İşte Klaus'tan bir bölüm. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar...
Niklaus Mikaelson;
Yol boyunca başımıza gelmeyen şey kalmadı. Arabamız bozuldu. Kurt adamlarla dolu bir sürü önümüzü kesti ve bizi bölgelerinde bulunmakla suçladı. Bunlar Mystic Falls'a gitmeden bir çok gecikme yaşamamıza sebep oldu.
Ve ben bu sırada git gide moralimi bozmaya başlamıştı. Korkuyordum. Gerçekten de korkuyordum. Caroline'ın biz oraya varana kadar kaybolmasından korkuyordum. Ya da çoktan gitmiş miydi?
Bana sormadan Katerina'yı aramaya gittiği için ona kızamıyordum bile. Çünkü tüm hislerim onun yokluğuna odaklanmıştı. Varlığıyla hayatıma ışık saçan kadının yokluğuna katlanamazdım. Vaftiz oğlumun yokluğu zaten çok fazlaydı. Onun ölümü çok yıkmıştı beni. Bir de sevdiğim kadını kaybetmeyi kaldıramazdım.
Mystic Falls'a girdiğimiz anda içimi bir heyecan kapladı. Burada olmasını o kadar çok istiyordum ki. Yolda giderken, Caroline'ın bir resmini çizdim. Çizdiğim diğer tüm resimleri o köşkte kalmıştı çünkü. Sanki ona ait hiç bir şey kalmamıştı elimde.
Mystic Falls'ta gerekirse kapı kapı dolaşıp bu resmi gösterecek ve onu bulacaktım. Onu bulmamak gibi bir düşüncemin olması bile korkutucu geliyordu.
Yol boyunca neredeyse hiç konuşmamıştım. Konuşmayı unutmuş gibi hissediyordum. "Ben kalacak bir yer bulalım derim." Dedi Rebekah.
Kalacak bir yer bulmakla uğraşamazdım şimdi. Hemen Caroline'ı aramaya başlamalıydım. "Siz kalacak yer bulun. Sonra beni bulursunuz. Ben Caroline'ı aramalıyım." Dedim.
"Hayır!" Dedi Rebekah telaşla "Ayrılmamalıyız. Ayrılmak istemiyorum. Önce kalacak bir yer bulalım. Car.'i de hep beraber ararız."
"Asla Caroline'ı bulmadan hiç bir şey yapmam!" Diye bağırdım. Rebekah'nın korktuğu çok belliydi. Bu yüzden onu üzmek istemiyordum. Ama Caroline'ı bulmak zorundaydım.
Elijah ağlamak üzere olan kız kardeşimizin omzunu sıvazladı "İlk önce Caroline'ı arayalım hayatım." Dedi "Ayrılmak zorunda değiliz."
Titremeye başlamış Rebekah birden sakinleşti. Başını hafifçe öne arkaya salladı ve elinin tersiyle gözünden akan bir damla yaşı sildi.
Elijah, Rebekah'nın omzunu bir az daha sıvazladıktan sonra arabacının yanına gidip "Bizi burada bekle." Dedi.
Benim istediğimin olmasının verdiği haz ve Caroline'ı bulamama düşüncesinin verdiği korkuyla yola koyulduk.
Mystic Falls'ta gitmedik yer bırakmadık. Çarşılar, hanlar, barlar, doğa alanları. Elimizde Caroline'ın resmi ile her yeri dolaştık. Hatta kapı kapı gezip kapıya çıkan herkes sorduk.
Günler geçtikçe umutsuzluk bedenimi ele geçirdi. Git gide sinirlendim, agresifleştim. Caroline'ın resmini gösterdiğimiz her yeni insanda içim bir az daha parçalandı. Her seferinde benliğimden bir şeyle eksildi. Her seferinde daha bencil, hırslı ve kötü bir adam dönüştüm.
1 haftanın sonunda tüm toplu alanlar bitmişti ve dolaşmamız gereken sadece bir kaç ev kalmıştı. Sona büyük bir köşkü sakladık.
Artık bir "Hiç görmedik." diyen birini daha görmek istemiyordum. Sinirden ellerim titriyordu. Zaten üzüntüden harap olmuş Rebekah'nın ise hiç hali kalmamıştı.
Kapıyı bizim için güçlü durmaya çalışan ağabeyimiz Elijah çaldı. Kapıyı yaşlıca bir kadın açtı. Hizmetçi önlüğü giymişti. "İyi günler." Dedi Elijah gülümseyerek. "İyi günler." Diye karşılık verdi kadın.
Elijah resmi kadına doğru uzattı "Acaba bu kızı hiç gördünüz mü?" Kadın Caroline'ın resmini dikkatlice inceledi. "Sanırım bir kere görmüştüm." Dedi. İçimde bir şeyler ayaklandı. Hemen dikleştim. Düşmemek için koluma yapışmış Rebekah'dan kurtuldum ve "Nerede?" Diye sordum ani bir çıkışla.
Şimdi korkmuş gözüken kadın "Bir kaç ay önceydi sanırım. Eski beylerimin yanındaydı. Bu resimdeki kadar güzel değildi. Yorgun gözüküyordu. Birini arıyor gibiydi."
"Beylerini nerede bulabiliriz?" Diye sordu kibarlığı elden bırakmamaya çalışan ama heyecanı sesinin her zerresinden okunana Elijah.
Yaşlı kadın hüzünlü bir şekilde başını iki yana salladı "Hiç bir fikrim yok. Aylar önce evden kaçarcasına ayrıldılar. Bir süre onları takip ettim ama Mystic Falls'tan çıkmış olmalılar. Artık onları hiç görmüyorum."
"Kim?" Diye sordu yorgunluğunu tamamen yitirmiş olan Rebekah "Beylerin kim? Bize isim ver."
Kadın iyice korkmuştu "Salvatore kardeşler." Diye yanıtladı. "Stefan ve Damon Slavatore."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE (Klaroline)
FanfictionAsırlar boyu süren, dur durak bilmeyen, kanlı bir aşk hikayesi... KLAROLİNE