Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )

Tanıtım / 1

Bismillahirrahmanirrahim

İnanın sırf Allah cc rızası için ve dün gece iki dünyamıza da nur olarak gönderildiğini, doğumunu kutladığımız Hz Peygamber Efendimiz hatrına yükledim. Düşündüm o mübarek Taifte taşlandı, dişi kırıldı, üzerine işkembeler döküldü... Daha neler neler yaşadı... Birde kıramadım bunca insanı... Yoksa nefsim beni çok zorladı ama dün gece kırdım nefsimi.

Elbette makul ölçüde eleştiriye açığım ama ama yazdığım karakter üzerinden dinimize kadar laf atılırsa o zaman yine tepkimi ortaya koyarım. Tekrar ediyorum ben yazdığım kötü karakterleri ve olayları desteklediğim anlamına gelmiyor orada verilmek istenen bir mesaj var... Elbette makul ölçüde eleştiri beni geliştirir ve memnun bile olurum... Dinimiz pak ve temiz ama ama beşer olan kullar hatalıyız... İnsanın beşer şaşar olduğunu yazmak için bazı şeyler ve telafisi için...

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Avukat Tunç Kılıçaslan binbir güzel düşüşler içinde delice aşık olduğu nişanlısının ailesinin evinin önüne gelmişti. Normalde çok ağır abi olan avukat bey nişanlısının yanında adate pamuk gibi ayakları yerden kesilmiş bir adam oluyordu. Telefonunu eline alıp hemencecik nişanlısını aradı. Bir kaç çalmada hemen açıldı. Nişanlısı Nevin'in o içini açan incecik sesi kulaklarını şenlendirip kalbinin ritmini değiştirerek kocaman cüssesini adeta mutluluk içine attı " ömrüm " dedi kız. Tunç kocaman gülümseyerek " ben geldim ruhum seni bekliyorum yatak odamız için perdeye bakacaktık ya..." dedi.

Nevin odasının perdesini açıp arabanın içinde ki nişanlısına bakıp iç çekerek
" yakışıklı nişanlım ben hazırım ama annem ve babam sofrada seni bekliyorlar... Biliyorsun ki seni bu kapıdan öylece bırakmazlar... Hadi gel bak senin sevdiğin yemekleri yaptık yine..." dedi. Tam o esnada müstakbel kaynanası Şermin hanım ve kocası Yaşar bey müstakil bahçe içinde ki tek katlı şirin evlerinin kapısını açıp arabanın yanına geldiler.

Tunç yıllardır olduğu gibi araçtan inip
" annem babam nasılsınız?" Dedi.
Şermin hanım başında ki yazmayı boyununun altından atıp " seni gördük daha iyi olduk oğlum... İnan sanki ben doğurmuşum gibisin yanımda... Kızımdan daha da kıymetlisin bizim için... Çocukluğundan tanıdığım için mi ne? Ah benim oğlum Allah seni nazarlardan korusun... Hep dua ediyorum..." dedi yine yıllardır olduğu gibi.

Tunç tebessüm ederek " Allah razı olsun annem" der demez " ay benim biricik dünürüm ve masum meleklerim nasıllar? Niye onları da getirmedin? Ay ben onlarsız yapamıyorum alışmışım yıllardır da iki yıldır şu karşı eve bakıp bakıp ağlıyorum..." dedi yine.
Tunç tüm kalbiyle inanıyordu nişanlısına ve ailesine iki yıldır her zor anında yanında olmuşlardı manevi olarak.

Yaşar bey camlardan bakan mahalleliye nispet yapar bir şekilde gururla " aslan oğlum benim... Gel sensiz boğazımdan geçmiyor yemekler..." diyerek geniş omuzuna elini koyup hafifçe eve doğru itekledi. Nevin mavi kot pantolon ve beyaz polo yaka tişörtlü, beyaz spor ayakkabılı, güneş gözlüklü, simsiyah parlak gür saçlı, boylu poslu nişanlısına bakarak " spor giyimi ayrı bir havalı, takım elbisesili ayrı bir auaralı ya benim Tunç'umun!" Dedi içinden.

Tunç eve girer girmez yine nişanlısı ve tüm ailesi tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. " Otur şuraya baş köşeye oğlum " diye yine oraya oturttu Yaşar bey. Şermin hanım yine envai çeşit yemeklerle donattı damadının tabağını. Nişanlısı adeta etrafında pervane misali dönüyordu. Alışmıştı Tunç iki yıldır bu ilgiye. Yemekten sonra nişanlısı ile birlikte gideceklerken annesi " kızım oğlumu çok borca sokma... Mutluluk madfiyatla olmaz... Zaten oğlumun bir sürü sorumluluğu var... Benim damadım vefalıdır... Yemin ediyorum ki oğlum sen annene ve o masum ablana bu kadar düşkün olup bakmasan kızımı vermezdim sana... Ben bu yüzden çok seviyorum seni... Kızıma da tembihledim kaynanana ve görumcelerine öf bile demeyip kocana saygılı olacaksın... diye" dedi.