Amacın Ne Ki? 54

2.2K 295 537
                                    


En az 500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah...

Hastaydım o yüzden ancak yazdım.

🪷🪷🪷🪷🪷🪷

Yaşanmış ve yaşanacak olaylar karşısında insan bazen hazırlıksız olarak kalıyordu. Şifa'da ağrıyan bedeniyle yavaşça gözlerini araladı. Sanki tüm vücudu feci şekilde ağrıyordu. Zorladı gözlerini acıyan gözleriyle nerede olduğunu idrak etmeye çalıştı. Etrafına baktı güzel ve ihtişamlı bir yatak odasında olduğunu görünce tam tepesinde ki ışıklı avize de dikkatini çekti. Aklına kaçırıldığı zaman gözlerini açtığı o iğrenç evde ki oda geldi. Bilinci netleşiyorken " ben !" Deyip yataktan doğrulup " ben en son dereye atladım peşimden de bir adam atladı ve beni çıkardı!" Diyerek zorla yataktan kalktı.

Üzerinde yine kırmızı dizine kadar kısa ve oldukça iddialı, kadınsı elbiseyi görünce korkudan ölecek gibi hissetti.
" Ben kaçırıldım yine ! Sanki bir dejavu yaşıyorum Allah'ım!" Deyip çaresiz bir şekilde kendi etrafında döndü.
" Olacağı buydu zaten! O avukat beni bıraktı ya ortada korkacakları sebepte kalmadı...!" Dedi ağlayarak.

Tam nerede olduğunu anlamak için cama doğru çevirdi yönünü. Gidemeden kapı açıldı. Şifa korku içinde karşısında ki orta yaşlı ve kapalı zenci olan güzel kadına baktı. Kadın Şifa'ya bakıp birşeyler dedi. Ama Şifa anlayamadı.
Başını sallayarak " ben anlamıyorum sizi hanımefendi " dedi korku içinde.

Kadın yine birşeyler deyip Şifa'nın yanına gelip elini alnına koydu. Şifa dehşete düşmüştü aniden geriye kaçtı. Kadın yine birşeyler söyleyerek odadan çıktı. Şifa titreyen dudaklarıyla
" bu da neydi şimdi?!" Deyip başı dönünce mecburen yatağa oturdu.
" Allah'ım ne olur canımı al ama namusumu ayaklar altına aldırma...!" Dedi.

Zorla yataktan kalkıp cama gitti. Perdeyi açınca bağırmak istedi. " Aman Allah'ım ben neredeyim böyle... Yabancı tabelalar  bu lüks oteller..." deyip uçsuz bucaksız Atlas Okyanusuna bakıp " bu defa ülke sınırlarını geç kıtalar ötelerine kadar kaçırılmışım sanırım...!" Dedi. Kaçmak için uygun mu diye baktı ama bu imkansızdı. Ağlayarak " bittim ben!" Dedi.

Tam o esnada dışarıdan bariton bir ses geldi. " Erkek sesi bu !" Deyip nefes nefese " çokta yaklaşıyor bu ses !" Der demez kapısı açıldı. Şifa yarı çıplak giyinmiş haliyle ve açık saçlarıyla yerin dibine girmek istedi. Ellerini kalbinin üzerine koydu. Yaklaşan adım seslerini duyunca dağa çok ağladı. Omuzuna dokunan sert ve kemikli elle öleceğini sandı. Ellerini yumruk yapıp " buna izin veremem " dedi ama ne yapacağını bilemez bir hal içindeydi.

Omuzunda ki el hareket edince dengesini kaybedip cama tutundu. Kalbi duracak gibi atmaya başladı.
Omuzunda ki el ani bir manevrayla
" Şifa " diyerek kendine doğru çevirince gördüğü adama inanamadı.

Sanki dili mühürlenmişti. Güzel badem gözlerini iyice açıp nefes nefese baktı.
" Se - sen " deyip gücü tükenmiş bacaklarıyla yere çökecekken koltuk altınlarından tutulup biraz ileride ki yatağa oturtuldu. Şifa nihayet rahat bir nefes almıştı ama korkuyordu da bir rüyada olmaktan. Karşında ki bej rengi spor kesim keten pantolon ve buz mavisi lacoste tişört giyen, o gür saçlarını özenli bir şekilde hafif yandan arkaya doğru taramış, mis gibi kokan, daima özenli ve bakımlı olan, heybetli ve bir o kadar da yakışıklı kocasına baktı.

Tunç tebessüm ederek karısına bakıp
" merhaba " diyerek elini uzattı. Şifa çekingen bir şekilde bir kocasına bakıp birde uzattığı eline baktı " bu da ne demek ki?" Dedi masum bir şekilde.

Tunç göz kırparak " tanışalım önce " dedi.

Şifa iyice şaşırmıştı " tanışmak " deyip eliyle kendilerini işaret ederek
" biz daha önce tanışmamış mıydık ki?" Dedi.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin