Misafirler Gidiyorlar / 18

2.4K 293 474
                                    

En az 350 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah...

Bugün bölüm atmayacaktım ama kızım biraz rahatsız olduğu için yanında ara ara yazdım. Salgın varmış yine sanırım. İnatçı bir öksürük var resmen tıkıyor çocuğu. Ama ufak tefek şeyler gelir geçer Rabbim beterinden korusun hepimizi...

🪷🪷🪷🪷🪷🪷

Tunç giyinme odasına girince karısının koltuğa kıvrılıp uyuyor olduğunu görünce kaşlarını çatarak önüne geldi. Siyah uzun saçları adeta bir tablo misali yastığın üzerine dağılmıştı. Sağ elinin avucu yanağının altındaydı. Bir eli de karnının üzerinde, üstünde ki pike bacak arasında toplanmıştı, sere serpe haline bakıp dudaklarını ısırıp " yok öyle yağma küçük hanım, senin için asıl mesaiyi yatakta başlatacağım " dedi içinden. Elini koluna uzatıp itekleyeceği sırada Şifa karnının üzerinde ki elini atarken kocasının elinin üzerine attı.

Tunç yüreği bir hoş olmuş şekilde kalakaldı küçük ve narin elinin temasıyla. Şu anda karısını çok istemesine rağmen kıyamayarak " neyse bu gecelik böyle olsun..." deyip elini tutup çekerek, yavaşça geri çıktı. Nefes nefese  vücudunda ki yanan ateşe mani olamayarak " bir soğuk duş alsam iyi olacak gibi " deyip yutkunarak banyoya girdi. Ama yapamıyordu kendini zor tutuyordu gidip karısını kucaklayıp yatağa atmamak için. Farkındaydı ki, bir defa tenini ve kokusunu hissetmişti, almıştı, tatmıştı bir erkek olarak tüm duyguları. Kendisi içinde bir ilkti ama sanki hep tanıdık bir histi yaşadıkları içindeki ilkel erkeklik hormonları sebebiyle.

******

Şifa yorgun gözlerini açınca ilk olarak nerede olduğunu idrak etmek ister gibi bakındı. " Saat kaç ki?" Deyip telefonuna bakınca " sabah ezanı okunmak üzere... Ne zaman geçti vakit?" Deyip yavaşça yataktan kalkıp, koltuğu topladı. Dolaptan modacı Afife hanımın gönderdi siparişlerin içinden siyah şifon piliseli eteğini ve üzerine de kırmızı gömleğini aldı. Kaynanası neredeyse iki koca bohça dolusu oyalı ve boncuklu yazma, patik, yelek... vermişti " özene bezene oğlumun karısına hazırlamıştım ama sana nasipmiş... İyiki de kıymet bilmez iki yüzlülüre nasip olmadı..." demişti. Aslında Balıkesir'deki köy evlerinde babaannesinin oturduğu yerden torununa yaptığı çeyizleri de vardı bir sandıkta, kendisi de yapmıştı birşeyler binbir çeşit güzel hayaller kurarak ama herşey bambaşka olmuştu.

Şık bohçanın içinden siyah, kırmızı çiçekli kenarı oyalı yazmasını alıp adeta parmak uçlarına basa basa giyinme odasından çıktı." Gece geldi mi acaba? Sesini de duymadım" diyerek yatağa bakınca kıpkırmızı geçti. Çünkü kocası üstü açık sadece bir şortla yatıyordu. Koca cüssesi yatağın yarısından fazlasını kaplamıştı adeta. " Tövbe Bismillah !"deyip kendi kendine utanarak " en iyisi ben inip alt kattaki banyoda duşumu alıp giyineyim..." deyip yavaşça çıktı.

Alt kattaki banyoda hızlıca duşunu alıp giyindi. Sabah ezanı okunduğu için namazını da kılıp doğruca mutfağa girdi. Haşlamaya yumurta koydu. Meyve ve çikolatayla yemek için pankek yaptı. Kahvaltılık zeytinleri, peynirleri, mezeleri, sosları, reçelleri, helvaları, balları, kaymakları, domates ve salatalık, yeşillikler, pastırma ve kavurmadan da çıkardı, şık kahvaltılık takımlarına koydu. Akşamdan kalan böreği de ısıtıp biber de közledi.
Yine aynı şekilde misafir odasında ki masayı açıp üzerine özenli bir şekilde hazırladı." Çeşit çok olduğu için masa yine doldu taştı. Herşeyden en az üç çeşit var şükür..." dedi. Çayı da demleyip altını kıstı.

Üst kattan zaten yavaş yavaş sesler duyuluyordu " kalktılar sanırım... Dün erkenden yola çıkacaklarını söylemişlerdi. Acaba Tunç namaza kalktımı ki?" Deyip elini düşünerek çenesine koydu. " Kalkmıştır canım ben yokken kim kaldırıyordu ki?" diye düşünürken mutfağa Cevriye hanım geldi.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin