Kaçış/ 50

2.4K 285 547
                                    

500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah. Satır arası yorumlarınızı merak ediyorum. ..

Düzenleyemedim bölümü.

Not: Bu bölümde ki kurum ve kuruluşlar, kişiler tamamen hayal ürünüdür...
Bahri ismini değiştirdim. Karakterimle isim benzerliği olan bir bey varmış. Bende araştırmadan yazmışım genelde isimleri araştırırım kimse zan altında kalmasın vebale girmeyeyim diye. Ama hastaydım ve bu sefer araştırmadan yazdım. Sonra aklıma gelip araştırdım ve şoka girdim nasıl bir denk gelme olduysa, bende o isimde ki beyi ömrümde ilk defa gördüm. Okuyanlar şaşırmayın sonra, bilin diye yazıyorum Bedri oldu o karakter.

🪷🪷🪷🪷🪷🪷

Beklemek, çaresizce beklemek çok zordu. Tunç karısının ne yaptığını merak edip cevabını beklerken adeta ömründen ömür gitmişti. Koskocaman avukat Tunç Kılıçaslan'ın adeta tek düşündüğü bu olmuştu. O keskin zekası başka birşey düşünemez olmuştu.
Nihayet günler sonra gardiyan geldi
keyifli bir şekilde " komiser arkadaşın geldi " deyip alayla " sanırım boşanma dilekçesini gönderdi karın... Tabii ya akıllı davranıp, kabul etmiştir... Senin gibi geleceği bitmiş bir adamı ne yapacak... " dedi.

Tunç içten içe korksa da karısının boşanmayı kabul etmiş olma ihtimaliyle, yine de dimdik durup " kimin geleceği bitecek belli olmaz gardiyan...! " deyip alayla " karşınızda Tunç Kılıçaslan var unutmayın...! Ben uluslararası avukat Tunç olarak, yerde bana görünmeden akmak isteyen yılanın her hareketini bilirim...!" Dedi.

Gardiyan kahkaha atarak " o yüzden mi buradasın dahi avukat ?!" Dedi.

Tunç başını sallayarak " sana açıklama yaparak vaktimi kaybetmek istemiyorum çünkü ben hak edene veririm vaktimi...!" Deyip açık kapıdan tüm haşmetiyle dimdik yürüdü. Biraz zayıflasa da halen güçlü kuvvetli bir adamdı.

Gardiyan kızgın bir şekilde " birazdan bu heybetli halin yıkılınca görürüm seni avukat...!" Dedi ama Tunç hiç oralı olmadı.

Bu defa komiser Mustafa ile yüzyüze görüşme vardı. Ama odada gardiyanlar ve Şifa'nın abisi de vardı. Komiser Mustafa dostuna sarılıp " dostum kusuruma bakma artık... Benim acil olarak bir göreve gitmem gerekti o yüzden gelemedim ama döner dönmez ayağımın tozuyla sana geldim " dedi.

Tunç karşıda ki rengarenk tabloya baktı. Etrafı ruhu gibi karman cormandı ama ortasında küçücük bir güneş vardı. Sanki tablo bile Tunç için bir mesajdı.
" Emir demiri keser komiser... Elbette öncelik görevin ve ülkemiz..." dedi.

Komiser Mustafa üzgün arkadaşını daha fazla bekletmemek için keyifli bir şekilde " dostum karın boşanmayı kabul etmedi... Hatta dilekçeyi yırtıp attı... Cevriye annenim haberi olmasın kahrolur..." diye Şifa'nın tüm dediklerini aynen anlattı.

Tunç Kılıçaslan günler sonra nihayet rahat bir nefes almıştı. Kocaman gülerek Şifa'nın abisine baktı. Bedri kıpkırmızı olmuştu. " Bunları benim kardeşim demiş olamaz...!" Diye bağırınca zeki bir komiser olan Mustafa mesleği gereği anlamıştı birçok şeyi. Ama şu anda bunların ardında ki karanlık güce karşı elleri kolları bağlıydı. Ama şimdilik.

Fazla vakti kalmadığı için cebinde ki parayı çıkarıp uzattı " bunu da karın sana gönderdi Tunç... " dedi.

Tunç şaşkın bir şekilde " ben " deyip sustu ama şu anda tek düşündüğü karısının vefası ve sadakati, dedikleri güzel sözlerdi. Komiser Mustafa, Şifa'nın ürünlerinin patentini doktor Engin'e verdiğini dememişti. Çünkü farkındaydı ki etraf çakal sürüsü kanıyordu. Zaten Tunç'un tüm mal varlığına el konulmuştu şimdi bunu da açık edip riske atmak istememişti.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin