En az 450 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah kardeşlerim...
Şarkı da tam Tunç'luk...😁
🌷🌷🌷🌷🌷🌷
Tunç tüm haşmetiyle karısının karşısında ki sandalyeye oturdu.
" Öyle bir yedin ki acıktım ben de" dedi. Şifa öksürüğü geçsin diye su içip
" sende ye o zaman var hepsinden " deyince Tunç daha fazla dayanamayarak karısının önünde ki tabağı ve kaşığı, çayı alıp yemeye başladı.Şifa gözlerini kocaman açarak " sana yeni tabak ve kaşık, bardak verseydim " der demez Tunç turşudan ağzına atıp
" sen kendine yenilerini al bunlar iyi " dedi. Şifa kocasının bu huyuna çok şaşırıyordu. Çünkü genellikle suyu bitmiş olsa dahi önünde ki yarım bardağını alıp içiyordu. Defalarca çayına kahvesine, tabağında ki yemeğe bile bunu yapmıştı " sen kendine yenisini koy..." derdi.Dolaptan kendine tabak ve kaşık, bardak almak için kalktı. Tunç karısının ince beline ve zayıf olsa bile dolgun olan kalçalarına bakıp yutkundu.
Şifa utansa bile canı fena halde kısır çektiği için oturup yemeye başladı. Tunç tebessüm ederek " seni ilk defa böyle yemek yerken görüyorum " dedi.Şifa çayından içerek " ne bileyim bu aralar böyleyim olur olmadık vakitlerde aklıma değişik şeyler geliyor..." dedi utanarak.
Tunç karısının gözlerine bakıp " niye utanıyorsun ki canının istediği neyse yap ye... Sana birşey diyen mi var ?" Dedi.
Şifa tebessüm ederek " teşekkür
ederim " dedi. Kahramanmaraş'tan geldiklerinden beri ilk defa başbaşa kalıp az da olsa konuşmuşlardı.Tunç karısının giydiği, bedenini tam kavrayan kısa kollu ve dizinin altına kadar olan pembe renkli penye gecelikle ve dağınık topuzuna bakıp bakıp iç çekiyordu. Çünkü çok güzel görünüyordu.
Şifa yemekleri bitince masayı
toplamaya başladı.
Tunç pek kısır yemezdi ama karısı öyle güzel yemişti ki, oda iştahla yemişti.
" Ama Allah için güzelde yapmış... El lezzeti güzel ve yaptığını temiz yapıyor..." dedi içinden. Kendi kendine gülümsedi. Ayağa kalkıp karısının bulaşıkların içini alışana baktı. Karısının tavırları gün geçtikçe ona çekilmesine neden oluyordu... İster istemez tüm benliğini sarmış ve Tunç'a hiçbir söz hakkı bırakmamıştı bile ne kadar kabul etmek istemesede.Ancak hep olduğu gibi, yüreğinde ki kırgınlığı ve güvensizliği yine kendini belli ediyordu bir şekilde. Tunç'un
içinde o kadar büyük fırtınalar kopuyordu ki, kimseler farkında değildi. Karısının annesine ve ablalarına da ne kadar iyi baktığını görüyordu. Bir taraftan da fark ediyordu ki, artık annesi ve ablaları için gözü arkada kalmıyordu. Defalarca bebekler gibi annesini yıkayıp giydirirken görmüştü. Ablalarına da sürekli birşeyler kaynatıp içiriyordu doktorlarına sorarak.Tunç bazen kendine şaşırıp kalıyordu. Karısının gece karası hüzünlü güzel gözlerini bir an olsun akıldan atamıyor olmuştu. Tunç şimdilik bilmiyordu ama
akıldan çıkmayan güzel gözleri gibi gönülhanesinden de çıkmayacaktı bir ömür boyu karısı.Makineye bulaşıkları dizen Şifa kocasının kendini izlediğinden bihaberdi. Sesi çıkmayınca gitti sanmıştı ama dönüp bakamamıştı da eli ayağı onu görünce istemsiz bir şekilde titrediği için. Tunç farkın da olmadan kalkıp karısının ardına çoktan gelmişti bile.
Şifa tezgahı temizleyip, masayı silmek için dönünce kocasını fark etti. Tam ardındaydı. Tüm bedeni titrerken, yüreği amansız bir tempoyla çoktan atmaya başlamıştı. " Derdi ney bu adamın da sessiz bir şekilde ardıma kadar girmiş " dedi içinden.Tunç karısının güzel yüzüne yukarıdan baktı. Şifa heyecanla elini kaldırınca yan tarafında ki cam sürahiyi çarptı. Tunç hemen ileri atılmış ve sürahinin yere karısının ayağına düşmesine engel olmuştu. Sürahiyi tezgaha koyup karısına iyice yaklaştı tezgahla kendi arasına sıkıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )
SpiritualNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 19 yasında ki Şifa kı...