İkramıdır / 37

2.2K 276 584
                                    


En az 450 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah kardeşlerim...

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Şifa ve Tunç hiç konuşmadan eve geldiler. Şifa kocasının Nevin'e tüm dediklerini duymuştu lavaboya gidince ama zerre miktarı kalbinde bir kıpırdama olmamıştı, gururu dahi okşanmamıştı. Okşanmamıştı çünkü tüm onları diliyle haykırırırken kocasının kalbinde olmadığı gibi gözünde de bir cariyeden farksız olduğunu düşünüyordu. " Başka bir kadın kocasından bunları duysa en büyük aşk itirafı sayardı... Ama ben öylece üzüldüm konumumu bildiğim için..." diye düşünüyordu.

Arabadan iner inmez Pembe yenge, Atike hala " Tunç nihayet gelebildiniz!" Diyerek önlerine geldiler.
Tunç ve Şifa şaşırmışlardı. Ama Tunç kendine gelerek " ne güzel bir sürpriz bu?" Diyerek ikisinin de ellerini öpüp sarıldı. Şifa'da ellerini öpüp sarıldı. Güleyşa ve Şahin'de gelmişlerdi. Şifa kocaman gülümsedi Güleyşa'yı görünce özlemle sarıldılar.

" Ne zaman geldiniz Güleyşa? Bilseydim ben gitmezdim düğüne..."

" Yeni geldik Şifa " deyip kulağına eğilip
" ben kocamdan ayrı kalamam deyip peşine düştüğüm için kaynanam da kalkıp geldi. Sonra da Atike hala bende gideceğim artık Cevriye yengem ve kızlar hastalar... dedi. Ne yapsaydım Şifa sen söyle? Daha ne kadar kocamdan ayrı kalmam lazım? Evin kaba inşaatı ve ince işçiliği bitti... Artık olduğu kadarıyla otururuz... Benim gözümde eşya falan yok... Zamanla hepsi olur... Şimdilik düğünde takılan bileziklerim neye yetiyorsa ona alırız..." dedi üzgün bir şekilde.

Şifa başını sallayarak " Şahin abi ve sen mutlu olda gerisi hallolur canım..." dedi.

Atike hala boş durmayıp " yengem ve kızları hasta hasta bırakıp düğüne mi gittin sen Şifa?!" Dedi.

Şifa yutkunarak " hala " der demez Tunç kaşlarını kaldırıp " hala ben götürdüm Şifa'yı... Hem karım ne gerekiyorsa yaptı öyle gittik... " dedi.

Cevriye hanım solgun yüzüyle başını sallayarak " ben dedim oğlum karını da alıp git diye... Hem benim gelinim sorumluluklarının bilincinde Atike..." deyip şalından kayan şık broşunu düzeltip " gelinim bu eve hizmetçi veya hasta bakıcı olarak gelmedi... Benim oğlumun bugüne kadar bana getirdiği en güzel hediye gelinimdir..." deyince Şifa bu kadına daha ne kadar saygı ve sevgi duyacağını bilemez oluyordu.

Cevriye hanım tebessüm ederek
" gelinimin bizlere yaptığı herşey güzel birer ikramıdır... İkram içinde minnet duyulur ve teşekkür edilir...
Gelinin, kaynana ve kayın babaya bakma zorunluluğu yok... Bakmazsa günahı da yok... Bu bakımdan kendi oğulları sorumludur... Gelinin bakması ise tamamen insaniyeti ile ilgili bir durum... İyilik görmüşse zaten bakar... Ama kötülük görmüşse doğal olarak ilgilenmek istemez... Bununda bir günahı yoktur... Dinimiz, Rabbimizin indirdiği gibi, Peygamber Efendimizin tebliğ edip açıkladığı ve örnek olarak yaşadığı hükümlerin bütününün adıdır.
Bir evlat anne babasına itaat etmekle, onlara öf bile dememekle ve onlar yanında yaşlandıklarında onlara rahmet kanatlarını germekle onlara hayır dua etmekle emrolunmuştur..." dedi.

Şifa kaynanasının bu vakur tavırlarına hayrandı. Kırmadan dökmeden o asil ve otoriter tavrını koruyarak derdi diyeceklerini. Kendine, kim olursa olsun saygı duyurtan ama bir o kadar da halden anlayan mütevazi bir kadındı... Giyimiyle ve kuşamıylada asildi.
Tunç annesinin Şifa'yı nasıl bu kadar çok sevdiğine hayret ediyordu. Kaç defa şahit olmuştu üzenlerine titrediği iki kızınlarına karşı bile yeri geldiği zaman karısını savunurken.

Cevriye hanım ters ters bakan
eltisine ve görümcesine dönüp
Peygamber Efendimiz;
' Ana-babası, yanında yaşlandığı halde, onların rızalarını alamayıp cenneti kazanamayanın burnu sürtülsün...' (Tirmizî).
Yine bir Hadisi Şerifin de ;
' Allah Teâlâ'nın rızası, ana-babanın rızasında, gazabı da ana-babanın gazabındadır.' (Tirmizî). Bildirmiştir.
Vaktiyle bizlerde gençlik, evlattık, gelindik geçtik o yollardan da...
Anne baba huysuzluk yapmaları durumunda sadece sabredilip kibarca uyarılmalıdırlar, asla azarlanmamalıdırlar... Evden kovulmaları, aşağılanmaları, huzur evine yollanmaları haşa da küfre yakın bir günahtır. Bir erkek eşini anne babasının yapabileceği hamlık ve terbiyesizliklerden korumalıdır.
Eşinin yapacaklarından da anne ve babasını korumalıdır. Yani iş erkekte bitiyor yine... Tabii o başka bir konudur..." deyip kendinden emin bir şekilde " yani gelinime bir daha bu konuda sakın imada dahi bulunmayın... Benim gelinim zaten Allah rızasını bilir... Ama bende bir kaynana olarak Allah rızasını biliyorum ve geliminin bu evin hanımı ve oğlumun can yoldaşı, benimde kızım olduğunu bilip ona göre davranıyorum... Hem daha yeni evliler elbette gelecekler, başbaşa vakit geçirecekler... Bu günleri geri gelmeyecek ya..." dedi.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin