Buse eline not kâğıdıyla kalakalırken Bilâl Karan Bey'in zaten sabah gelen Paşa ve Generallerle uğraşmaktan stres topuna döndüğünü tahmin ediyordu. Bir de bu kâğıttakileri okuduğunda hepten bomba gibi patlayacağından emin oldu. Buse; Hatice Hanım'ın ikizlere hamile olduğundan haberdardı. Patronu onu bilgilendirmiş, en ufak bir haberde ne olursa olsun ona haber vermesini emretmişti. Aklına gelenlerle içi daraldı. İçeriye girip girmemek arasında kaldı. Böyle bir toplantıyı bölebileceğini sanmıyordu ama belli ki bir sıkıntı vardı. Delikanlının saçma sapır kurduğu cümlelerinden doğumun başladığını çıkardığında; elindeki not kâğıtla birlikte toplantı odasına resmen daldı. Kaba bir şekilde odaya dalsa ve sonradan çok azar işiteceğini bilse de bu ötelenecek bir mevzu değildi.
"Karan bey affedersiniz efendim, bölüyorum ama çok acil olmasa bu şekilde salona gelmezdim" deyip mahcubiyetini dile getirdi. Bilâl Karan'ın ise tüm konsantrasyonu an itibariyle bozulmuştu. Üzerinde çalıştıkları ve tartıştıkları mevzular öyle derindi ki aklını bir an Buse'nin dediklerine bile veremedi. Ama artık olan olmuştu, üstelemedi. Sadece başını sallayarak mevzu her neyse söyleyip gitmesi yeterliydi.
"Affettir bakalım kendini! Bakalım böyle bir toplantıyı bölmeni gerektiren bu kadar mühim mesele neymiş anlayalım..."
Bir eli cebinde sine vizyon perdesinin önünde dikiliyordu. Başını konuklarına çevirip mahcup gözlerle bakmakla yetindi. Buse ise saygılı bir ifadeyle yaklaşıp birebir Murat'ın sözlerini not aldığı kâğıdı ona uzatıp geri döndü ve odadan çıktı.
Paşa ve generaller bu durumdan hiç memnun kalmamışlardı. Onlara defalarca savunma bakanlığının tahsis ettiği özel sığınaklarda bu çalışmaları yapmasını teklif etmişler, Bilâl Karan ise her defasında geri çevirmişti. Bir sonraki toplantının reddedemeyeceği bir ortamda yapılabilmesi için kendi aralarında konuşmaya başladıklarında Bilâl Karan özür dileyerek elindeki not kâğıdıyla pencerelere doğru yürümeye başlamıştı.
Bilâl Karan artık görünüşte Savunma Bakanlığında müsteşar ve özel danışman olarak görev alıyordu. Ama aslı çok daha başkaydı:
Sınır ötesi operasyonları 2. elden o yönetiyor, Türkiye'nin stratejilerine yön veren isimler arasında yer alıyordu. Üzerinden onlarca sene geçse de yine kazanan kalleşlikti, görüyordu. Onun görevi: atılacak adımları önceden görmek ve satranç taşlarını doğru yerlere konuşlandırmaktı. Ona tahsis edilen özel kat ve zırhlı odada her türlü stratejik özel tasarımlar; simülasyonlar üzerinde test ediliyordu. Onun kurduğu teknik ekip sayesinde olasılıkların %99 hesaplanabildiği özel programlar üretilmişti. Karşı tarafın adımları artık daha net anlaşılıp görülebiliyordu.
Tabi bu işi tek başına yürütmüyordu. Yusuf görevin diğer bir ayağını yürütüyordu. İki kardeş çok stratejik noktalarda çok hayati görevlerde yer alıyorlardı. Siber ağı Yusuf yönetiyor, tüm veri bankalarını Karan'ın ayağına seriyordu.
WikiLeaks benzeri bir ağ ve sistem geliştirmişlerdi. Zaten bundan sonrası da çorap söküğü gibi gelmişti. Görünürde Bilâl Karan bir müsteşar ve Yusuf sıradan bir memurdu ama alt yapılarında çok başka güçleri ellerinin altında tutan ender kişilerdendi.
Bilâl Karan ise ellerindeki tüm güce rağmen Hatice'ye elini uzatamıyordu. Notun Murat'ın ağzından yazılı olduğu o kadar belliydi ki önce gülümsedi, ardından gözleri okuduklarıyla kocaman oldu. Beti benzi attı. Aklından ay gün hesabı yaparken bir anda kendini toplantı masasına yaslanmış vaziyette buldu. Odada gezindiğinin farkında bile değildi. Sağ kolu ve yardımcısı olan genç adam gelip kolundan tutmasa yere yapışması içten bile değildi.
Ne hazindi ki dünyaları dize getirebilen adam vaktinden önce dünyaya gelmek isteyen bebeklerine laf anlatamıyordu!
"Lütfen kusura bakmayın..." dedi ve işine dönmeye teşebbüs etti ama Sancar Paşa bir şeylerin ters gittiğini anlamış, görevine devam etmek isteyen Karan'ı durdurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Yayında!)
General Fiction"İnsan bazen attığı adımlarla kaderine koşuyormuş tazem... Ben onunla evlenirken sana koştuğumu bilemezdim... Onunla karşılıklı susuşurken, farklı bir kimliğe bürünürken, koca olurken, baba olurken sana yatırım yaptığımı bilemezdim... Kader ağları...