BESTE"Lütfen anne..." Gözlerimi kapalı banyo kapısından ayırmadan gerginlikle iç çektim.
Boran'nın banyodan çıkıp anneme zavallı bir köpek yavrusu gibi yalvardığımı duymasını istemiyordum. İkimiz için de güçlü durmaya çabalıyordum.
"Onu bırakmak istemiyorum."
Annem hâlâ konserden sonra okulumu değiştirme konusunda ısrarcıydı. Yalvarışlarım ve gözyaşlarım onun taşlamış kalbine tesir etmemişti. Bizi ayırmaya kararlıydı. Annemle ilgili bildiğim bir şey varsa o da istediğini elde edemediğinde oldukça soğuk olabildiğiydi. Ve Behçet amcayı istediğini biliyordum. Annemi seviyor olsam da Boranı da seviyordum.
Banyonun kapısı açılınca telefon konuşmasını hızla sonlandırdım.
"Seni sonra ararım. Tamam. Konserde görüşürüz." Telefonu kapattığımda odanın öteki ucunda duran Boran'a baktım.
Çıplak göğsü hâlâ hafif nemliydi. Altına koyu renk bir şort giymişti ve nemli saçları alnına dökülmüştü. Bu manzara içinde bulunduğum çileyi biraz olsun çekilebilir bir hâle getiriyordu.
Islak dudaklarını hafifçe kıvırarak gülümsemesine rağmen gözlerindeki hüznü görebiliyordum. "Ne oldu? İyi misin?"
Başımı onaylarcasına sallayıp gülümsemeye çalıştım. "Evet. Sen iyi misin?"
"Bunu bana gerçekten soruyor musun yeşil gözlü?" diyerek şifonyerine yöneldi. Her zamanki alışkanlığıyla alt dudağını emerek altın rengi küpelerini takmaya başladı.
İçten içe kara kara düşünüyor olmalıydı.
Küpelerini ve bilekliklerini taktıktan sonra yanıma gelip yatağa oturduğunda duş jelinin, deodorantın ve teninin birbirine karışan kokusunu aldım.
Yan profilini inceleyerek, "Giyinmeyecek misin?" diye usulca sordum. Kirpikleri çok daha uzun görünüyordu. "Konsere birkaç saat kaldı."
Aslında ona ait olmayan bir tonda, "Evet," diye cevap verdikten sonra yataktan kalkıp çekmecesine giderek birkaç parça kıyafet çıkardı.
Yataktan kalkarken, "Boran..." dedim.
Boran parmaklarını saçlarının arasından geçirerek arkasını dönüp kıyafetleri yakındaki sandalyeye koydu.
"İyi olacağız. Endişelenme, tamam mı?" Ondan çok kendimi ikna etmek için konuştum.
"Bakalım." Yine tereddütle gülümseyerek başını salladı.
Yanına gidip kollarımı nemli gövdesine sararak başımı çıplak göğsüne yasladım. Harika bir histi. Sıcak ama aynı zamanda soğuktu. Kalbi tahmin ettiğimden daha hızlı atarken aşikâr endişesi yüzünden ağlayabilirdim.
"Gerçekten. Her şey yoluna girecek, tamam mı?"
Boran elini kaldırıp parmaklarını saçlarımın arasından geçirdi. Çenesini başımın tepesine dayayıp beni öptükten sonra, "Seni seviyorum," diye mırıldandı.
Odanın enerjisi aniden durgunlaşınca dünyanın da bizimle durduğunu hissettim.
Beni sevdiğini ilk defa söylemiyor olmasına rağmen kalbim delicesine hızlandı. Çünkü bu sefer çok anlamlı ve derin bir şekilde söylemişti. Yanan gözlerimi kapattım. Hazır olduğunda seni sevdiğini söyleyecek. Kendime bunu söylemiştim. Ve Boran Ozansoy sonunda bunu söylemek için hazır hissetmişti.
Ve ben bunu duymak için uzun zamandır hazırdım.
***
Selin, "Çok heyecanlıyım! Sana güveniyorum, Beste. Hepimizi gururlandıracağını biliyorum," diye cıvıldarken ben de kalın kırmızı perdelerin ardından insanlarla dolu salona bakarak güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...