Bazı Adamlar / 83

3.2K 272 571
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar Bismillahirrahmanirrahim diyerek başlıyorum...

500 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah kardeşlerim...

Merak ediyorum yorumlarınızı... Bakalım uzun süren zamanda neler yaptınız nasılsınız...😍
Ben iyiyim hamd olsun...

🪷🪷🪷🪷🪷🪷

Şifa, yıllar yılı karalar çalınmış ömrüne
şer gibi görünen bir hikmetle dahil olan sevdiği adama, can parçası yavrularının babalarına, ömrünün devamı olan kocasına utanarakta olsa telefonunda ki Nevin'e ait olan iğrenç ötesi videoyu gösterince Tunç dehşete düşmüştü.

" Tahminlerim doğru çıktı " dedi içinden.

Şifa kocasının dehşete düşmesine rağmen şaşırmamış olmasını çok ilginç bulmuştu. Çekingen sesiyle
" Tunç " deyip dertli bir iç çekerek
gözleri yerde olan kocasına dikkatli bir şekilde bakıp " sen bu olay karşısında böyle kalmazsın sanmıştım... " dedi.

Tunç karısının gözlerine hüzünle bakıp
" Şifa " dedi. Boğazını temizledi.
" Sen bu olayı görmedin ve duymadın... Aramızda kalsın..." Düşünceli bir şekilde
" sen yavrularımıza ve kendine iyi bak, unut bu olayı..." dedi.

Şifa kocasının bu tavrıyla ne düşüneceğini bilemeyip " ama " der demez Tunç ayağa kalkıp " aması yok Şifa... Ne dediysem o..." deyip konuşmasına fırsat vermeden odadan çıkıp gitti.

Şifa yüreğine çöken acı ve kıskançlıkla, bilinmezlikle kalakaldı.
Tüm vücuduna tarifi imkansız acı bir gerçek sirayet etmişti. Titreyen göz bebekleriyle " acı ama gerçek şu ki Nevin bir zamanlar kocamın sevdiği ve nişanlısı olan kadındı..." Akan gözyaşlarını tutamadı " belki de bir zamanlar sevdiği kadın değildir..." deyip mecal kalmayan dizlerinin üzerine çöktü. " Belki halen daha sevdiği ve kalbinin sahibi olan tek kadın Nevin'dir..." dedi.

******

Haftalardır Şifa'nın mutluluğu ellerinden alınmış, yerine gönlüne ve hayatına dolan koca bir boşluk bahşedilmişti. Tek dayanağı yavruları olmuştu. Çünkü Tunç haftalardır çok durgundu, dalıp dalıp gidiyordu. Yavrularıyla can buluyordu adeta. Şifa'yla eskisi kadar çok konuşmuyordu. Sadece Şifa ile de değil ailesi ile de aynıydı. Soranlara " işlerim yoğun... Yorgunum... Başım ağrıyor..." deyip uzatmadan kapatıyordu sohbeti. Çoğunda geceleri ya ofiste olurdu ya da çalışma odasında olurdu.
Cevriye hanım ve kızları Şifa'nın çok üzgün olduğunu görüp Tunç'un haline içten içe kızıyorlardı. " Nazar değdi bizim çifte kumrulara..." diye kahroluyorlardı.

Şifa, hâlen daha bütün bu olanlara bir anlam vermeye çalışıyordu.
Kocasının söyledikleri aklının en ücra köşelerinde yankı yaparken, Nevin'in de tüm o arsız görüntülerinden kurtulmak için büyük mücadele veriyordu. İbadetlerine daha çok düşmüştü. Rabbin'in şefkatine atmıştı kendini. Kimselere diyemediklerini sadece Rabbin'e anlatırken rahatlıyordu. Bazen " Allah'ım!" Deyip elleri açık susup kalıyordu, sonrası uzun bir sessizlik olup dilinden ağzından tek bir kelime dökülmüyordu. Ama biliyordu ki ve anlıyordu ki, yaralı olan kulu konuşmadan anlayan bir Rabbi vardı.
" Ey Allah'ım! Mülk Süresi 13. Ayeti Kerime de ' ... Hiç şüphesiz' O ' Gönüllerde saklı olanı bilir ' bildirdiğin gibi sen biliyorsun halimi..." diyordu.
Sessiz bir şekilde bekliyordu Rabbin'in vereceği ödülünü. Her gecenin bir sabahı vardı. Sabahın ödülü karanlıktan aydınlığa doğan güneşti. Şifa'da bekliyordu karanlığını aydınlatacak güneşini. İnancı tamdı. Kocasıyla kavga etse işler daha kötü olacaktı o yüzden sükut vurmuştu diline. Elbette doğru zamanı bekliyordu yüreğindekileri kocasının yüzüne demek için. Bu olayda da konuşmazsa artık patlayacaktı adeta.

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin