81- Gizli

2.7K 244 76
                                    



"Ve gözleriyle gülümseyebiliyor, biliyor musun? Hele bir de güldüğü zaman... Allahım, bir gece ikiye kadar konuşmuştuk ve bana şöyle demişti..."

Annem bana Behçet amcanın en sevdiği yönlerini anlatıp dururken ben bitmek bilmeyen bir suçluluk duygusunun içinde debeleniyordum. Ondan bahsederken yüzünün mutlulukla parlamasını görmek, onun saadetini elinden çekip alıyormuşum gibi hissettiriyordu. Onların evine yaptığımız bu araba yolculuğunun bir an önce bitmesini istiyordum. Ama oraya vardığımızda her şeyin çok daha kötü olacağını biliyordum.

Önce biz Boran'la birbirimizi bulmuş olsak da onların mutluluğuna mâni oluyormuş gibi hissetmekten kendimi alamıyordum.

"Beni dinliyor musun, Beste?"

Annemin sesini duyunca daldığım düşüncelerimden uzaklaşıp zoraki bir gülümsemeyle ona baktım. "Ah, evet. Sadece... Onun gülüşünden bahsedince dikkatim dağıldı."

Güldü. "Bundan bahsedeli dakikalar oldu, Beste. Kafede buluştuğumuz zamanı duymadın o zaman?"

Kafede mi buluşmuşlardı? Tüm bunlar olurken ben neredeydim? Belli ki okuldaydım.

"Kafede buluşup kahve içtik ve bana anaokulunda kaydıraktan düştüğü ve bisiklete binmeyi öğrendiği utanç verici anılarını anlattı." Kahkaha attı. "İki kere düşmüş."

Hafifçe gülümsedim. "Ondan çok hoşlanıyor gibisin."

Bu işkenceyi kendime neden yaptığımı bilmiyordum. Vereceği cevap beni daha da üzecekti.

"Evet..." Liseli bir kız edasıyla gülümsedi. "O kadar mı belli ediyorum?"

Behçet amca ile tanıştıktan sonra on yaş gençleştiğini fark ettim. Demek ki ona gerçekten yeniden yaşadığını hissettirebiliyordu.

"Peki, tamam, benden yeterince bahsettik. Seçtiğin şarkıyı okuldaki kıza söyledin mi?" Gönülsüzce konuyu değiştirdi.

"Kime, Selin'e mi? Evet söyledim. Bu salı provamız var."

"Güzel." Gözlerinin içi parladı. "Okulda aktif olmana, farklı aktiviteler ve kulüplerle uğraşmana bayılıyorum. Böylelikle o serserilerden uzak durmuş oluyorsun."

Arabayla evin bahçesine girdiğimiz anda kalbim tekledi.

Emniyet kemerini çözerken, "Konser ne zaman?" diye sordu.

"Yaklaşık üç hafta sonra. Selin henüz fazla prova yapamadığımız için süreyi uzatmayı düşünüyor."

"Ah, güzel. Bunun için sabırsızlanıyorum bebeğim."

Gülümsedim. "Teşekkürler anne."

Arabadan inip kapı eşiğine doğru ilerledik. Zili çalmamızdan birkaç saniye sonra Behçet amca parlak bir gülümsemeyle kapıyı açtı. Onunla göz göze geldiğimizde biraz garip hissettim. Konuşmamızı hatırlıyor olmalıydı.

"İçeri buyurun hanımlar." İçeri geçmemiz için kenara çekildiğinde annem cilveli bir tavırla saçını kulağının arkasına aldı.

"Yemek neredeyse hazır. İyi zamanlama." Bizi geniş yemek odasına yönlendirdiğinde masada yerlerimizi aldık.

Annem durduk yere gülümsemeye ve en ufak şeylere kıkırdamaya başlayınca gerildim.

Refleks olarak, "Boran nerede?" diye sorduğum anda yüzüm kızardı. Sorumun garip kaçmadığını umsam da annemin ifadesi garip olduğunu söylüyordu. Sandalyeme sindim.

Biraz gerilerek, "Birazdan bize katılır," diye cevap verdi.

Boran o anda sorumu duymuş gibi yemek odasına giriş yaptı. Göz göze geldiğimiz anda dünyada artık sadece ikimiz kalmışız ve diğer her şey yok olmuş gibi hissettim. Beyaz bir atlet, siyah bir şort giymişti ve kolları onu son gördüğümden daha kaslı duruyordu.

SAVRUK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin