Düştüğün Yerden / 47

3.1K 308 566
                                    


500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah....

🪷🪷🪷🪷🪷

" Düştüğün yerden kalkmasını bileceksin" dedi Şifa içinden evi bilinen ama bir türlü benimsenemediği eve baktı. Hastaneden taburcu edilmişti. Kocasının yardımıyla arabadan inmişti. Tunç ayakta duramayacak halde olan karısına baktı üzgünce.

Şifa gözleri dolu dolu eve bakmaya devam ederken " zor ama kalkacaksın bu imtihanın altından da Şifa... Hep öyle olmadı mı? Hayatı tam olarak öğrenemeden bir anda adeta hem öksüz hem yetim hemde kimsesiz kaldın... Kaldın ama gerçek sahibim Rabbim de daima her zorlukla beraber bir kolaylıkta verdi, metanet verdi... Yoksa dayanacak gücü bulabilir miydim... Elhamdülillah her halime..." dedi içinden. Tunç karısının gözlerine bakıp yutkundu az çok tahmin ediyordu neler düşündüğünü.

Cevriye hanım ağlayarak çıktı evden. Adeta canı çekilmiş gelinin önüne gelir gelmez boynuna sarılıp " ah benim kızım " deyip sustu. Sustu çünkü hıçkırarak ağlıyordu artık. " Geçmiş olsun gelinim " dedi anne şefkatiyle.

Şifa ağlayarak " sa- sağol anne " deyip sustu. Çünkü ne konuşacak gücü vardı. Sanki tüm acılarına olduğu gibi bu acıya da dili mühürlenmişti. Kimseyle ne konuşmak istiyordu ne de kalabalıkta kalmak istiyordu. Tek dayanağı olan Rabbiyle başbaşa kalıp içten onunla konuşmak anlatmak istiyordu. Halbuki ne çok severdi kaynanasıyla konuşmayı dizine yatıp ağlamayı, rahatlamayı. Görüyordu kaynanası da çok kötüydü, kocası gibi ama nedense ağzını açmak dahi isteniyordu.

Cevriye hanım ayakta duracak hali olmayan gelinin diğer koluna girip
" hadi daha fazla burada durma güzel gelinim " deyip oğluna bakınca " ben kucağıma alacaktım izin vermedi anne " deyip hiç vakit kaybetmeden karısını kucağına aldı.

Şifa gözlerine bakınca " itiraz kabul etmiyorum " deyip hızlıca eve girdi.
Cevriye hanım ağlayarak " oğlum yemek hazır. Kızcağız birşeyler yesin " deyince doğruca salona girdi.

Salonda ayakta başları önlerinde ekleyen iki ablasına, halasına ve yengesine, Güleyşa'ya baktı. Hepsi çok üzgünlerdi. Karısını dikkatli bir şekilde koltuğa bırakıp bacaklarını uzattı. Şifa çekingen bir şekilde bakınca " böyle dur rahat edersin Şifa " dedi.

Cemile hıçkırarak " özür dilerim Şifa " deyip gözlerine bakıp " geçmiş olsun... İnan böyle olacağını bilemedik..." dedi.

Ceylan'da aynı şekilde " geçmiş olsun Şifa... İnan ki çok kötüyüm ben... Biliyorum hiçbir özür yaptığımızı telafi etmez ama..." deyip gözyaşlarını silerek
" biz ya yeğenimizin sebebi olsaydık. Ama senin canını tehlikeye attık " diyerek alnına bakıp " hemde çok büyük bir tehlikeye attık..." dedi.

Şifa hiç konuşmadan sadece dinliyordu.
Atike halası ve Pembe yengesi de
" geçmiş olsun gelin... Yaşınız genç daha varsa kaderiniz de yine verir Allah..." dediler.
Güleyşa dayanamayıp Şifa'ya sarılarak
" geçmiş olsun can bacım... Biliyorum çok zor senin için... Ama çok şükür Rabbim'e ki hamilelik zehirlenmesi bari olmadan sağ salim kurtuldun..." dedi.
Şifa başını sallayarak yutkundu sadece.

Tunç masaya bakıp " Şifa hangisinden istersen sana getireyim " dedi.

Şifa başını olumsuz anlamda sallayarak
" gerek yok" der demez " olmaz birşeyler ye çok ağır ilaçlar verdiler..." deyip masada ki çorbadan, salatadan, tavuklu pilavdan koyup karısının önüne sehpaya koydu tüm bakışlar üstüneyken. Şifa ve diğerleri Tunç'un bu halini şaşkınca izliyordu.

Şifa öylece kalınca Tunç çareyi eline kaşığı alıp " sen yemezsen ben yediririm o zaman " demekle buldu. Cevriye hanım üzgün haliyle bile oğlunun bu haline huzur içinde bakıp " yedir oğlum... Yesin ki gücü toparlansın biraz... Baksana canı çekilmiş gelinimin..." dedi. Cevriye hanım tek bir şeye şükrediyordu gelinin zehirlenmeden kurtulmasına ve kızlarının yaptıkları büyük hataya rağmen yeğenlerinin ölüm sebebi olmadıklarına. Ama yine de kızgındı yaptıklarına. Cemile ve Ceylan, Şifa yemek yesin diye umutla baktılar. Çok pişmanlardı tüm yaptıklarına.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin