Yoklar !/ 52

2.1K 307 613
                                    


500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah...

Bu defa onca, bilinçli okura rağmen sınırı dolması da içimden geldi attım.
Ama bu bölüme en az 500 yorum ve üstü sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah.

🪷🪷🪷🪷🪷

Şifa günlerdir kocasını gördüğü için hem çok mutluydu hemde bir o kadar korku içindeydi " ya yakalanırsa ya da düşmanları bir zarar verirse ne olur halimiz..." diye. Düşük yapmasının üzerinden artık kırk gün geçmiş lohusa sayıldığı süre bitmişti. Hacet namazları kılıp kocası için dualar ediyordu manevi olarak destek vermek için. Özlemişti de yine hemde çok. O günden beri ne sesini duymuş ne de yüzünü görmüştü.

Yatağına yattı aklında ki düşüncelerle. Ne yaparsa yapsın yine uyku girmeyen gözleriyle başbaşa kalmıştı. Yavaşça yataktan kalkıp dolaptaki çantasını aldı. İçinde ki boşanma dilekçesini okudu ağlayarak. Son görüşmelerin de kocasını boşanma dilekçesini imzalamaması konusunda bir tuhaf görmüştü. Alınmıştı bu davranışına hemde çok. Yüreği sızlayarak " ne olur ne olmaz... Şayet bu zorlu günler bittikten sonra yine boşanmak isterse daha fazla yük olmam kabul ederim... " diye düşündüğü için yeni bir boşanma dilekçesini hazırlayıp çantasına koymuştu kocasının gönderdiğini yırtıp attığı için. Ama çantasının gizli bölmesinde taşıdığı bu boşanma dilekçesi adeta ölüm fermanı gibiydi Şifa için. Böyle bir şey gerçekleşirse ne yapacağını bilemez bir hal içindeydi. Kocası olmadan ne yapacağını düşünüp duruyordu. " Sanki, hayatımda hep o varmış gibi hissediyorum kendimi..." diyerek geçiyordu neredeyse her anı. Kaynanasından ve bu süreçte çok iyi birer kardeş oldukları görümcelerinden, Güleyşa'dan, hatta Pembe yengesinden ve Atike halasından bile ayrılmak istemiyordu. Yıllar yılı yaşlı babaannesinden başka ailesi olmayan o garip kıza kocaman bir aile olmuştu Kılıçaslan'lar.

Cevriye hanımın bir türlü geçmek bilmeyen öksürük sesi yine gelince elleri titreyerek dilekçeyi yerine koyup ayağa kalktı. Geceliğinin üzerine feracesini giyip yazmasını da başına örttü. Odasından çıkıp mutfağa girdi. Ocağa süt koyup aldığı baharatları ve çam balını çıkardı. Herşeyi almıştı bu evde olduğu sürece Cevriye annesi ve görümceleri, kendisi de kimseye yük olmamak için. Şahin ve Güleyşa, diğerleri kızsa da " bırakında böyle bari kendimi iyi hissedeyim..." diyordu.

Elindeki şifa deposu altın sütle kaynanasının odasına girdi. İki görümcesi de annelerinin öksürük sesi gelince odasına gelmişlerdi. Cevriye hanım yatağından doğrulup " senide mi uyandırdım gelinim ?" Dedi öldürmekten kısılmış sesiyle. Gelininin elinde ki süte bakıp sızlayan kalbiyle
" ah kızım bir gecede kaç defa uyanıp türlü türlü şeyler yapıp içiriyorsun. Sanki bebeğin varmış gibi uyanıp duruyorsun " der demez Şifa gözleri dolu dolu " bunu iç annem " deyip uzattı.

Cevriye hanım kırdığı potu düzeltmek için " kusuruma bakma gelinim " dedi dolu dolu gözleriyle.
Cemile ve Ceylan'da dolan gözleriyle başlarını önlerine eğdiler. Cevriye hanım ağlayarak " hakkını helâl et gelinim emeğin çok üzerimizde " dedi.

Şifa hüzünlü sesiyle " ne hakkı annem afiyet şifa olsun " deyip yutkunarak
" sen uyandırmadın ki beni. Ben yine
uyuyamadım" deyip mor nevresim  takımları olan kaynanasının yatağına bakıp " yatak bedenime dar geliyor artık... Aklımın almadığı biz bu hale nasıl düştük... Tunç nasıl bu kadar düşman sahibi oldu hayret ediyorum..." diyerek çaresiz bir şekilde " kocam için çok endişeliyim anne... Elimde değil buna mani olamıyorum..." dedi.

Cevriye hanım iç çekerek " korkularını görüyorum güzel gelinim... Bende aynı şekildeyim ama geçecek bu günler... Bugünlerde de vardır mutlaka bir hikmet..." dedi gelinini teselli etmek için.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin