Başak Misali / 49

1.9K 276 520
                                    


500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah...

🪷🪷🪷🪷🪷🪷

Olgunlaşıyordu Şifa. Yağmurlardan sonra olgunlaşan başaklar misaliydi. Hatta öyle olgunlaşmıştı ki, artık başakları dolmuş eğlenemez olmuştu. Bu eğlenemez oluşu mütevazilikten ve takvadandı. Bir abi gibi görsede en nihayetinde namahremdi komiser Mustafa. Kendine gelip mağrur bir şekilde ama yüreği kanayarak başını karşıda ki kapısı mühürlenmiş evlerine çevirip, eliyle işaret ederek vakur sesiyle " ben boşanmıyorum git bunu o avukata ulaştır Mustafa abi..." parmağını sallayıp " ben bu eve onun karısı olarak geldim... Geçici heveslerle veya duygularla değil... Eş demek yanında kimseler olmasa bile elini tutanın, destek olanın demek... Eş demek öyle kolay mı abi? Herkese eşim denir mi? " deyip akan gözyaşlarını silerek " sende biliyorsun bizim nasıl evlendiğimizi neler olduğunu... Ama ben bu evliliği bir ömürlük bildim yüreğimde... Ben Tunç'un makamı var diye mevki sahibi diye, ya da varlıklı diye evlenmedim... Tamam o anda çaresizdim ama Allah şahit ki ben o bir ünlü avukat Tunç Kılıçaslan olmasada evlenirdim... Çünkü benim için önemli olan sadece koca yürekli Tunç'un yaptıklarıydı... İsminin önünde ki ve ardında ki mesleki vasıfları değildi..." dedi.

Komiser Mustafa memnun olmuş bir şekilde " beni duygulandırdın yenge... Helal olsun sana..." dedi.

Şifa boşanma dilekçesini yırtıp bahçedeki çöp kutusuna atıp
" ben Tunç'u, evimiz mühürlü olsa da etrafına çadır kurar, bir kuru ekmeğe kanaat ederekte beklerim... Şayet korkusu oradan kurtulamamaksa veya başka birşeylerse içi rahat olsun... Benim için aslolan kocamdır... Ve ben onun suçsuz olduğuna canı gönülden tek bir şüphe duymadan inanıyorum... Merakta etmesin annesi öz annem gibi zaten, ablaları da öz ablamlardır yüreğimde... Rabbim'in izniyle kendime de onlara da elimden geldiğince bakıyorum..." deyip yutkunarak " o varken olduğu gibi değil hiçbir şey ama yapıyorum işte elimden geleni... Ürettiğim kremlerin ve kozmetik ürünlerin... patentini doktor Engin abinin yurt dışında ki ilaç firmasına verdim ve çok iyi bir ücretle anlaştık..." dedi.

Komiser Mustafa hayretle " tam da Tunç Kılıçaslan'ın karısı olduğunu belli ediyorsun yenge..." dedi.

Şifa cebinden bir miktar para çıkarıp
" bunu kocama verir misin abi, lazım olur belki..." dedi.

Komiser Mustafa almak istemese de Şifa zorla verdi. Vakar tavrıyla " selam söyle Tunç'a abi..." deyip derin bir nefes alarak " Şayet benden boşanmak gibi bir niyeti varsa ne zaman oradan çıktı niyetini bildirsin o zaman kabul ederim... Beni istemiyorsa zorla hayatında kalmam... Ve ona da kızmam bu konuda... Zaten benim için yaptıkları büyük bir ödüldür benim için... Aksine ben ona bir ömür boyu minnettarım..." dedi.

Komiser Mustafa konuşmaları bittikten sonra " ben gideyim o zaman yenge" dedi.

" Bu boşanma dilekçesi işini bizden başka kimse bilmesin abi... Yoksa Cevriye annem kahrolur..."

*****

Tunç tek kişilik pislik içinde ki hücrede ağrıyan bedeni ve yorgun ruhuyla düşünürken gardiyan geldi " bir ziyaretçin geldi... Genç hanım var..." dedi.

Tunç'un aklına karısı gelmişti.
" Acaba dilekçe için mi geldi? Ve nasıl oldu da izin verdiler bu görüşmeye? Tabi ya benim yıkılmam için o abisi olacak şerefsiz istedi..." diyerek görüşme yerine gelince gördüğü kadınla şoka girdi.

Nevin alayla başını sallayarak " vay be seni bu hallerde görmekte varmış  Tunç... " deyip alayla " bittin sen artık duyduğuma göre... Tüm medya senin yıkılışını konuşuyor neredeyse..." dedi.

Tunç mağrur bir şekilde başını kaldırıp
" asıl aslanın yaralısından korksunlar...! Ben bitmedim çok şükür...! Ama bitireceğim kişiler listesi her geçen gün kabarıyor...!" Dedi yanında ki gardiyanlara bakarak.
Gardiyanlar birbirlerine bakıp güldüler.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin