Özlenenin Vay Haline!/ 44

2.6K 274 637
                                    

En az 500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah kardeşlerim...

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Özlem büyükse, özlenenin vay halineydi. Sitemler, nazlar kaçınılmaz oluyordu. Ama Tunç ve Şifa cephesinde kim özleyen kim özlenen belli değildi. Çünkü ikisi de hem özlenen hem özleyen olmuşlardı. Özlem büyüktü ikisinde de. Kendilerince birbirlerine olan kırgınlıkları da çok büyüktü.

Tunç göremediği karısıyla kaşlarını çatarak etrafa bakındı.
Cevriye hanım bu durumu fark edince gülerek " aradığın yatak odanızda " der demez Atike halası imalı imalı " zaten ne varsa orada, oradan çıktığı yok ki hanımın...!" Dedi.

Tunç başını sallayarak halasına baktı. Karısı ne yaparsa yapsın hep böyle olduklarını biliyordu artık. Cevriye hanım " Atike! Amacın ne ? Şifa tüm evin temizliğini yapıp duha namazını kılmaya çıktı..." dedi.

Tunç yorgun bir şekilde " ben odaya çıkıp bir duş alıp üzerimi değişeyim anne..." deyip gitti.

Şifa eli ayağı titreyerek yatak odaların da bekliyordu. Aynadaki yansımasına bakıp utanarak " ne yapacağım şimdi? Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum bile " diye düşünürken Tunç bir anda odaya daldı. Panik halinde ki güzel karısına bakıp yutkundu. Özlemle, mor elbise giyen ve üzerine krem rengi, leylak desenli yazma örtmüş olan karısını tepeden tırnağa süzerek kapıyı kapattı.

Şifa kocasının yüzüne bakıp yutkundu. Bir süre sessizce bekledi. Sanki herşey tamda şu anda bir ağır çekimdeydi.
Tunç karısının bu haline kızarak hiçbir şey demeden üzerini değişmeye başladı. Şifa çekingen bir şekilde " hoş geldin " dedi.

Tunç duyduğu kısık ama billur gibi sesle içi bir hoş olmuş halde " hoş buldum " dedi.

Şifa kocası tamamen soyununca başını önüne eğerek " ben aşağıya ineyim... Öğle yemeği hazırdı. Açsındır hemen hazırlarım..." deyip kocasının cevap vermesini beklemeden kaçarcasına odadan çıktı.

Tunç peşinden başını sallayarak " koca nasıl karşılanır bilmiyor sanki...! Zaten de hiç özlememiş belli ki...! İnsan bir sarılır değil mi?!" Dedi cayır cayır yanıyordu tüm bedeni zaten. Güzel karısını görünce daha da büyümüştü bu yangını. Bu yangını sağlıklı bir erkek olarak artık bedenine işkence eder olmuştu. Ve Tunç hiç iyi değildi...

Şifa kocası geldiği için mutluydu her şeye rağmen. Mutfağa girdi elini kalbinin üzerine koydu.
" Aynı çatı altında olduğu bilmek bile yetiyor... Sanki bu koca ev şimdi doldu gibi oldu benim için... İçimde ki yetim yanım yok oldu gitti..." deyip tabakları dolaptan almaya başladı.

Cevriye hanım mutfaktaki sesi duyunca oraya gitti. Şifa'yı kıpkırmızı olmuş bir şekilde iş yaparken görünce sessizce izledi bir süre. Gelinin utangaç ama gülen yüzünü görünce nihayet rahat bir nefes almıştı. Şifa kaynanasını görünce
" anne öğle oldu sayılır " deyip çekingen bir şekilde başını önüne eğerek " yemeği bahçede ki kamelyaya hazırlıyorum " dedi.

Cevriye hanım tebessüm ederek " iyi düşünmüşsün güzel gelinim benim " deyip yanına varıp " biliyor musun kızım seni böyle görünce çok mutlu oluyorum " deyip yutkunarak " ben bu dünyadan göçüp gitsem " der demez Şifa kaşlarını çatarak " Allah gecinden versin annem " dedi duygulanarak.

Cevriye hanım iç çekerek " senden önce hep düşünürdüm, ben bu çocuklarımı kime bırakırım... Kim onları böyle çekip çevirecek... Kim onları benim kadar düşünecek... Kim iki hasta kızıma ve omuzlarına dağları yüklenmiş oğluma destek olacak diye... Ama artık içim rahat..." dedi kalbi mutmain bir şekilde.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin