Öyle Keskin / 34

2.1K 296 517
                                    


En az 450 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah kardeşlerim...

Bu bölüm geçiş bölümü olarak yazıldı ki olaylar birbirine bağlansın...

🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Güven, öyle bir keskin öyle bir etkileyici bağdı ki, gözle görülür değildi bu haslet ama insanın benliğinde o kadar büyük bir yere sahipti ki... Birkez yıkıldı mı güven, insan kolay kolay kimseye inanamaz oluyordu. En küçük bir sarsıntı da oradan incinip, yakar yıkardı. İşte Tunç'ta tam böyle olmuştu. Gözle görülmeyen ama tüm benliğini etkisi altına almış güven duygusunu kaybetmişti bir çok kişiye karşı. Bunların içinde karısı Şifa'da başı çekenlerin içinde yer alıyordu.

Tunç gece annesiyle karısının konuşmasını duyduktan sonra evlere sığamayıp ve Şifa'ya bu öfke ile daha beter davranmamak için gizlice evden çıkıp yaylaya vurdu kendini.
Yüreği adeta bir yangın yeri misaliydi.

Şifa çekinerek odaya girince ışığı açtı.
" Yok nerede ki ?" Diyerek yerde ki serik yatağa baktı sonra da köşede ki mindelerin üzerine atılmış yastığa ve pikeye bakıp " ne sanmıştım ki?" Deyip akan gözyaşlarını silerek " adam benimle bir gece geçirdi diye gözünde ki konumum mu değişti... " deyip ellerini yüzüne kapatıp yere çökerek " cariyeler artık yok bilirdim ama varmış halen daha... Resmen Tunç Kılıçaslan'a cariye oldum... Gel dediğinde gelecek, git dediğinde gidecek... İtaat edecek, sorgulayamaz... birisiyim ben..." diye olduğu yerde saatlerce ağladı.

Yorgun bedeniyle daha fazla dayanamayıp rengarenk dokuma kilimin üzerine uzandı. " Kilimler bile rengarenk ama benim yüreğim zift gibi kapkara acılarla dolu..." dedi. Bulanan midesi iyice kötü etmişti. " İki üç gündür bir tuhafım canım da değişik bir şey istiyor ama ne bilemiyorum... Hava değişimi etkiledi sanırım..." dedi titreyen bedeniyle.

******
Herşey yine aynıydı Şifa için. Kocası bayram tatili bitinceye kadar eve gelmemişti yine kuzenleriyle yaylalardaydı. Yine hiç arayıp sormamıştı karısını. Şahin akşamları eve geliyordu ama Tunç gelmiyordu. Pembe yengesi bu durumu fırsat bilip imalı imalı laflar vurup durmuştu.

Cevriye hanımın umutları yine yerle bir olmuştu oğlu yine aynı olunca. Gelinin halinin de iyi olmadığını net bir şekilde görüyordu. Cemile ve Ceylan yine rahatsızlanmışlardı. Tunç bunu duyunca ancak gelmişti eve. Ablalarını alıp hasteneye götürmüştü. Karısı yokmuş gibi davranıyordu. Şifa kocasının bu tutarsız davranışları ile iyice çaresizdi. Dağ kulübesinde bir gece geçirdiği o adam değildi sanki. O şakacı adam gitmiş yine kaya gibi sert ve ciddi biri geriye gelmişti. Hatta etkisinden daha da ciddiydi.

İstanbul'a dönüş vakti gelince de yine aynıydı. Zorunda kalmadıkça karısına laf vermiyordu. Diyeceği zamanda yine ortaya konuşuyordu. Şifa'nın midesi iyice kötüydü" sanırım psikolojik sıkıntılarımdan dolayı böyleyim... Sıkıntı ve stres mideye vurur..." diyordu. Uçakla İstanbul'a geldiler yine.

****

Tatilden geldikten sonra yine doktorlar geldiler sürekli olarak eve. Cevriye hanım da iyi değildi bu kadar stresle. Şifa kaynanasının tansiyonu yüksek olduğu için yanında yatıyordu. Kadıncağız zor ayağa duruyordu. Lavaboya gidince bile kapısında bekleyip, banyosunu dahi yaptırıyordu.
Kaynanasının o zorlu geçen zifaf gecesinin sabahında ve sonrasında yaptıkları için bile yalnız bırakmak istemiyordu. Cevriye hanım gelinin bu vefalı hallerine dualar ediyordu sürekli olarak. Leğen getirip abdestini dahi aldırıyordu ayağa kalkacak takati olmadığı anlarda.

Bahçede ki boş köşeye de hepsi Kahramanmaraş'ta iken iki katlı şirin bir prefabrik ev gibi birşey yapılmıştı. Ama içini kimse görememişti. Tunç'a Şifa hariç diğerleri sormuştu " öylesine yaptırdım... Ama bir anda bir karara vardım şimdilik kapalı kalacak... İçi daha bitmedi o yüzden rica ediyorum ısrar etmeyin... Belki duruma göre söktürürüm de..." demişti.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin