Arkadan gelen tehlikeli gürültülere her ne kadar kulak misafiri olmak istemese de, aklı Zeynep'teydi. Bir ara yanına uğramış bir daha hiç gelmemişti. Şu uçak kazasız belasız inerse bir koca öküz kesmesi farz olmuştu. O bunları düşünürken; Yalın deli danalar gibi ortada elini koluna sallayarak huysuzca homurdanarak dikkatlerini dağıtıyordu. Aklı almıyor, ruhu kabullenemiyordu. Bu olmazdı! Bu uçak düşemezdi! Daha geçen ay bakımdan çıkmıştı ve aylardan sonra ilk defa kullanılıyordu. Teknik servisi tüm aksama 10 puan vermişti. Saçlarını çekiştirip hiddetle bağırdı;
"Evet, ne olacak o zaman? Konuşsana pilot bozuntusu!"
Zaten yeterince stresliydi bir de bu çıkmıştı. Derin bir nefes aldı genç adam. Fakat hırsı gözlerini kör etmiş ne yapması gerektiğini göremiyordu. Sakin kalması gerektiğini biliyordu elbet. Jet'in burnu yavaşça inişe geçmişti. Etraf karanlıktı ve hiçbir şey görünmüyordu. Pilotlar kuleyle irtibata geçmeye çabaladıkça belli ki bir şeyler ters gidiyor ve iletişim sağlanamıyordu. Adam kule ile iletişime geçmeden bu dağlık araziye bu jeti nasıl indireceğini sanıyordu? Hepsinin ölümüne sebep olacağının farkında değil miydi?
Pilot Tarık ise kan ter içinde çabalıyor, fakat gittikçe güç kaybeden jetin hâkimiyetini sağlayamıyordu! Kule ile başlangıçta zar zor kurabildikleri irtibat şu anda tamamen yok olmuştu! Bir anlık ihmalin bunlara yol açabileceğini nereden bilebilirdi? Yine de canhıraş bir çabanın içerisine girdi! Gözleri kontrol panelini es geçip arazide iniş için uygun bir yer aramaya başladı. Hız kaybediyorlardı ve gittikçe yüksekliklerini kaybediyorlardı! Zorlu bir iniş olacağı belliydi ve çok dikkatli olurlarsa herkes sağ salim kurtulabilirdi.
"Hesapta olmayan bir şey gerçekleşmezse!" diye geçirdi içinden. Lakin o hesapta olmayan şey Yalın'ın öfkesiydi!
Genç adama duydukları yeterli gelmemişti. Bu jet yere kazasız belasız nasıl inecekti, tüm mesele buydu.
"Bana bu jeti yere nasıl indireceğinizi düşündüğünüzü açıklar mısın!'' derken hiddetliydi.
"Beyefendi ne olur sakin olun ve işimizi yapabilmemiz için bize fırsat verin. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz"
"Ben sizden elinizden geleni değil, gelmeyeni istiyorum! Bu jet bu araziye nasıl sorunsuz inecek bunun cevabını talep ediyorum!"
"Beyefendi lütfen sakin olun. Elimizden geleni yapmaya çalıştığımızı görüyorsunuz." Diye lafa girdi yardımcı Pilot Nevzat. Her ne olursa olsun çabaları herkes içindi. Ama Yalın tepelerinde anlayışsızca dikilirken bu hiç de mümkün görünmüyordu. Profesyonellik Azrail'in karşısında hiçbir şeye yaramıyordu. Pilot Tarık'tan daha tecrübeliydi belki ama elinden yine de hiçbir şey gelmiyordu. Aklı evdeki eşi Aysun'daydı. 8 aylık hamile eşi evde bir başına onun yolunu gözlüyorken, o burada canının derdine düşmüştü. Dualarla onu yollarken; "gitme" demişti; "Ailem uzakta, doğum başlarsa ben tek başıma ne yaparım? Gitme yanımda kal..." Ama Nevzat dinlememişti. Görev aşkı ve bilinci buna mani olmuştu. Ve şimdi tepesine dikilen bu adama cevap vermek dışında daha önemli bir görev vardı. Bu jetten herkesin canlı çıkmasını sağlamak...
Ama Yalın'ın körüklenmiş ateşi hiç sönmedi. Aksine harlanarak arttı. Pilotlara kendince kinlendi. Uçağın savrulması umurunda bile değildi. Öfke damarlarından kan gibi akıyor, tüm hücrelerini sarıyordu. Sorularına bir türlü cevap vermeyen ve işini yapmaya çalışan Pilot Tarık'ın yanına yaklaşıp ensesinden kavradı. Adam daha ne olduğunu anlayamadan, Yalın yakasına yapışıp hesap sormaya başladığında; gözleri öfkesinden kararmıştı ve yapabileceği en büyük hatayı yaptı: pilot jeti otomatik pilota geçirmeden, suratına bir yumruk patlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Yayında!)
Ficção Geral"İnsan bazen attığı adımlarla kaderine koşuyormuş tazem... Ben onunla evlenirken sana koştuğumu bilemezdim... Onunla karşılıklı susuşurken, farklı bir kimliğe bürünürken, koca olurken, baba olurken sana yatırım yaptığımı bilemezdim... Kader ağları...