Merhaba. İşte yeni bölüm. Uzun zamandır yazamadığım için özür dilerim. Wattpadimde bir sorun vardı. Hikayeler bölümüne bir türlü giremiyordum. Ama sonunda girdim ve sizi daha fazla bekletmemek için kısa da olsa bir bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar..
Niklaus Mikaelson;
Nefret etmeyi seçiyormuş. Kendini kandırmaktan başka bir şey yapmıyor.Dün gece benimle sadece nefret ettiği ve arzularına yenik düştüğü için seks yapmadığı o kadar belliydi ki. Tüm o duygularını en derinimde hissedebilmiştim.
Ama böyle yapacağını tahmin etmek çok da zor değildi. Sonuçta o Caroline Mikaelson'dı. Keçi inadına sahipti. İlk başta onu bu yüzden sevmemiş miydim zaten?
Her neyse. Caroline'ı etkileme planlarımı sonraya bırakacaktım. Nasıl olsa yarın akşam bir balo vardı.
Hunu Caroline'ın organize ettiğini duymuştum. Onunla orada ilgilenirdim.
Cadıyı bulması için Finn'i dün kasabaya göndermiştim. Buralarda bir Bennet cadısı olduğunu duymuştum.
Ev kapısının açılıp kapanma sesini duyduğumda gelenin Finn olduğunu anladım.
Üstüme siyah bir t-shirt ve pantalon giyip aşağı indim.
"Cadıyla konuştun mu?" Diye sordum onu görür görmez.
"Konuştum." Dedi tersler bir ses tonuyla. Hala birbirimizden nefret ediyorduk. Birbirimize katlanmamızın tek nedeni Caroline'dı. Finn ne kadar pisliğinteki olsa da, Caroline'a değer veriyordu. Hatta belki de değer verdiği tek insandı. Değer verme anlayışı n3 kadar farklı olsa da.
"Eeee?" Diye sordum onun bana kullandığı ses tonunun aynısını kullanarak.
"Senin Bennet cadısı Gilbert'ın en yakın arkadaşıymış beni bir güzel benzetip yolladı."
Istemsiz bir kahkaha patlattım. Finn'i o şekilde görmeyi çok isterdim.
Ama bu Finn ile ilgili değildi. Bennet'ın, Elena'nın arkadaşı çıkması hiç işime gelmemişti. Şimdi bir b planına ihtiyacım olacaktı.
Aynı zamanda Elena'yı da almalıydım. Mutlaka onu koruyacaklardı. Salvatore kardeşler pek sorun değildi. Ama Caroline'ın karşımızda olması... İşte bu kötüydü. Sadece duygusal açıdan da değil. O ilk dönüşen vampirdi. En az bizim kadar güçlüydü.
Ben de tam bu yüzden Rebekah ve Kol'u yanına göndermiştim. Caroline onlara güvenirdi. Bu yüzden casusluk yapmaları kolay olurdu.
Özellikle yarın ki balodan çok umutluydum. Elena'nın tam olarak nerede olduğunu benim için öğrenebilirlerdi.
Ben böyle düşüncelere dalmışken Finn yanımdan gitmişti ki, evin kapısı yeniden açıldı.
Ve içeriye iki kardeş girdi. Damon Salvatore bana gözlerini kısarak baktı "Demek bu Klaus Mikaelson sensin ha?"
"Evet." Dedim onlara doğru bir adım atarak "Hayal kırıklığına mı uğradın?"
Burun kıvırdı "Daha korkutucu birisini beklemiştim."
Kahkaha attım "Gerçekten de korkutucu olabilirim."
Stefan beklemediğim bir şekilde başını sallayıp gülümsedi. Ceketinin kolundan bir kazık çıkardı "Sanırım bunu göreceğiz."
Kahkaha atmadan duramadım. Benimle dalga geçiyor olmalıydı.
"Beni o şeyle öldürebileceğinizi mi sanıyorsunuz." Dedim alaycı bir ses tonuyla. "Sanırım arkadaşınız Bayan Mikaelson size bilmeniz gereken her şeyi anlatmamış."
"Buraya seni öldürmeye gelmedik Ken. Sana işkence etmeye geldik. Sanırım Vampir Barbie'de sana yapılan bu işgenceyi görmek istemiş olacak ki buraya gelmek istedi."
Bu Damon çok sinir bozucuydu. Ama bu halleri eğlenceli bir yanı olduğunu da saklamıyordu.
"Caroline ancak sizin ölmenizi engellemek için gelmek istemiş olabilir. Ama merak etmeyin. Sizi öldürmeyeceğim. Tabi şu an arkanızı dönüp buradan giderseniz."
"Hiç sanmıyorum." Dedi Stefan ve birden üzerime atladı. O kadar tahmin edilebilir bir hamle yapmıştı ki onu tek elimle kenara savurdum.
Bu sefee Damon üstüme geldi. Onu ise boynundan yakaladım ve fırlattım. Kitaplığıma gelmişti. Aman tanrım zavallı kitaplarım.
"Devam etmek istiyor musunuz?"
İkisi de aynı anda aya kalkıp bana doğru gelmeye başladı. Bunlarda deli cesareti vardı.
Birer tane kazık kaptım ve bende onların üstüne yürdüm. İkisinin göğsüne de kazık saplamak için hamle yapmak üzereydim ki evin kapısı bir kez daha açıldı ve içeri koşar adımlarla Rebekah girdi. Hemen arkasından da Kol.
Rebekah kolumu tuttu. "Bir az salaksın sanırım kardeşim." Dedi "Onları öldürürsen tüm bunlardan sonra kendini Caroline'a nasıl affettireceksin?"
İşte bu Rebekah'ydı. İnsanı en hassas noktasından vurmak konusunda üzerine yoktu.
Kolumu onun elinden kurtardım ve iki kazığıda elimden bırakıp yere düşmelerine izin verdim.
Bu sırada Kol, Salvatore kardeşleri gitmeye ikna etmiş gözüküyordu.
Kapıdan çıktıkları anda Rebekah ve Kol'u dikkatle süzdüm. "Caroline'ı buldunuz mu?" Diye sordum.
"Merak etme kardeşim." Dedi Kol. "Onu bulduk."
"Bize güveniyor." Diye devam etti Rebekah "Yarın düzenlenen balodan haberin olmadığını ve gitmeyeceğimizi söyledik. Elena sıkı kontrol altında olmayacak. O zaman onu almak için en iyi zaman."
"Harikasınız kardeşlerim..." Diye söze başlamıştım ku Rebekah göğsüme bir yumruk geçirip beni susturdu "Sana yemin ederim kardeşim, tüm bunlar bittiğinde ve Caroline'ı geri aldığımızda senden uzak durması için her şeyi yapacağım. Sen o kızın bir saç teline bile layık değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)
Hayran KurguAsırlar boyu süren, dur durak bilmeyen, kanlı bir aşk hikayesi... KLAROLİNE