500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah....🪷🪷🪷🪷🪷🪷
" Ayrılıkta sevdaya dahil miydi? Peki acı çekmekte sevdanın kurallarından biri miydi? Sevda niçin bu kadar zor olmak zorundaydı? Aşk sadece tende miydi? Herkesin kolayca yaptığı şeyi ben niye yapamıyorum? Ben kusurlu muyum? Ben gerçek bir kadın değil miyim? Kocamı mutlu edemiyor muydum bunca yıldır? " diye diye ve ağlayarak yürek yangın ile öğleye doğru Kahramanmaraş'a gelmişti Güleyşa.
Evlerine doğru yürürken etrafta ki insanlara bakarken sanki herşeyi biliyorlarmış ve yargılayarak bakıyorlar gibiydi. Bazıları hoş geldin Güleyşa diyordu... Bazıları niçin yalnız geldiğini... Bazıları büyüklerini... Bazıları kocasının nerede olduğunu soruyordu. Güleyşa yorgun ruhu ve diliyle kısacık cevaplar vererek yoluna devam etmişti.
Elinde ki küçücük valizi o kadar ağır geliyordu ki " sanki içinde dağlar var haa!" Deyip birde ona ağladı.
" Ben evimden ayrılırken dağlar kadar büyük sevdamı bu valize yükleyipte geldim...! Bundan sonra halim harap benim...!" Dedi.Kılıçaslan'ların evlerinin önüne gelince düğünlerinin yapıldığı kocaman bahçeye baktı. Sanki o anlar şu anda tam gözünün önünde gibiydi. Eliyle işaret ederek " yakışıklı yarim, Şahin'im nasılda gülüyor... Arkadaşları geldiler kolundan tuttular gelin arabasının önüne çıkardılar. Çalan davullar eşliğinde halay çektiler... Şahin yakışıklı... Şahin mutlu... Şahin sevdiğine kavuştu, aldı evine getirdi... Şahin daha sonra zeybek oynadı sevdiği kızın önünde... Güleyşa'nın gözleri dolu dolu kalbi vuslata kavuştuğu için
çırpınıyor... " dedi eliyle kalbine vurarak " gelin Güleyşa bahçeden içeri girmiyor... Kayınbabası
' aslanlar gibi oğlan verdim sana gelinim... Daha ne olsun...' diyor... Güleyşa hemencecik giriyor O Şahin'den gayrı birşey istemiyor ki..." dedi.Hıçkırarak yine eliyle işaret etti " tam şurada kurulan nikah masasında oturan gelin Güleyşa ve damat Şahin ne kadarda mutlular... Gülüyorlar... Gelen konuklarının tebriklerini alıyorlar... Güleyşa utanıyor ama çok mutlu... Nasıl mutlu olmasın küçücük yaşında kendine sonsuza dek prens ilan ettiği Şahin kocası olmuş..." valizini yere attı. Artık kimseleri gözü görmüyordu bile.
Gören herkes şaşkın bir şekilde Güleyşa'ya bakıyordu. Aralarında konuşuyorlardı.Güleyşa iyi değildi... Güleyşa çökmüştü. Güleyşa etrafında ki dedikoducu insanları göremez haldeydi... Fitnelerini duyamayacak kadar kopmuştu hayattan. Güleyşa ölmek istiyordu ama isteyince de hemen ölünmüyordu ki vade dolmayınca.
Dertli bir " ahhh!" Çekti içinden.
Yine eliyle bu evde ki yatak odalarının camını işaret edip " bilmiyorlar ki olacakları... Çok değil bir kaç saat sonra dünyaları başlarına yıkılacak... O koca sevdanın üzerine kara bulutlar çökecek hemde hiç çekilmeyecek üzerlerinden..." deyip bir " ahhh!" Daha çekip " o gün deseler koca sevdanı bir bavula koyup ağlaya ağlaya baba evine döneceksin inanır mıydın?" Dedi.
" Güleyşa!" Diye feryat ederek gelen annesi bir hışımla kolundan tutup adeta öldürecek gibi " kalk !" Diye bağırdı.
Güleyşa yaşlı gözlerle baktı.
" Ne bu halin kalk !" Dedi.
Ama Güleyşa yine kalkmadı. Bu defa ablaları ve yengesi gelip kolundan tutup zorla kaldırdılar.Annesi Bahriye etraftaki kalabalığa bakıp " ne var ya?! Sizin işiniz gücünüz yok mu?! Kızım gebeydi yavrusunu kaybetti...! İyi değil ondan böyle...! Kimselerin haberi yokken de bize gelmiş...! Annesinin kollarında aramış teselliyi...!" Dedi. Külliyen yalandı. Komşularının küçük kızı " Bahriye teyze Güleyşa ablam gelmiş... Sanki bizim Deli amca gibi bir tuhaftı..." dediği için koşarak gelmişlerdi. Zaten yakınlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )
SpiritualNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 19 yasında ki Şifa kı...