Bir Kadının Gücü/ 57

2.5K 284 512
                                    


500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah...

🪷🪷🪷🪷🪷🪷

Bir kadın gücünün farkında olmalıydı. Demezler miydi kadının fendi erkeği yendi diye. Ama bunu yaparken kadın asaletinden ödün vermeden, çingeneler gibi davranmadan, asil ve vakur bir şekilde, edebine uygun ve doğru yerlerde doğru kelimeleri kullanarak, konuşulması gereken yerde konuşup, susması gereken yerde sabırla dilini mühürleyerek ve mağrur davranarak yapmalıydı. Şifa'da tüm bunlara karar vermişti. " Ben zaten yıllar yılı kendi başıma hayat mücadelesi verirken hep böyle değil miydim? Bazen kendini parçalasan da isteğin olmaz. İlahi bir zaman vardır mutlaka... O yüzden sabırla zamana bırakmak en güzel olanı. Yok yine olmuyorsa da kendi yolunu çizmesini bileceksin demektir..." demişti.
Ve bir haftadır da tüm bu kurallara uygun olarak geçiyordu günleri.

Önceden de tek dert ortağı olan Cevriye annesine çok ısrar ettiği için kocası ile yaşadığı olayı anlattı. Ama bu defa müttefikleri çoğalmıştı. İki görümcesi de gelinlerini destekliyorlardı. O yüzden işi kolay olmuştu. Kocasıyla hiç yalnız kalmıyordu. Bir Cevriye annesi bir görümceleri " Şifa ile işimiz var Tunç..." deyip gece bile yanında oluyorlardı. Bunu yapıyorlardı kardeşlerine kıyamasalar bile. Ama kardeşlerinin daha mutlu bir yuvası olması için ve hatalarının farkına varması gerektiğini düşünüyorlardı onun içindi.

Tunç günlerdir delirmek üzereydi yine. Karısıyla bir dakika bile başbaşa kalması olanaksızdı. O sabahtan beri karısı da gerekmedikçe kocasıyla ne göz göze geliyor ne de konuşuyordu. Eskiden de öyleydi ama bunları artık geride bıraktıklarını düşünmüştü. Eve geç gelse neredeydin demiyordu. Evden çıkarken nereye gidiyorsun demiyordu. Bu durum fena halde canını yakıyordu. Yanında Rose'yi gördüğünde bile hiçbir belirti vermiyordu.

Geçen gün gelen Joe'nin arkadaşları Şifa'yı uzaktan gördükleri vakit " Tunç karın çok güzelmiş... Güzel Türk kızı... Şanslı adamsın..." demişlerdi. Bu onlar için bir nevi karşısında ki adamı onure etmek demek olsada, normal olsada Tunç için tam tersiydi. O kıskanç bir kocaydı. O kadınına kimselerin böyle demesine razı gelmezdi. Kanı kanıyordu adeta. Birde damarına basar gibi bu genç erkek grubu iki haftalık tatile gelmişlerdi otellerine. Joe'nin hatrı olmasa hepsini kovacaktı neredeyse.
" Birde yakından görseler ne der bu serseriler...!" Diye çıldırmıştı. Joe ve Rose bu durumu fark edince kahkahaları havada uçuşuyordu.
" Kıskanç Tunç... Biz Şifa'nın seni kıskanıyor olduğunu gösterirken sen kıskançlık krizine giren koca oldun... " demişlerdi.

Tunç günlerdir karısının onlarla karşı karşıya gelmemesi için " yalnız evden çıkma... Hatta hiç çıkma... Bahçeden arkada ki İslami plaja doğru sadece kadınların olduğu yere doğru yürü Şifa..." demişti. Zaten karısı asla kadın erkek karışık plaja gitmiyordu bile haram diye. Hatta gayrimüslim kadınlara karşı tesettürene de çok dikkat ediyordu görüyordu. Ve bu edep timsali karısına daha da tutulmasına vesile oluyurdu sanki. Kendine anlam veremiyordu yüreği bambaşkaydı karısına karşı. Bu duygularını anlatmaya ne kelamları yeterdi. Ne de lugatinda olan sözlükler yeterdi. Halbuki o koskocaman avukat Tunç Kılıçaslan'dı. Tüm anayasa kitaplarını okuyup yutmuştu. Hatta yetmemiş uluslararası avukat olarakta neredeyse her ülkenin anayasa kitaplarını yemiş yutmuştu. Dünyada ki gündemleri ve siyasi gelişmeleri yakından takip ediyor ve daima kendini geliştirmek için yeni bilgilerin açlığını çekiyordu. Ama karısına hissettiği yoğun duyguları anlatacak kelimeleri yoktu ve yetersizdi.
" Hiçbir anayasa kanunlarına benzemiyor ki... Sen benim kendimce olan duygularımın kanunlarına bile şüpheler düşürdün Şifa...! Bildiklerimi allak bullak ettin kadın...! Yüreğim coşup taşarken dilim dönmüyor bunları anlatmaya... Yetmiyor kelimelerim anlatmaya... Bu duygunun ne adını koyabildim ne de tarif edecek bir rengi var Şifa...!" Dedi tepeden otellerine ve karısının içinde olduğu evlerine bakarken.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin