En az 450 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah kardeşlerim...Şarkı da tam Şifa ve Tunç'a göre.
🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷
Acı öyle bir çökmüştü hem Şifa'nın yüreğine hemde Tunç'un. İkisi de birbirinden uzaklarda ne yediklerinden ne de içtiklerinden tat alıp, yüzleri gülüyordu. Tunç karısının " o yatağa odalık gibi girmeye dayanamıyorum..." cümlesini ve Nevin'i kast ederek güven konusunda dediği onca kelimeyi düşünüp duruyordu. En çokta yüreğine ağır bir taş gibi oturan " sen tüm herşeyi... vermişsin hak etmeyene de yerine gelecek biçareye ne olacak dememişsin..." sözü olmuştu. Günlerdir bu dediklerinin gerçekliğini sorgular olmuştu. Bu sürede yine hiç birbirlerini arayıp sormamışlardı. Tunç defalarca karısının numarasına girmiş ama tuşlayamamıştı. Defalarca mesaj yazmış gönderememişti.
Şifa ise garip kuşlar gibi boynu bükük, gözleri daima hüzünlü bir şekildeydi. Bu durum Cevriye hanımı çok üzüyordu. Gelinin yüzünü güldürebilmek için bir gün Hüma'nın evine, bir günde Hare'nin evine götürmüştü oğlundan izin alarak. Tunç kesin bir dille " anne sizi güvenlik getirip götürecek... Ve Şifa'yı gözünden dahi ayırma..." demişti. Cevriye hanım bunu oğlunun neden dediğini çok iyi biliyordu. Oğlunun karısının en küçük bir tehlikeyle karşı karşıya gelmesini istemiyor olduğunu fark ediyordu. Ama ne olursa olsun Şifa üzgündü bu bariz bir şekilde belli oluyordu.
Bu süreçte Cemile ve Ceylan, az da olsa Şifa'ya karşı iyilerdi. Kardeşleri gittikleri akşam odaları giyinme odasına bitişik olduğu için duvarda ki yumruk seslerini ve Tunç'un dediklerini duymuşlardı. Ve Şifa'nın ağlayışı ikisinin de duygusal anlar yaşamalarına sebep olmuştu. Kendileri evli değillerdi ama el evine gelin gelmiş bir kızın yeri geldiği zaman ne kadar zor şeyler yaşadığını Şifa'nın halinden daha iyi anlar olmuşlardı. Tunç'un öfkesinin yeri geldiği zaman yakıp yıkan yanını da gayet iyi biliyorlardı.
Pembe yengesi ve Atike halası yine aynılardı. Hatta Tunç'un öylece apar topar evden gidişi yüzünden " kadın olan kocasının gönlünü etmesini bilir..." diye durup durup laf vuruyorlardı Şifa'nın yüzüne.
Ama Cevriye hanım net bir şekilde uyarıyordu " benim gelinim kocasının gönlünü etmesini gayet iyi biliyor..." diyerekten.Şifa ne kadar kocasına kırgın olsada aramasını beklemişti. Her geçen gün aramadıkça üzüntüsü de artıyordu. Ne olursa olsun evde onca insan olsada kocasının yokluğu o kadar belli oluyordu ki... Yüreğinde dinmek bilmeyen bir sızıydı " ateş topu " diye lakap taktığı kocası. Sanki kocası olmadığı için kocaman ev ıssız kimsesiz gibiydi gözüne. Uyku bile tutmaz olmuştu doğru dürüst. Her bahçe kapısı açılınca kapılara pencerelere koşuyordu
" Tunç mu geldi acaba?!" Diye. Ama her seferinde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Midesi bulanıyordu yine sürekli olarak. Ama " stresten sanırım..." diye düşünüyordu.Şifa yine mutfakta Güleyşa ile yemek yaparlarken derin düşünceler içindeydi.
" Kime diyorum ben Şifa " dedi Güleyşa. Şifa " efendim " der demez Güleyşa
" diyorum ki o sonra ki gösterdiğim koltuk daha kullanışlı değil mi ?" Dedi." Evet canım onun kumaşı leke de tutmaz... Bizim salonda ki koltuğun kumaşından..."
Güleyşa ve Şahin'de çok zor durumdaydılar. Artık kavga da eder olmuşlardı. Ama hayat devam ediyordu ve evlerinin eşyalarını alıp temizliğini yapıyorlardı yavaş yavaş. Şahin
" doktora gideceğiz..." dedikçe Güleyşa
" olmaz..." diyordu. Ve aralarında yavaş yavaş bir uçurum oluşuyordu da farkında değillerdi. Şifa'da aralarının eskisi gibi olmadığının farkındaydı ve üzülüyordu " birimiz bari mutlu olsaydık çift olarak..." diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )
SpiritualNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 19 yasında ki Şifa kı...