56

2.8K 202 10
                                    

Efsun elinde tepsiyle içeri girdiğinde Tarık'ın uyanık, Yalın'ın uyuyor olduğunu fark ettiğinde derin bir oh çekti. Odanın böyle büyük olmasına senelerdir ilk kez sevinmişti. Artık yanan sobanın bile bir anlamı vardı. Ambarın da odaya katılmasıyla sanki bir oda bir salon bir evleri oluvermişti.

Tarık'ın kucağına koydu tepsiyi ve "Yiyebilir misin yedireyim mi?" dedi. Tarık'ın gözü ise karşısındaki devasa kitaplıktaydı.

"Bunlar kimin?"

Efsun Tarık'ın başıyla işaret ettiği yere bakınca ne demek istediğini anladı.

"Benim kitaplarım..."

Genç adamın tek kaşı havalanırken şaşkındı. Daha önce hiç bir köy evinde bu kadar kitap gördüğünü hatırlamıyordu.

"Hepsini okumamışsındır sanırım?" Bu bir soru değil, Efsun için yargı cümlesiydi. Çatılan kaşları ve parlayan gözleriyle;

"Hayır, hepsini okudum!" diyerek çıkıştı. Genç adamın bakışlarında önce garipseme, ardından hayranlık gördüğüne emindi ama düşündükleriyle sinirlendi. Elin kırk kat yabancısı bile onu tıpkı bu köyün insanları gibi yargılıyordu!

"Şimdi soruların bittiyse; yemeğini yemelisin, hadi bakalım!" Tarık az önceki ürkek güvercinin bir an da nereye kaybolduğunu bile anlamaya fırsat bulmadan kucağında tepsiyle kalakaldı. Garip bakışlarla bir kendini bir Yalın beyi süzen ve saatlerdir sobanın dibinde kuluçkaya yatan kız neredeydi? "Kadın milleti..!" diye geçirdi içinden.

Bu gidişle kafayı yedirecekler ve cinsel tercihlerini değiştirmesine sebep olacaklardı. "Şu zamana kadar, hangi kadın seni şaşırtmadı ki Tarık, bu köylü güzeli şaşırtacak! Aman ben almayım, alana da mani olmayım!"

"Neyse... Ben yerim, teşekkürler... Ama rica etsem bana bir şeyler okuyabilir misin? Bu sessizlik fazla sinir bozucu da..."

Efsun gözlerini kütüphanesine çevirdi. Halen ayakta dikiliyordu. Beyzade bakalım ne yumurtlayacaktı.

"Ne olsun mesela şiir, hikâye, roman?"

Her işi gücü bitmişti şimdi bir de paşazadenin gönlünü edecekti ha! Sabırsızlıkla yerinde dikilirken çişi gelmiş gibi bir ayağı diğerinin üzerinde yerinde sallanıyordu. Bekledi, bekledi...

Genç adam önce elindeki alüminyum kaşığa evire çevire baktı. Ardından melamin tabağa garip bakışlar attı. Elinden gelse daha da inceleyecekti ama genç kızın boğazını temizlediğini fark ettiğinde bu edepsiz tavrını durdurdu. Beğenmediğinden değil de garipsediğinden bakınıyordu ama kim bilir bu cadı ne zannediyordu!

Eğer bu genç adam biraz daha suratındaki ifadeyle etrafa bakınırsa çorbayı ağzına değil kafasında yiyecekti de farkında değildi. Efsun yerinde dikilirken ayaklarını değiştirip "Eeee? Daha bekletecek misin?" diye tam çıkışıyordu ki genç adamdan ses geldi.

"Şiir olsun şiir... Şiir iyidir..."

Panikle kaşığını dumanı tüten çorbaya daldırıp ağzına götürdü. Napsın? Hiç yoktan iyiydi işte! Hava da karanlıktı zaten. Bi Allah'ın kulu da demiyordu ışığı yakayım!

"Elektrikleriniz mi kesik?" diye sorduğunda genç kız bir anlığına başını ona çevirdi. Kafasını sabır dilercesine salladı ve hiç oralı bile olmadan gayet rahat tavırlarla kütüphanedeki araştırmasını bitirip aradığını bulunca gülümsedi. Elindeki kitapla beraber divana yönelirken genç adamın gözlerine içine bakarak mutsuzca cevapladı.

Hasret (Yayında!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin