Konser AkşamıÜÇÜNCÜ ŞAHIS
Salonun koridorunda Tina ve Yuna'yla sohbete dalmış Nisan'ın çantasındaki telefonu titredi.
Konser bir saat önce bitmiş, Beste annesiyle konuşmaya gitmiş, Boran sırra kadem basmış ve gece daha yeni başlamıştı, bu yüzden yakın zamanda odasına dönmek gibi bir niyeti yoktu.
Parlayan gözleriyle gülümseyerek gümüş el çantasındaki telefonunu çıkarıp ekran kilidini açınca mesaj atanın Cem olduğunu gördü.
Gözleriyle onun mesajını okurken yüksek sesle yutkundu.
Cem: Dışarıda konuşabilir miyiz?
Başını kaldırıp salonun öteki ucuna bakınca Cem'in salonun duvarına yaslanmış beklediğini gördü.
Siyah smokini, yeşil gömleği ve kıyafetine yakışmış dağınık saçlarıyla nefes kesici görünüyordu.O sırada gülümseyen Kaan, Cem'in koluna dokunup onunla vedalaşınca Cem dikkatini misafire çevirdi.
Cem, asla ona yâr olmayacağını bildiği Nisan'ı düşünmemek için bütün akşamı Beste'nin arkadaşını ağırlayarak geçirmişti.
Ondan kelimelerle ifade edemeyeceği kadar çok hoşlanıyordu, hem de sarhoş olup yattıkları gecenin çok daha öncesinden beri. Ama Nisan'ın ona o gözle bakmadığını ve belki de hiçbir zaman öyle bakmayacağını biliyordu. Son birkaç haftadır bunu kabullenmeye başlamıştı. Her ne kadar geçen gün söyledikleri küçücük umut ışığını zayıflatmış olsa da bu akşam ona yüreğini açmak istiyordu.
"Geçen yıl o partide olanları bu kadar ciddiye alma Cem, lütfen. Sarhoştuk."
Yine de umudu tamamen tükenmiş değildi, hâlâ denemek istiyordu.
Onunla etraflıca konuşmak ve gerçek hislerini paylaşmak istiyordu. Cem her zaman ona şakacı bir tavırla yürümüştü, Nisan belki de onu bu yüzden ciddiye almamıştı.
Ama bu akşam ona ciddiyetini göstermek istiyordu. Son derece ciddiydi. Hisleriyle ilgili.
Mesajı tekrar okuyan Nisan'ın karnı heyecandan burkuldu. Dışarıda konuşmak. Bunun ne anlama geldiğini biliyordu.
Arkadaşının dalgınlığını fark eden Yuna, dikkatini çekmek için onu dürterek, "İyi misin?" diye sordu.
Nisan kızararak başını salladı. "Hıhı. Hemen geliyorum." Nisan göz ucuyla Cem'in Kaan'la vedalaştıktan sonra dışarı yöneldiğini gördü.
Genç kız telefonunu sıkıca tutup onunla mesafesini koruyarak arkasından gitti. Her zaman kendine güvenen bir kadın olmuştu, bu yüzden dizlerinin neden titrediğini bilmiyordu.
Cem'in ona uzaktan attığı bakış ona bilmesi gereken her şeyi anlatıyordu. Yüzünde saf bir ciddiyet vardı.
Nisan dışarı çıktığında arkası dönük olan Cem'in parmaklarını çikolata kahvesi saçlarında gezdirdiğini fark etti.Gece esintisi saçlarını dalgalandırırken olduğu yerde kıpırdandı. "Geldim."
Cem'in aldığı derin nefesle omuzlarının yükseldiğini, ardından ona döndüğünü ve yutkunurken Âdem elmasının hareket ettiğini gördü.
Çok tatlıydı. Bu duygular su yüzüne çıkmadan önce Nisan bunu nasıl fark etmemişti?
Peki bu duygular ne zaman ortaya çıkmıştı? Muhtemelen birbirlerini çıplak gördükleri geceden sonra.
Nisan o gün koridorda söylediklerinden pişmandı. Bir şansları olmadığını söylediği için. Onu reddedince Cemin yüzünde gördüğü kederden hiç hoşlanmamıştı. Bu onu tahmin ettiğinden çok daha fazla incitmişti.
Cem ensesini kaşıyarak kararsızlıkla, "Selam," dedi.
Çok yakışıklı.
Nisan bu anın verdiği gerginliği çaktırmamaya çalışarak, "Selam," diye cevap verdi. "Be... Beni mi görmek istedin?"
Gerçekten kekeliyor musun, Nisan? ~diye içinden azarladı kendi kendini.
"Evet." Cem elini ensesinden çekip indirirken okulun otoparkının beyaz ışıkları altında gözlerinde yoğun bir ifade belirdi. "Ben..."
Boynundan başlayıp yanaklarına hücum eden kızarıklığı hisseden Nisan beklentiyle ona bakıyordu. Hem makyajından hem de Cem'in tetiklediği duygulardan kızarmıştı.
Cem pürüzsüz yüzündeki yeni ciddiyetle, "Nisan... Senden çok hoşlanıyorum. Ve sana beslediğim duygular konusunda çok ciddiyim," dedi.
"Güvenilirlik timsali olmadığımı ve Boran'la yakın arkadaş olduğum için çok takıldığımı biliyorum. Gerçi Boran artık eskisi gibi değil, değişti. Ama ben..."
"Ne söyleyeceğimi ya da nasıl söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum."
Parlak dudaklarında küçük bir tebessüm beliren Nisan ona doğru bir adım attı. "Yavaş konuş," dedi usulca.
Cem'in söyledikleriyle eriyen kalbini ve onun bu ışığın altında ona duygularını açmasının verdiği mutluluğu kontrol edemiyordu.
Cem omuzlarını gevşetip iç çekerek, "Senden gerçekten hoşlanıyorum, hem de çok," dedi.
"Ve senin aynı şekilde hissetmediğini biliyorum ama bana hiçbir kadının hissettirmediklerini hissettirdiğini bilmen gerekir diye düşün..."
Nisan ona cümlesini bitirme fırsatı vermeden öne çıkıp aniden Cem'in dudaklarına yapıştı. Aralarındaki ufacık boşluk ikisinin istekle yanan vücudunun sıcaklığıyla doldu.
Cem'in dudakları birlikte geçirdikleri geceden hatırladığı gibi hâlâ yumuşaktı. O gece uyanıp onu pişmanlıkla yataktan atmıştı. Bu geceki tek fark, dudakları çok daha yumuşak, çok daha emin ve çok daha doğru hissettiriyordu.
Nisan geri çekilip başını hafifçe kaldırarak utangaç gözlerini Cem'in şaşkın gözlerine çevirdi. Pembe dudakları aralanmış Cem donup kaldı. Nisan'ın dudaklarına baktıktan sonra tekrar onun parıldayan gözlerine döndü.
Cem hem bunu idrak edemiyor hem de buna inanamıyordu.
Nisan neredeyse savunmasız bakışlarıyla dudaklarını yaladı. Genç adam onu hiç böyle görmemişti. "Haklıydın." Nisan özgüvenini korumaya çalışarak onun gözlerine baktı.
"Sadece inat ediyordum. Ve bizimkilerin yanında rol yapmaya devam ediyordum. Ama ben de senden hoşlanıyorum, Cem." Duygularını itiraf etmek onun için çok zordu. "Benim de sana karşı hislerim var."
Cem yürekten bir gülümsemeyle Nisan'ın yüzünü ellerinin arasına alarak onun dudaklarına yapıştı.
Dilleri biriyle dans ederken Cem onu sıcak bedenine sıkıca bastırınca Nisan öpüşme sırasında gülümsedi.Mutluluktan mest olmuş Nisan, Cem geri çekilip onun vücuduna baktığında sırıtmaktan kendini alamadı.
"Ne?"
Gözleri memnuniyetle parlayan Cem, "Onlara nasıl söyleyeceğiz?" diye sordu.
Nisan omuz silkti. "Er ya da geç öğrenecekler. Ayrıca öğrenip öğrenmemeleri umurumda değil. Umursadığım tek şey bizim hislerimiz."
"Haklısın."
"Mm." Nisan'ın parlayan gözleri tekrar Cem'in bekleyen dudaklarına kayınca bir kez daha dudakları birleşti.
Cem onun ayaklarını yerden kesip onu kucağına alarak kendi etrafında dönmeye başladığında Nisan afalladı.
Genç kız ona sıkıca tutunup başını geriye atarak kıkırdarken kendini hiç kimseye bu kadar ait hissetmediğini biliyordu.
Onun şapşallığını ve açık sözlü mizacını seviyordu. Birbirleriyle ilgili öğrenmeleri gereken onlarca şey olmasına rağmen Cem'le bu yolda yürümeye istekliydi. Onunla olduğu sürece mesele değildi.
Ve görünüşe göre Cem sonuna kadar onun hayatında olacaktı.
Son
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...