Işte yeni bölüm. Umarım beğenirsiniz. Bu hafta en az bir bölüm daha yazarım diye düşünüyorum.
İyi okumalar...Donavanların evinin kapısını çaldım. Matt kapıyı açtı. Gözleri kıpkırmızıydı "Tanrım!" Dedim ve ona sıkıca sarıldım. "Tanrım Matt, Viki'ye bir şey mi oldu?"
"Hayır." Diye mırıldandı Matt "Ben sadece çok korktum."
"Anlıyorum." Dedim. Kollarımdan ayrıldı "Içeri girsene." Dedi gülümsemeye çalışarak. İçeri girdim.
Jeremy bir köşede oturmuş Tyler'a ters ters bakıyordu. Stefan ortalarda yoktu. Bonnie ile Elena ise kafa kafaya vermiş fısıldaşıyorlardı. Kulak kabartıp onları dinledim.
"Ne olduğunu anlayamadım bile." Dedi Elena "Bir an için oradaydı. Sonra ise gitmişti." Stefan'dan bahsediyordu.
Beni görür görmez başını kaldırdı "Peki ya sen nereye gittin?"
"Sadece korkmuştum." Diye yalan söyledim. "Viki iyi mi?"
Matt cevap verdi "İyi olacak. Hastanede. Ben yanında kalacağım. Sizde evlerinize gidin. Yoruldunuz."
"Seninle gelmek isterim." Dedim. Matt bir an Elena'yı kontrol etme gereği duydu. Elena tepkisiz kaldı.
Matt yine de başını iki yana salladı "Gerek yok. Evine git."
Başımı tamam anlamında salladım. Sonra evlerimize dağıldık. Bonnie'yi evine ben bırakacaktım.
"Stefan'ı göremedim." Dedim tepksini ölçmek için. Şüpelendi mi anlamak istiyordum "Neredeydi?"
"O da senin gibi korkmuş olmalı." Dedi. Başımı salladım. Yol boyunca konuşmadık.
Evinin önüne geldiğimizde bana sarıdlı. Ama tenimiz temas eder etmez irkilip geri çekildi. Açık bir şekilde korktu.
"Sorun ne?" Dedim. "Hiç..." Diye yanıtladı "Bir az üşüdüm sanırım." Sonra hızla arabdan indi.
"Her neyse. İyi geceler Car."
O uzaklaşırken "İyi geceler." Diye mırıldandım.
Muhtemelen o bile ne olduğunu anlamamıştı ama ben anlamıştım. Korkmuştu çünkü cadı güçleri açığa çıkıyordu.
Korkmuştu, çünkü içten içe vampir olduğumu anlamıştı.
*
"Gelmiyeceksin sanmıştım." Dedi Stefan.
"Sadece işlerim bir az uzadı. Unutmadan şu çok korktuğun ağabeyin kasabada."
"Sanırım az önce öğrendim." Dedi "Bana sağlam bir dayak attı."
Kıkırdamadan duramadım. "Çok komik öyle mi?" Dedi alınmış bir edayla.
"Doğrusu evet. Komik." Dedim gülümseyerek.
"Ne konuşmamız gerekiyor?" Diye sordu. Hızlıca konuya gelmek ister gibiydi.
"Vampir olduğumu Elena'ya söyleyecek misin?" Diye sordum doğrudan.
"Hayır söylemiycem. Ona zararın olmadığı sürece."
"Ona asla zarar vermem!" Diye bağırdım "O zaman bir sorunumuz yok." Dedi.
"Senin ona zarar vermeyeceğini nerden bileceğim."
"Vermeyeceğim." Dedi net bir sesle.
"Peki kasabaya neden döndün?" Diye sordum. Aslında bu en merak ettiğim soruydu. Damon'dan cevabımı almıştım. Şimdi Stefan'dan almalıydım.
"Anlayamazsın." Diye yanıt verdi. Bu saçmaydı. Kesinlikle anlardım.
"Bir dene." Dedim destek olan bir sesle.
"Elena için." Dedi. "Nedenini sorma. Gerçekten anlayamazsın."
"Anladım bile." Dedim. Kaşlarını çatarak bana baktı. "Katherine Pierce'ı tanırdım." Diye açıkladım "Elena'ya çok benziyor hah?"
"Elena'yla alakası yok." Diye çıkıştı. "Sadece görüntüsü benziyor. İlk önce bunun için geldim. Ama onu tanıyınca gerçekten de bambaşka insanlar olduğunu gördüm."
"İnan bana." Dedim tüm dürüstlüğümle "Bir zamanlar Katherine'de aynı Elena gibiydi."
"Onu çok iyi tanıyor gibi gözüküyorsun." Dedi.
"Sadece onu değil. Tüm Petrovaları tanırım."
"Elena bir Petrova değil." Dedi ama sesinde kuşku vardı.
"Onu bir az araştırdıysan..." Dedim "Ki araştırdığına adım kadar eminim. Onun evlatlık olduğunu biliyorsun. Ve bu seni bu sonuca zaten götürdü. Elena'nın Petrova olduğuna. Sadece kabul etmedin."
Stefan başını hafifçe öne eğdi. "Elena bunları asla bilmemeli." Dedi.
"Bilmeyecek." Dedim. Bunca vampirin arasında bir gün öğrenmek zorunda kalmazsa tabi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)
FanfictionAsırlar boyu süren, dur durak bilmeyen, kanlı bir aşk hikayesi... KLAROLİNE