak kenara attığımda o beni kollarımdan tutup hızlıca odanın bir duvarına yasladı.
Bu sırada ben onun pantolonunun düğmesini çabucak açmıştım.
O elini benim vücudumda gezdirirken ben bir kez daha dudaklarımızı buluşturdum. Ve bu sırada dudaklarımdan onun ağzına doğru bir inleme çıktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)
FanfictionAsırlar boyu süren, dur durak bilmeyen, kanlı bir aşk hikayesi... KLAROLİNE