116

1.3K 126 1
                                    

Bilâl Karan karısının eli kolunda odalarına girdiğinde heyecanlıydı. Aşağıdaki bakışmalar aklından silinmiyordu. Derin nefesler alarak kendine hâkim olmaya çalıştı. Gözlerini yumup kapıyı kapatıp karısını kollarına aldığındaysa Hatice usulcacık inledi. Bu davetkâr inildeyiş adamın aklını başından almaya yetti. Damarlarındaki kan akışı hızlanmış, gözleri puslanmıştı. Bir an için karısının karnındaki bebeklerini unutan adam karısının dudaklarına ateşli bir öpücük kondurup elinin altındaki kocaman göbeği fark etti. Dudaklarında hınzır bir tebessüm peydah olurken karısının tenini okşamaya devam etti. Hatice'nin burnuna ufak bir öpücük kondurup çarpıkça sırıtırken omuzlarındaki şalı yere attı.

"Doğsunlar!" derken Hatice önce onun ne demek istediğini anlayamadı ama adam devam etti.

"Bu sıpalar hele bi doğsunlar onlara soracağım ben biir bir!"

Hatice duyduğu şeyle kıkırdarken karnına hafif bir sancı daha girdi. Bu aralar nedense bu sancılar sıklaşmaya başlamıştı. Ellerini kocasının göğsünün üzerine koyup ıslak gömlek üzerinde gezdirirken dudaklarını şehvetle ısırdı. Gözleri loş odada çıngılar yakarak parlarken Bilâl Karan karısına daha da yaklaştı. Tam elini kalçalarının üzerine atıyordu ki Hatice ondan erken davranıp aradan sıyrılmayı başardı.

"Üzerini ellerimle çıkarmak istesem de sanırım bugün ayakta kalmanın dozunu kaçırdım..." diye fısıldarken adam poflayarak ensesini sıvazladı. Hatice yaptığının yanlış olduğunu bilse de herkesin sevincine ortak olmak istemişti ama şimdi bin pişmandı. Bilâl Karan onu önce tepeden tırnağa süzdü. Yavruağzı hamile elbisesinin içinde tomurcuk gülleri andırıyordu. Karnı yüzünden elbisenin ön tarafı neredeyse yarım metre önden gitse de harika görünüyordu. Karısının karnını gözleriyle şefkatle okşarken ona sahip olduğu için defalarca kere şükretti. Usulca ona yaklaşıp şefkatle kollarına alıp alnından öperken "Dikkat et..." diye fısıldadı "Benim sizden başka hiç kimsem yok...

Hatice duyduğu şeyle şaşırırken kocasının kollarının arasından sıyrılmayı başarıp yavaş adımlarla yatağa yanaştı. "Nasıl yani?" diye kocasına sorarken elbisesinin düğmelerini açmaya çalışıyor ama sancıdan eli ayağı tutmuyordu. "Bugün bu adam neden böyle üstüme üstüme geliyordu ki başka zamanlar yaptığı gibi yardım etse ölür mü?" diye düşünüyordu. Bakışları, süzüşleri, gözlerindeki anlamları bugün onlara bir şeyler vadediyor ama kocaman karnı ve bebekleri yüzünden bir şey yapamıyorlardı. Sinirle poflarken o da az önce kocasının dediği gibi "Doğsunlar hele!" diye düşünmeye başladı.

Gerçi bu sefer uykusuz geceler başlayacak, bebek odasıyla yatak odası arasında hızlı tren sürüşleri başlayacaktı. Onları mı emzirecekti yoksa kocasını mı Aman yarabbi! "Allah'ım Bilâl'imin öyle sapkınlıkları olmasın n'olur, lütfen yalvarıyorum!" diye içinden dua ederken halen elbisesinin düğmelerini açamamıştı. Sinirden, heyecandan, sancıdan, evhamdan eli ayağı bile tutmaz olmuş, karnı hiç olmadığı gibi ağrımaya başlamıştı.

Bu arada Bilâl Karan onu seyrederek hızla üstündekilerden kurtulup boxerıyla kalırken genç kadın onun farkında bile değildi. Bir süre olduğu yerde onu seyretti. Bedeni bir Davut heykeli gibi odanın içerisinde yarı çıplak Hatice tarafından keşfedilmeyi bekledi. Bir eliyle çenesini ovuşturup diğer eliyle de dirseğini tuttuğunda her şey tamamdı ama genç kadın halen kocasının farkına varmamıştı. Hatice puflayıp arkasını dönerken inledi

"Ya bari şunların düğmesini aç, yetişemiyorum!"

Başını kaldırdığındaysa gördüğü manzara karşısında nefesi kesildi. Dudakları aralanıp nefes alış verişi hızlandı. Elini ayağını koyacak yer bulamazken bir anlığına gözleri karardı. Bilâl Karan onun yaşadığı sarhoşluğu fark edip çarpıkça gülümseyerek karısına doğru ilerledi ve Hatice bir anda kendini kocasının kollarının arasında buldu. "Ne oluyor?" diye sorduğunda adam, kadın sadece "Hiiç..." diyebildi.

Hasret (Yayında!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin