110

1.5K 140 5
                                    

Multimedya'da Koku Serisi'nin üçüncü kitabı "Aşkın Efsun Kokusu" ana karakterleri Efsun ve Yalın var. Maşallah demeden geçmeyin ;)

*****

Onun da kulakları çok şey duymuştu koca konakta bir baştan bir başa gezerken elbet ve birçok gerçeği öğrenmişti. Kulak misafirliğinin ötesinde her şey herkesin ortasında alenen yaşanmış, gizlenme gereği görülmemişti. Kolay şeyler değildi yaşananlar. O gün herkes çıkıp geldiğinde Karan ve Yusuf Bey'i eksikti. Karan Bey'in kızının kaçırıldığını sonradan öğrenmişti. Genç kızın ürkek gözlerine bakarak elini tutup koluna geçirirken de düşünmeden edemedi. Bu güzel çiçeğe kim bilir, kim neler etmişti. Ne kadar korkmuştu da aylardır ruhuna güneş doğmuyordu?

Aklında bu düşüncelerle beraber, yanında cansız bir et yığını gibi yürüyen kızla tentelerin altından yürüyerek konağa giden sokağı aceleyle arşınladılar.

Evdeki durumlardan ise bihaberdiler. Evde herkes ellerine çaylarını alarak bahçede Yalın'ın yanına çıkmıştı. Meliha gittikten sonra bir karara varmışlardı. Bundan sonra bu gençler zinhar yalnız başlarına bırakılmayacaklardı. Öğle yemekleri mutlaka bir arada yenecekti. Koca eşekler işten gelene kadar genelde beraber vakit geçirilecekti. Sabah kahvaltılar da bir arada yapılmaya çalışılacaktı. Feryâl Yalın'ın rahatlıkla tekerlekli sandalyesiyle binebileceği bir araç almaya karar vermişti.

Kadınlar kendi aralarında birçok konuda hemfikir olmuş, bahçede ikindi güneşinin tadını çıkarmaya başlamıştı ki bahçeye bir anda nazenin bir çiçek düşüverdi. Efsun solgun benziyle ortada öylece dikiliyor aranıyordu. Etrafında olanların farkında bile olmadığı o kadar belliydi ki elleri halen tir tir titriyordu. Melihaya dönüp kekeledi.

"Baba-nnem nerede?"

Şimdiye kadar onu kabullendiğinin bile farkına varmamış, ama hastalık haberi kapısını tıklatınca kayıtsız kalamamıştı. Onu sevdiğinin şimdi şimdi farkına varmaya başlamıştı. Meliha'nın ağzından çıkacak kelimelere odaklanırken etrafında nefesinin tutarak onu seyredenlerin farkında bile değildi. Titreyen avuç içlerini elbisesine silerken, yanakları al al olmaya başlamıştı. Gözleri buğulanırken etrafına kör gözlerle baktığının farkında le değildi. Ağzından tek söz çıkamıyor, beden diliyle aranıyordu.

Yalın ise başını her zamanki gibi arkasında kıpırdaşan ayak seslerine çevirdi. Bu onun dilinde "Seni fark ettim ama bana bulaşma!" demekti. Ürkek alınıp verilen nefesleri duyduğunda zaten evin tüm kadınlarının yanı başında zebella gibi oturduğunu hatırladı. Sonra Meliha'ya yöneltilen soruyla beraber kulaklarında özlediği o ses yankılandı. Başını aniden çevirirken, elleri tekerlekli sandalyeye gitti ve ani bir manevrayla çevirdi. Yüreği kulaklarında atarken duyduğu şeyin bir rüya olmamasını diledi. Gözlerini kısarak önce taş zeminde gezdirdi. Bu arada tüm kadınlar ellerinde fincan açık hava sineması izler gibi solukları durmuş onları seyrediyordu. Yalın ise hiçbir şeyi fark edemiyordu.

Kadrajına önce beyaz babetler, ardından pembe fırfırlı bir elbise girdi. Bakışları yükseldikçe hiçte tanıdık gelmeyen bu bedeni tanımaya çalışır gibiydi. Duyduğu sesle hatırında canlanan çiçek desenli basma elbiseler giyen kızken, onu karşılayan cennetten düşen bir melekti. En son gözleri yüzüyle buluştuğunda bedeni sarsıldı. Yerinde kasılıp kalırken elini ona doğru savurmak istediğinde kucağındaki kutu ve ajanda yere düştü. Efsun sesi duyar duymaz bakışlarını o yöne çevirdiğinde öylece kalakaldı. Bacaklarındaki derman kesildi. Solukları hızlanmaya, yüzü daha da kızarmaya başladı.

Kalp krizi geçiren babaannesini unuttu. Aylardır yaşadıklarını unuttu. Sanki zaman o sabahta kalmış gibiydi. Teninin teninde, kalbinin kalbinde esir kaldığı o dakikalarda tüm saliseler tükenmiş, şimdi tekrardan başlamış gibiydi.

Hasret (Yayında!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin